Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Nisan '08

 
Kategori
İzmir
 

Cafe Melanie

Cafe Melanie
 

Bugün Şükrüye Kayhan’ la birlikteydik. Konak’ dan 1. Kordon’ a kadar yürüdük. Elinde fotoğraf makinası yol üzerinde ne gördüyse çekti bizimki.

Alsancak 1. Kordon’ daki Cafe Melanie’ ye gittik. Yağmurda masalar ıslanmasın diye çatıyı çadırla kaplayan tek mekandı. Ve en kalabalık olanı.

Şükrüye, sabah gitmeden görüştüğümüzde biraz mızıkladı, ‘ çok yağmur yağıyor ‘ diye.

‘ Şeker misin eriyecek miyiz, hadi nazlanma kalk ‘ dedim. Şeker olmadığımıza karar verdi.

Gitmeden Ayşecan’ la da konuşmuştum. Beni fırçaladı, ‘ yaaa bugün gitmeyin, kıskanıyorum, haftaya birlikte gideriz ‘ dedi. ‘

Olmaaazz biz gidelim, haftaya da birlikte gideriz ‘ dedim. ‘ İnşallah çorabınız kaçar ‘ diye beddua etti.

Melanie ‘ de oturduk fakat masa dingildeyip duruyor. Ben huylu insanım, masa her sallandığında eğilip masaya ne yapabilirim diye fikir üretiyorum. Masayı öyle çektik olmadı, böyle çektik olmadı. Teşhisi koydum, sorun zemindeydi.

Yanımda da bir bey oturuyor, masasında birası. TV de de maç var arada bir heyecanla TV ye bakmaya çalışınca her defasında bira kendi içinde sarhoş oluyor. Ha devrildi ha devrilecek.

İçim sıkıldı bakarken. Neyse arkadaş geldi de masanın ayağına bişey koydu ve masa sabitlendi.

Bizim masa da sürekli hareket halinde olduğu için masamızı neredeyse yan masaya bitiştirmişiz. Sonradan adının Mustafa bey olduğunu öğrendiğimiz arkadaş bizi uyardı. ‘

' Sizden bişey rica edeceğim, masanızı şöyle biraz ayırabilir miyiz ‘ dedi.

‘ Elbette, ama ben de bişey rica edeceğim. Masa dingildiyor ve dikkatimi dağıtıyor. Masanın ayağıyla bi zahmet ilgilenirseniz masamızı çekebilirsiniz ‘ dedim. ‘ Hay, hay ‘ dedi ve sağ olsun ilgilendi.

O arada yan taraftan bir yastık bulduk belime koydum. İşte o harika oldu. Yerimden hiç kalkasım gelmedi. Keyfimize diyecek yoktu.

Tek derdimiz Tijen’ di. Neyse ki telefonda konuştuk da, ‘ tamam evden çıkıyorum şimdi ‘ dedi. Yola bakmaktan boynumuz uzadı ama Tijen ortada yoktu. Ve telefonum çaldı. Tijen 45 dk otobüs beklediğini ama otobüsün gelmediğini eve geri döneceğini söyledi. Ondan da umudu kestik.

Gelmesini beklediğimiz bir kişi daha vardı ama o söz vermemişti. Gelirsem ararım demişti. Vakit geçtiği halde aramadığına göre artık o saatten sonra gelmeyeceği kesinleşmişti. ( O kendini biliyor )

Önce sağdan sola sonra soldan sağa saydık, baktık iki kişiyiz. Başka gelecek kimse olmadığına göre artık siparişimizi verebilirdik.

Açılışı çayla yaptık. Pek sevmedim çayı.

Hadi keyif yapalım dedik light biralarımızı içtik, patates kızartmalarımızı yedik. Patates kızartması çok güzeldi, bir porsiyon daha yedik. Sosu da güzeldi.

Şükrüye yine başladı mızıklamaya. ‘ Aklım sende kalıyor, gelince işlerim kalıyor, yok yok bu böyle olmayacak sana iş bulmam şart ‘

Bir taraftan da hafif yollu dedikodu yapıyoruz. Kimleri çekiştirmedik kimleri. Bugün kulakları çınlayan kim varsa bilsin ki biz dedikodusunu yapmışızdır. (şaka değil)

Sonrasında Şükrüye daha fazla söylenmesin diye kalktık. Yürüye yürüye Konak’ a kadar geldik. Söylememe gerek var mı bilmem. Etrafta ne kadar kurt kuş varsa hepsi ölümsüzleşti.

Yeni haftaya merhaba, iyi haftalar diliyorum.

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..