Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '16

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Çağın mucizesi kozmik enerjiyle 'değişim'in farkına varmak

Çağın mucizesi kozmik enerjiyle 'değişim'in farkına varmak
 

Kozmik enerji dünyadaki en güçlü ve etkili şifa tekniklerinden biri olarak kabul görüyor. Bedeni temizlemek, arındırmak ve korumak temelinde kullanılan bu sistem klinik araştırmalar çerçevesinde uygulanabilen, ölçülebilir ve doğrulanabilir sonuçlarla geliştirilmiş bilimsel bir sistem olarak biliniyor. Tüm bilimlerin özelliklerini entegre eden Kozmik Enerji, evrenin kurallarına dayanılarak yapılan en etkili enerji çalışmalarından biri... İşte bu mucize tekniğin uygulayıcılarından Çağın Can'la, Bodrum'da bir araya geldik. Türkiye'nin pek çok bölgesinde "Kozmik Enerji" eğitimleri veren 24 yaşındaki Can, geçtiğimiz günlerde Değişim Farkındalık Merkezi'nin davetlisi olarak Bodrum'a geldi. Çağın mucizesi Kozmik Enerji'yi kişisel gelişim uzmanı Çağın Can'a sorduk, birbirinden ilginç mesajlar aldık.


Sizi tanıyabilir miyiz? Yaptığınız iş tam olarak nedir?


Ben, kişisel gelişim uzmanıyım. Felsefe ve teoloji alanında çalışmalar yapıyorum. Bu işi 8 yıldır yapıyorum. Bu arada pek çok kişisel gelişim eğitimi aldım. Yaptığım iş, kişilerin gerçek potansiyelini ortaya çıkarmak. Kişilerin hayatlarına dokunmak.


Kozmik enerji nedir?


1983 yılında Rus doktor Petrov tarafından kurulmuş bir sistemdir kozmik enerji. Tüm bilimlerin özelliklerini entegre eden, fiziksel bedenin yanında ruhsal, duygusal psikolojik sorunlar üzerinde de etkili olduğu bilimsel olarak da kanıtlanmış bir sistemdir. Kozmik enerji metodunun temel prensibi, yerel metabolizmanın bütünsel olarak temizlenip, arındırılması ve enerji dengesinin sağlanmasıdır. Bu sistem, kişinin hayatında olumsuzluk yaratan negatif enerjileri ortadan kaldırır, bunun sonucunda ise kişi hayatının her alanında büyük bir değişim ve dönüşüm yaşar.


Eğitimlerinizden bahseder misiniz biraz? Kaç gün sürüyor, neler yapıyorsunuz?


Üç gün sürüyor eğitimler. Çalışma koşullarına ya da kişilerin evrensel enerjileriyle sergiledikleri performansa göre değişebiliyor bu süre. Evrensel enerji bedende nasıl aktive edilir, kişiye nasıl uygulanır, nasıl aktarılır bunlar üzerinde çalışıyoruz. Türkiye'de bu eğitimi verme yetkisine sahip çok az kişi var. Bunlardan biri de benim. Öğrenci portföyüm oldukça geniş. Çeşitli üniversitelerden akademisyenler de dahil olmak üzere yaygın bir danışan kitlem var.


Yurt dışında yaygın mı?


Kozmik enerji, Rusya'da bir profesörün kurduğu bir sistem. Rusya'da sadece kozmik enerji için oluşturulmuş özel klinikler var.


Sizinle tanışıp, o üç günlük eğitimi aldıktan sonra insanların hayatında neler değişiyor?


Hepimizin hayatında bazı deformasyonlar vardır. Her birimiz hayatla başetmek için farklı metotlar buluruz. Bunlar kişiye göre değişkenlik gösterir. Bu eğitimle birlikte, bireyin dilediği her alanda değişim başlar. Burada muktedir olan kişinin kendisidir. Bu değişimi ben yaratmıyorum. Ben sadece farkındalığını yaşatıyorum. Daha basit bir anlatımla, her bireyin bir çukuru vardır. Bu çukurdan çıkmak için önce değişimi kabul etmek gerekir. Sonrası çok kolaydır. Ben burada devreye giriyorum.


Kozmik enerjiden yararlanmak için belli bir yaş aralığı gerekiyor mu?


Anne karnındaki çocuktan başlayarak her yaştan bireyle çalışıyoruz biz. Kişilerin hayatlarında tıkanıklık yaşadıkları noktaların çözülmesi ile ilgili bir süreçten söz ediyorum. Kişinin kendi sistematiğini çözmesi ile alakalı bir proses. Bireysel farkındalık diyebiliriz buna. Kişinin kendi içinde reddettiği parçalarıyla barışmasını sağlıyoruz. Burada kullanılabilecek en güzel kelime "kabul etmek"tir. İnsanlar, bazı şeyleri kabul edemedikleri için hayatlarında sıkıntı yaşıyorlar. Her durumda bir çatışma yaratabiliyorlar. Bu çatışmalardan özgürleştiklerinde, hayat olması gerektiği gibi akacaktır. İşte biz kişilerin kendi sınırlamalarından özgürleşmelerine yardımcı oluyoruz.


Bu sınırlardan bahseder misiniz biraz? Nasıl yaratıyoruz bunları?


Blokajlarımızı yaratan biziz. Biz doğduğumuz andan itibaren, başkalarının bakış açılarıyla bir algı oluşturuyoruz. Bu süreçte sınırlamalarımız geliyor. Oysa evren ne düşünüyorsanız odur. Evrende hangi enenerjiyi yaratırsanız bu enerji size doğru gelir. Size çevrilir. Her şeyi içimizde taşıyoruz.


Hastalıkları da buna dahil edebilir miyiz?


Hastalıkların altında mutlaka zihinsel nedenler vardır. Hastalık bedenimizin bize verdiği mesajdır. Eğer biz 'hayır' demezsek bedenimiz 'hayır' der. Bedenimiz belli şekillerde hastalık yaratarak bize mesajlar veriyor. Tıkandığımızı gösteriyor. Biz bunu çözümlediğimizde daha kolay aşabiliriz bunu. Herhangi bir tepki varsa, etki olmak zorunda. Bunu yaratan bir etki mutlaka vardır. Hiçbir şey tesadüf değildir.


Biyoenerji, NLP gibi pek çok kişisel gelişim metodu var. Kozmik enerjinin farkı nedir?


Kozmik enerji tamamen bilimsel bir temelde gelişmiştir. Klinik araştırmalar sonucu ortaya çıkan bir eğitimdir. Daha önceden tahmin edilebilir ve gözlemlenebilir. Bu, kişilerin "somut bir şeyler görme" ihtiyacına da bir cevaptır aslında. Kişilerin seans öncesi ve sonrası ağırlıklarındaki değişimi bile gözlemleyebiliyoruz. Bu anlamda yapılmış bilimsel çalışmalar var. Örneğin bir kimya profesörü, komik enerji kanallarının formülünü ortaya koymuştur. Aynı şekilde enerji değişimleri, kızılötesi kameralarla görüntülenebilmektedir.


Ünlü isimlerle çalışıyor musunuz?


Çok fazla danışanımız var ama danışanlarımızın ismini asla paylaşmıyoruz. Türkiye'nin her bölgesinden, her meslek grubundan danışanım var. Çok ünlü bir isimle de çalışıyorum, Türkiye'nin ücra bir köyünde yaşayan 83 yaşında okuma yazma bilmeyen bir teyzemle de çalışıyorum. Bu aslında benim en çok zevk aldığım nokta. Birçok kültürle de tanışma şansı yakalıyorum. Örneğin bazı insanlar eğitimlere gelirken 'elektrik almaya geldim' diyebiliyor. O sözünü ettiğim 83 yaşındaki teyze seansların sonunda "hastalıkları ben yaratmışım galiba" diyerek bundan vazgeçebiliyor. Çocuklarının ilgisini çekmek için bu yola başvurduğunu fark ediyor seans sonrasında. Kendini özgürleştirebiliyor.


Yaptığınız iş, sizin kişisel gelişiminizi nasıl etkiliyor?


Her insanı olduğu gibi kabul ediyorum ben. Işimin bana öğrettiği şey, kişi hangi durumdaysa, sergilediği her hareketin altında mutlaka bir sebep vardır. Eğer size nefretle yaklaşıyorsa, bunun altında mutlaka bir neden vardır. Insanları olduğu gibi alıp kabul ettiğinizde, hayatı da olduğu gibi alıp kabul ediyorsunuz. Hayatın içinde kendinize yer ediniyorsunuz. Kendim için şunu rahatlıkla söyleyebiliyorum: Hayat her an değişebilir. Şu anda kalkıp başka bir kente yerleşebilirim. Her şeye izin veriyorum. Kişilerin bana saldırmasına da izin veriyorum. Hayatta hiçbir şeyle çatışmıyorum. Kendimizi değerli gördüğümüzde, herkes bizi değerli görmeye başlar. Herşey bizim içimizde. Biz kendimizi nasıl görüyorsak, dışarıdan da o şekilde algılanırız. Beyan her zaman doğrudur. Kendinizi ne şekilde beyan ederseniz o şekilde algılanırsınız. Kendinizi neye layık görüyorsanız, o şekilde devam ettirirsiniz.


İlişkilerle ilgili neler söyleyebilirsiniz? Örneğin çok fazla boşanma olayı yaşanıyor günümüzde. Bunun sebepleri nedir sizce?


Ilişkilerde çok fazla sıkıntı var günümüzde. İlişkiye yaklaşımımızla ilgili biraz da... "Saçımı süpürge ettim" diyoruz. Çünkü sevgi dileniyoruz. Kendimizi sevilmeye layık görmüyoruz. Kendimizi sevmiyoruz, olduğumuz gibi kabul edemiyoruz. Sürekli göz ardı ettiğimiz bir gerçek var. O da hataların bizi biz yapan şeyler olduğudur. Onları onurlandırmamız gerekiyor. Herkes hata yapar. Bir de hata kime göre 'hata'dır, buna bakmak lazım. İlişkilerde yaşanan en büyük sıkıntı, iletişim bana göre. Oysa insanlar değişebilir. Her yaştan sonra. Sadece bunun farkındalığını yaşaması gerekiyor. Örneğin kıskançlık. Neden kıskanırsınız? Mutlaka kendinizde çözemediğiniz bir problem vardır onun için kıskanırsınız. Kendinizi değersiz görüyorsunuzdur. Mutlaka hepimiz bir yerde eksiğiz.



İNSAN HER ŞEYDEN ÖZGÜRLEŞEBİLİR OYSA...


Daima şu noktadayım. "Sorumluluk". Kimse kendi sorumluluğunu almıyor. Yaptığı hareketin sorumluluğunu almıyor. Örneğin borcu olan bir kişi, bu borcun sorumluluğunu alamıyor. "Mecburen oldu, çünkü şöyle bir durum yaşadım" diye bahane yaratıyor kendis için. Bu bir çatışmadır. Önce mevcut durumunun sorumluluğunu alması gerekir oysa ki. "Bu borcu ben yarattım. Bunun sorumluluğunu alıyorum ve kolayca ödüyorum. " demeyi öğrenmesi gerekiyor. Bu, çözüm odaklı olabilmektir. Duruma tutunmak büyük bir sıkıntı. Durumun çözülmesine izin versek nasıl olur? Her şeyden özgürleşebilir insan. Sadece seçmesi gerekiyor. İnsan seçtiklerini yaşar. Her şeyi yapmaya muktediriz. Potansiyelimiz var ama farkında değiliz çoğu zaman.


Biraz daha kişisel bir soru yöneltmek istiyorum. Sizin hayattan beklentiniz nedir?


Herhangi bir beklentim yok. Hayattan zevk almak benim için yeterli. Bir ikinci hedefim insanlara katkı olabilmek. Katkı olmak çok güzel bir söz. Hırslar ayrı bir dünya. Bizi tüketirler. Hırslarımız için mutlaka bedel öderiz.


Kişisel gelişim kitapları hakkında ne düşünüyorsunuz?


Tabii ki okunmalı. Gelişimin her türlüsüne açık olmalıyız. Insanın hayatta en zevk aldığı nokta öğrendiği noktadır. O yüzden her türlü enerjiyi ve bilgiyi deneyimlemek çok güzel bir şey.

Insan öğrendiğince yetkinlik kazanıyor ve bir şeylere eleştirel bakma yetisini kazanabiliyor. Bilgi birikimimiz ölçüsünde bazı şeyleri eleştirebiliriz çünkü biz. Bu olmadığı taktirde takipçi oluruz. Belli bir bilgi birikimimiz yoksa, farklı kişilerin bakış açılarını alır ve takipçileri oluruz. Kimse takipçi olacak kadar değersiz değil. Herkes alması gereken katkıyı alıp, kendi hayatına en uygun olanı uygulamalı.


Peki ya aşk?

Kimseyi hayatımızda kahraman ya da idol ilan etmememiz gerekiyor. Çünkü böyle yaptığımızda, onların sınırlarını da alırız. Oysa biz sınırsızız. Aşkta da öyle. Aşk kavramı çok enteresan. Herkesin aşık olduğu bir tip vardır örneğin. Bu bizim algımızla alakalı. Kendi içimizdeki parçalarla alakalı. Ne eksikse onu dolduracak kişilerle ilgileniyoruz. Eğer karşı tarafa farklı roller yüklerseniz, o insan bunun altında ezilir. Ilişkilerde yaşanan en büyük sıkıntı budur bana göre. Hem annemdi, babamdı, kardeşimdi her şeyimdi diyemezsiniz. Bir kişiyi birden fazla role sokamazsınız. Çok fazla sorumluluk yüklüyorsunuz bir kişiye. Aslında günlük ilişkilerdeki en büyük sıkıntımız da bu. Birincisi çok fazla şey bekliyoruz kişilerden, olduğu gibi kabul etmiyoruz. Ikincisi kişilere ön vermiyoruz. Beklentilerimiz o kadar yüksek ki, onların hareket etmelerini sağlayacak şekilde ön vermiyoruz onlara. Baskı kurdukça ilişkiler farklı noktalara giriyor. Ego yarışları devreye giriyor. Ama herkesin hayatımıza gelmesinin mutlaka bir sebebi var. Onu biz seçtik ve o bize bir şey öğretmek için geldi. Bunun farkına varmamız gerekiyor.


Peki doğru insan/kişi diye bir kavram mevcut mu?

tabi ki mevcut. Siz kimin doğru insan olduğunu düşünüyorsanız doğru insan odur. Doğru insanı kimse belirleyemez. Ne toplum, Ne anneler, Ne babalar. Küçük bir sır vereceğim: İnsan kendi seçimlerini yapabilecek kadar hür ve güçlüdür. İronik değil mi?

Biz istediğimiz hayatı ve ilişkiyi yaşayabilecek kadar güçlüyüz aslında. Sadece bu bize söylenmediği için bilmediğimizi varsayıyoruz. Ancak iç dünyamızda her hücremiz gücümüzü biliyor. Gerçek potansiyelimizi deneyimlesek nasıl olurdu?



Size nasıl ulaşılır?

Istanbul'da Bilgi Paylaşım Merkezi ile çalışıyorum. Ankara'da da Aklotus isimli bir merkezimiz var. Benim kurucusu olduğum bir merkezimizde Fethiyede mevcut.Zaman zaman Bodrum'a geliyorum. Türkiye'nin birçok yerinde seminer verdim. Pek çok şehirde aktif olarak çalışıyorum. Ağustos ayında yine Burcu Göker Değişim Farkındalık Ofisi aracılığıyla Bodrum'a geleceğim. Dileyenler, buradan bilgi alabilirler.
 

 
Toplam blog
: 32
: 1048
Kayıt tarihi
: 04.08.13
 
 

Selda Öztürk, 1992 yılından bu yana aktif olarak medya sektöründe çalışmaktadır.  Ulusal ve yerel..