Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '07

 
Kategori
Eğitim
 

Çalıkuşu

EĞİTİMLE İLGİLİ ROMANLAR (2)

ÇALIKUŞU

Yazarı: Reşat Nuri Güntekin

Yazar Hakkında Bilgi:

Doğumu, İstanbul 1889; ölümü, Londra 1956.

Reşat Nuri, babasının görevi (askeri doktor) nedeniyle, çocukluk ve öğrencilik yılları, daha çok Anadolu Vilayetlerinde geçer. En çok, Çanakkale ve İzmir’de bulunur.

Orta tahsilini İzmir’de Fererler Fransız Okulunda tamamlar.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitirir (1912).

Bursa ve İstanbul Okullarında, Türkçe ve Edebiyat Öğretmenliği ile bir yıl müdürlük yapar.

1927’de . Milli Eğitim Bakanlığı Müfettişliğine seçilir ve Anadolu’yu birkaç kez karış karış dolaşır. Memleket gerçeklerini daha derin ve ince taraflarıyla görür ve tanır.

1939’da, Çanakkale’den milletvekili seçilir. Dört yıl sonra tekrar Milli Eğitim Bakanlığı Müfettişliğine döner.

Daha sonra, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler nezdinde Kültür Ateşesi ve Öğrenci Müfettişi olarak Fransa’ya gider.

1954’te emekli olur ve İstanbul Şehir Tiyatroları Edebi Heyetinde görev yaparken hastalanır.

1956’da Londra’da akciğer kanseri tedavisi görürken ölür.

İstanbul’da Karacaahmet Mezarlığı’nda gömülüdür.

1922’de, Çalıkuşu romanı, Vakit gazetesinde yayınlanır. Çalıkuşu, ilk olarak İstanbul Kızı isminde dört perdelik piyes halinde ve tamamen otobiyografik olarak yazılır.

Yazarın, Yeşil Gece (1928), Acımak (1928), Kan Davası, romanları doğrudan eğitim konusunu işleyen eserlerdir.

Bir Köy Hocası (1928), Ümit Mektebinde (1931) adılı eserleri de okul temsilleri niteliğinde eserlerdir.

Anadolu Notları (1936) (gezi yazısı) da, yer yer eğitimle ilgili öğeler taşır.

Yazar, Çalıkuşu’ nun Vakit gazetesinde tefrikasıyla (1922) geniş bir ün kazanır. Çok hareketli bir eser olan Çalışkuşu’nda Anadolu, ilk idealist ve aydın kızı Feride’ye kavuşur ve geniş ölçüde romana girer.

Bu roman az okumuş ve aydın, iki sınıfı da, doğal ve canlı diliyle kendine bağlar. Reşat Nuri’nin hemen bütün romanlarında dekor olarak taşra kasaba ve şehirleri çevre, tip, çeşitli problem ve görüşleriyle Anadolu atmosferi görülür.

Romanlarında toplumsal ve hissi konuları işleyen yazar, küçük hikayelerinde bunların yanına mizahı da ekler.

Konunun Özeti:

Romandaki olaylar, Kurtuluş Savaşı başlarında; Musul, Kerbela, Bursa, Çanakkale, Balıkesir, İzmir ve Kuşadası dolaylarında geçer.

Roman kahramanı Feride, yaşam dolu, sevecen, gülmeyi çok seven, çok merhametli ve duygusal bir kişidir.

Feride’nin Yaşamı

Babası bir süvari binbaşısı olan Feride, baba mesleğinden dolayı, yaşamının ilk yıllarını Musul’da geçirir. Annesi rahatsız olduğu için, anne sevgisine doyamaz. Kalfa ve dadısı ile günlerini geçirir. Altı yaşında iken annesini kaybeder. Küçük yaşta annesiz kalmanın burukluğunu bütün yaşamı boyunca hissedir. Eşini kaybeden Nizamettin Bey, Feride’ye bakamayacağı için, O’nu büyükannesine bırakır. Çok enerjik bir çocuk olan Feride, büyükannesine ve çevresindeki diğer insanlara çok zahmet verir. Buna rağmen, tatlı yaramaz olan Feride’yi herkes sever.

Feride, onaltı yaşında büyükannesini de kaybedince, Nizamettin Bey çok güç durumda kalır. Feride’nin bir sığıntı durumuna düşeceği korkusuyla, O’nu teyzelerine bırakmak istemez. Bu nedenle, Feride’yi Fransız Mektebi’ne yazdırır.

Feride’nin Fransız Mektebindeki Günleri

Feride, Mektebe başladıktan sonra da tatlı yaramazlıklarını sürdürür. Sınıfta gevezelik eder, öğretmenlerini çileden çıkaracak şakalar yapar. Mektebin çevresindeki köpekleri yemekhaneden ekmek çalarak besler. Fransız Mektebi’ndeki öğretmenlere, peygamber kadar sabırlı, melek kadar iyidir. Feride’yi dayakla terbiye etmeyi asla düşünmezler. O’nu arkadaşlarından ayırarak, köşedeki tek kişilik sıraya oturturlar ve bedensel olmayan hafif cezalar verirler. Feride, fırsat buldukça, bahçedeki kuru ağaca tırmanır ve daldan dala atlar. Bir gün yine, daldan dala atlarken bunu gören öğretmeni, “Bu bir insan değil, Çalıkuşu!” diye bağırır. Bundan böyle Feride’ye, gerek mektepte, gerekse evde “Çalıkuşu” diye hitap edilir. Feride, mektepte iken babası vefat eder. Bu durum, Feride’yi fazla etkilemez.

Feride’nin Tatil Günleri

Feride, tatillerini hep teyzelerinde geçirir. Çünkü hayatta, teyzelerinden başka kimsesi kalmamıştır. Burada da tıpkı Mektepteki gibi oldukça yaramazdır. İncitmediği tek çocuk, teyzesinin oğlu Kamran’dır. O’na karşı, büyük bir çekingenliği ve cesaretsizliği vardır. Karman, kıvırcık saçlı, ak tenli, yeşil gözlü bir çocuktur. Çocuk olmasına rağmen, bir büyük gibi ağırbaşlı, efendi ve kibardır. Feride, onbeş yaşında bir genç kız olduğunda, Karman ile nişanlanır. Çünkü, birbirlerini sevmektedirler. Dört yıl, yani Mektebi bitirdikten sonra evlilikleri düşünülür. Fakat bu dört yıl içerisinde, Feride çekingenliğinden dolayı Kamran’ı ilgisiz bırakır. Karman, iş icabıyla gittiği Avrupa’da bir bayanla gönül ilişkisinde bulunur. Feride, bu durumu öğrenince, Kamran’dan ayrılır ve O’nu görmemek için İstanbul dışına çıkmak ister. Tek çıkar yol olarak gördüğü, Anadolu vilayetlerinden birinde öğretmenlik yapmaya karar verir.

Feride’nin Öğretmenlik Günleri

Feride, “öğretmenlik” için Maarif Nezareti’ne giderken, birhayli mutludur. O zamanlar da bürokrasi, şimdi olduğu gibi düzensizdir. Maarif Nezareti’ne varınca varınca, bir tanıdık olmadan, işlerinin yürümeyeceğini anlar. Bir ay kadar bekledikten sonra, öğretmenlik isteği reddedilir. Buarada, sözü tutulan, hayırsever bir insan Feride’ye acır ve yardım eder. Onun isteği üzerine Feride, B… ilinde Coğrafya öğretmenliğine atanır.

Feride, atandığı bu eski okula bir süre sonra alışacağını düşünür. Fakat, burada Coğrafya öğretmenine ihtiyaç olmadığı belirtilince, Feride çok üzülür. Bu arada Okul Müdürü Feride’ye Zeyniler Köyü’nü tavsiye eder. Feride, hayatında hiç görmediği halde Zeyniler Köyü’ne tayin ister.

Feride Zeyniler Köyü’nde

Zeyniler’e at arabası ile varmak, hemen hemen on saat sürer. Feride, Zeyniler’de kendini, yaşadığı ortamlardan çok farklı bir ortamda bulur. Bu köy, hayalindeki köylerden oldukça farklı bir köydür. Okul; eskimiş ve kararmış tahtalardan oluşun, çok dar bir ahırdır. Öğretmen evi ise, kirli kaplamalardan, tahtları sarkmış kapkara bir tavandan ve çarpık bir kerevetten oluşur. Üstelik, pencerenin karşısında bir de mezarlık bulunmaktadır. Feride bu halde dahi, köye ısınabilmek ve çocuklara bir şeyler verebilmek için elinden gelen çabayı sarf eder.

Feride’nin onyedi öğrencisi vardır. Bunların (13)’ü kız, (4)’ü erkektir. Kız ve erkek öğrencileri bir arada okutmak hoş görülmediğinden dolayı, erkek öğrenci sayısı azdır. Öğren- ciler, çekingen ve içekapanıktır. Derlerde ise, bildiklerini söylemek çabası içerisindedirler. Bu durum, Feride’yi fazlasıyla memnun eder.

Okulda hademe olan Hatice hanım ise, dinine çok bağlı, çocukların üzerinde sürekli ölüm korkusu uyandıran bir kadındır. Okulda, Ahiret’ten o kadar bahsedilir ki, çocukların oyunları dahi Ahiret üzerinedir.

Feride’nin penceresinin altında durmaksızın akan bir çeşme vardır ki, O’nu yalnızlık duygusundan biraz olsun uzaklaştırır.

Feride’nin, Munise’yi Evlatlık Alması

Feride’nin Keyniler Köyü’nde çok sevdiği kişilerden biri, öğrencisi Munise’dir. O’nu ilk gördüğünde hemen sever ve O’na ısınır. Gün geçtikçe, O mahzun kızı daha çok sevmeye başlar. Munise, üvey annesi ve babasıyla birlikte yaşamaktadır. Sebebi ise, Munise’nin annesinin bir başka erkekle kaçmasıdır. Bu nedenle, Munise’ye hiç iyi davranmazlar. Munise, evinde olduğu gibi, okulda da, köyde de hep hor görülür.

Bir gün Munise, babasının dayak atmasından korktuğu için evden kaçar. Bu haber kısa sürede tüm köye yayılır. Tüm aramalara rağmen bulunamayan küçük Munise, gece yarısı zifiri karanlıkta Feride’nin evine gelir. Ertesi gün Feride, Munise’nin babasından izin alarak, O’nu evlat edinir.

Feride, küçük yaşta annesini kaybettiği ve anne sevgisine doyamadığı için, adeta bu küçük kızla özdeşleşir. Küçük Munise’nin anne sevgisinden mahrum büyümesini istemez. O’nu çok sever ve öz evladı gibi bakar. Munise için ise, -kendisinin- öğretmeni olmasının dışında, ayrıca annesi de olmuştur.

Feride’nin Zeyniler Köyü’ündeki Diğer Çalışmaları

Zeyniler’de bir gün, eşkiyalarla jandarma arasında bir çatışma meydana gelir. Jandarmalardan biri yaralanır. Doktorun yanına, hemşire olarak Feride çağrılır. Öğretmenin çağrılma nedeni, halkın yaralara karşı kocakarı ilaçları yapacağı korkusudur. Doktor, Feride’yi burada görünce şaşırır. O’na başka bir köye tayin teklifinde bulunur. Fakat feride, bu teklifi reddeder. Çünkü Feride, bu köye iyisiyle, kötüsüyle alışmıştı. Kısa bir sohbetten sonra Doktor, yaralıya yapılacak tedavileri anlatarak ayrılır. Uzun bir süre sonra Maarif Nezareti’nden Zeyniler Köyü’ne teftişe gelirler. Öğrenci sayısının az olmasından dolayı, okulun kapatılmasına karar verilir. Feride’nin Zeyniler’deki görevi biter. Bazı işlemler yapıldıktan sonra, Feride’nin B…’ye gitmesi söylenir. Teftiş sırasında, müfettişlerin biriyle Feride arasında olumsuz bir durum meydana gelir.

Feride B……..’de

Feride, Maarif Müdürlüğüne gelir ve bazı evrakları teslim eder. Feride bu kez, Zeyniler Köyü’nden daha az gelişmiş bir köye verilir. O sırada bir Fransız gazete muhabiri ve hanımı, Maarif Müdürlüğü’ne ziyarete gelir. Gazetecinin hanımının, Feride’nin Fransız Mektebinden sınıf arkadaşı olduğunu öğrenen Maarif Müdürü, Feride’yi hemen B……’ye Fransızca öğretmeni olarak atar.

Feride, bu köyü Zeyniler’e göre oldukça iyi bulur. Öğrencileri ile hemen aynı yaşta olan Feride, onlarla çok iyi anlaşır. Okul müdürü ise, çevreye neşe saçan bir insandır. Ayrıca, çok disiplinlidir. Feride’nin ders işleyişinden de, kendisinden de çok memnundur. Ayrıca, Feride’nin kaldığı ev çok şirindir. Munise ile birlikte çok mutlu bir yaşamı vardır. Fakat yaşlı, duygusal ve hasta olan bir öğretmenin Feride’ye aşık olması ve bu aşkın ızdırabıyla ölmesi, Feride’yi çok üzer. Çevresindeki insanların dedikodusundan da rahatsız olunca, başka bir yere tayinini ister.

Feride Çanakkale’de

Çanakkale insanları şirin ve sıcakkanlıdır. Feride’nin güzel ve sempatık olmasından dolayı, burada türlü dedikodular ve münasebetsizlikler olur. Müdüre Hanım, çok memnun olmasına rağmen, mektebin lekeleneceği düşüncesiyle, Feride’nin iznini de alarak, başka bir yere gönderilmesini ister. Feride, yine bir başka yerde, başka insanları tanımaya, başka öğrencileri eğitmeye hazırlanır.

Feride İzmir’de

Feride’nin İzmir’deki işleri, bir ara iyi gitmez. Bürokraside haksızlıklar olmaktadır. Feride’nin ise bu konularda kendisine yardımcı olabilecek hiçbir tanıdığı yoktur. Ne kadar çabaladıysa da, bir türlü tayin yaptıramaz. Maarif Müdürlüğünde Reşit Bey adında önemli bir insanla tanışır. Reşit Bey isterse, Feride’nin tayinini yaptırabilir fakat, O’nun daha güzel bir fikri vardır. Bir gün Feride’ye, kızlarına Fransızca Öğretmenliği yapması ve arkadaş olması teklifinde bulunur. Feride, mecburen kabul eder. Fakat burada rahat değildir. Çünkü, bu köşkün sahibinin karısı, Feride’nin eski nişanlısı olan Kamran’ın karısının yakın akrabasıdır ve Reşit Bey de, Feride’ye evlilik teklif etmiştir. Bu yüzden feride, üç güne bir Maarif Müdürüne uğrar ve tayin ister. Uzun bir süre sonra Feride, Kuşadası’na tayin edilir.

Feride Kuşadası’nda

Feride, Kuşadası’ne hemen ısınır ve burayı çok sever. Çünkü artık, mücadele ederek yaşamaya alışmıştır. Okulu bir ay içinde çok hoş bir duruma getirir. Burada da, her yerdeki gibi kendisini herkese sevdirir. Çok çalışmasıyla dikkati çeker.

Feride’nin Savaştaki Günleri

Kuşadası’nda, düzenli ve verimli bir eğitim yapılırken, mektep savaş nedeniyle askerler tarafından hastane olarak kullanılmaya başlar. Feride, burada güzel bir tesadüfle, Zeyniler Köyü’nde karşılaştığı doktorla karşılaşır. Doktor Feride’ye yine hastabakıcılık teklifinde bulunur. Feride kabul eder ve savaşta yaralanan hastalara bakıcılık eder.

Munise’nin Ölümü

Askerler, mektebi beş ay kullandıktan sonra iade ederler ve eğitime başlanır. Kısa bir süre sonra Feride)nin öz evladı gibi sevdiği munise ağır bir hastalığa yakalanır ve ölür. Feride, bu ağır üzüntüyü kaldıramaz. Okula gidemez olur ve sonra istifa eder. O üzüntülü günlerinde Doktor hep yanındadır. Doktorun evinde kaldığı için, dedikodular yayılmaya başlar. Bu yüzden Doktor, Feride ile sadece kağıt üzerinde bir nikah yapar.

Doktor, kısa bir süre sonra rahatsızlanır ve ölür. Ölümden önce, Feride’ye bir zarf verir ve bu zarfı Kamran’a ulaştırmasını vasiyet eder. Feride, bu zarfı Kamran’a mecburen götürür. Karman zarfı açıp içindekileri okuyunca, Feride’nin tüm yaşadıklarını ve duygularını öğrenir. O’nu bir daha bırakmaz ve O’nunla evlenir.

Romanın Öğretmen Adaylarına Verdiği Mesajlar :

    Öğretmenlik; sevgi, şefkat, sabır, fedakarlık, anlayış ve hoşgörü gerektiren bir meslektir. Bir öğretmenin iyi bir öğretmen olabilmesi için, bu özellikleri taşıması gerekir. Romanın kahramanı Feride Öğretmen, “örnek” bir öğretmen olarak görevini yapar. Gelecekteki öğretmenlerin, bu ve bunun gibi öğretmenleri örnek alarak yola çıkmaları gerekir. Feride Öğretmen, tayininin çıktığı yerlerde, ilk olarak ikametgah sorunuyla karşılaşır. Okul ise, eski ve bakımsız olur. Fakat O, bu sorunların üstesinden gelir. Bütün öğretmenler, bu türlü sorunları yenebilmek için çaba göstermeli ve yenmelidir. Feride Öğretmen, suya ihtiyacı olan fidan gibi, eğitime muhtaç çocukları eğitir. Daha nitelikli eğitim yapabilmek için, “teneffüs” sistemini uygular. Öğretmenler, -Feride Öğretmen gibi- çocukları iyi eğitebilmek için ellerinden geleni yapmalı ve her yolu denemelidir. Feride Öğretmen, jandarma ile eşkıya çatışmalarında, yaralanan jandarmaları tedavi eder. Bir öğretmen, aynı zamanda sağlık bilgilerine de sahip olmalıdır. Öğretmeni çevresi de sevmeli ve beğenmelidir. Onlar, her ortama uyum sağlar nitelikte olmalı, kendilerini sevdirmesini bilmelidir. Çok zor ortamlarda, çok zor koşullarda dahi öğretmenler, canları pahasına da olsa görevlerini kusursuz bir şekilde yapmalıdır. Çünkü geçmişte böyle olmuştur, gelecekte de böyle olmalıdır.
 
Toplam blog
: 425
: 3089
Kayıt tarihi
: 06.12.06
 
 

Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi..