Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '13

 
Kategori
Çalışma Yaşamı
 

Çalışan Kadın ve Türban

Çalışan Kadın ve Türban
 

Madende çalışan kadınlar


Dünyaya şöyle bir baktığımızda çalışan kadınların büyük bir kısmı tarım sektöründe çalışmaktadır. Bu alanda çalışanların içinde 15-19 ve 45-49 yaşlarda ve eğitimsiz olan kadınların oranı çok yüksektir. Dünyada en zor işe alınan, ilk ve en çok kolay işten atılan kadınlardır. Kadınlar çalıştıkları alanlarda genellikle sendikalı değillerdir ve genellikle de geçici ve yarı zamanlı işlerde çalıştırılıyorlar. Halen evli olmayan kadınlar arasında çalışanların oranı, evli olanlara oranla çok yüksektir. Çocuksuz kadınlar arasında çalışanlar oranı, çocuğu olanlara göre daha yüksektir. Yaşayan çocuk sayısındaki artış tarım sektöründeki çalışma yüzdesini artırmakta, hizmet sektöründeki yüzdeyi de azaltmaktadır. Statüsü bakımından kadının çalışma hayatında yer alması önemlidir. Kadının ekonomik alandaki katkısı; ekonomi tarihi ile başlamakla birlikte, ücretli olarak çalışma hayatında yer alması, 18.yüzyılın sonlarında İngiltere’de başlamıştır. Dünya genelinde kadının işgücüne katılım oranı % 26-39 arasında değişmektedir. Bu oranlarda yıllar içindeki artış kadının ekonomik hayata katılımı bakımından iyileşme sayılmakla birlikte, yeterli düzeyde değildir. Türkiye’de 1927’de erişkin çalışanların her dört kişisinden biri kadınken, 1936’da bu rakam çalışanların %36’sını kapsarken, 2008’de kadınların %31’i herhangi bir işte çalıştığı bildirilmektedir. Kadınların ise sadece %2’si işverendir. Kadınların, özellikle son yıllarda iktisadi olarak faal olan nüfus içindeki oranı yıllar içinde tedricen azalmaktadır.

Çalışan her 10 kadından 9’u özel sektörde, 1’i ise kamu sektöründe çalışmaktadır. Bunların % 51’i hizmet sektöründe, % 40’ı tarımda ve % 8’i sanayi sektöründe çalışmaktadır. Lise ve daha yüksek eğitime sahip olan ve hane halkı refah düzeyi yüksek kadınlar sözleşmeli işçi veya memur olarak çalışmaktadırlar. Çalışan kadınların % 49’u kırsal, % 25’i kentsel alanlarda çalışmaktadır. Doğu Karadeniz bölgesindeki kadınların % 62’sinin halen çalıştığı, bunu sırası ile % 43 ve % 41 ile Ege ve Batı Karadeniz bölgesinin izlediği görülmektedir. Doğudaki kadınlarda bu oran % 20’dir.

Kadınların en fazla istihdam edildiği iş kolları; Tarım, temizlik personeli (çamaşırcılık, temizlik), tekstil iş kolları, büro elemanı, sekreterlik, uçuş ekipleri, kuaför ve kozmetik ileri, hastane ve sağlık personeli.

Kadınların sağlık riskleri ise; Ağır işlerde çalışma ve fiziksel risk etmenlerine hassasiyet (termal konfor, gürültü ve vibrasyon), menstrüel (adet) siklus, gebelik ve emziklilik dönemleri riskler, radyasyona bağlı düşükler, düşük doğum ağırlığı ve doğum anomelleri (% 10 çevresel), sağlık hizmeti sunan işyerlerinde biyolojik risk etmenlerine maruziyet.

Kadınlar doğurganlık özellikleri nedeni ile iş yeri ortamında bulunan faktörlerden olumsuz etkilenebilir. Kadınlar ile erkeklerin fizyolojik özelliklerinin farklılıkları ve işyerinde kullanılan malzemelerin erkeklere göre planlanması nedeni ile kadınlar, sırt ağrıları, kramplar, skolyoz, kifoz, disk fıtığı gibi kas-iskelet ve dolaşım sistemine ait sağlık sorunları yaşamaktadırlar. Kadınlarda, yağ dokusu fazla olduğundan yağda çözünen bazı kanserojenlerin, değişik organlarda, meme kanserine yol açtığı ve bazılarının da östrojen benzeri etkileri olduğu bilinmektedir.

Bilindiği üzere çalışma yaşamı kadına bağımsızlık toplumsal değer artışı başta olmak üzere pek çok avantaj sağlamaktadır. Öte yandan geleneksel değer ve tutumların, kadını ikinci sınıf gören düşüncenin süregeldiği ve egemen olduğu günümüzde kadınlar çok yoğun sorunlarla karşı karşıyadır. Cinsiyetçi işbölümünün değişmemesi, ev işleri çocuk bakımının daha çok kadına kalması, kadının bu iki farklı rolü üstlenmesi sonucunu doğurmaktadır. Kadın işten sonra evde ikinci bir iş günü ve zamanı yaşamaktadır. Kadınlar işyerlerinde erkeklerden daha fazla mobbing (bezdiri), zorbalık mağduru olabilmekte, daha çok taciz ve suiistimal edilmektedir. Ancak kayıtlanamadığından sorunun boyutlarının büyüklüğü tam olarak bilinmemektedir. Çünkü tacize, mobbinge uğrayan kadınlar, korku, utanma ya da kanıtlanmasının zor olması nedeni ile bu olaylardan kimseye bahsetmemekte, tekrarlanması durumunda ya kabul edilmiş çaresizlik içinde işe devam etmekte ya da işi bırakmaktadır.

Dünyada kadınların çalışma hayatının korunmasına yönelik düzenlemelerin yapılması için olarak kurulmuş CEDAW (Committee on the Eliminaton of Discrimination Against Women) kurumu var. Kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesinin 11.maddesi kadının çalışma yaşamındaki haklarını düzenlemektedir. Bunlar; “Çalışma hakkı, çeşitli çalışma olanaklarına sahip olma hakkı, özgürce meslek ve iş seçme, terfi ve iş güvenliği, ileri mesleki eğitim hakkı, sosyal yardımlar dahil eşit ücret hakkı, sosyal güvenlik hakkı, güvenlik koşulları içinde çalışma ve sağlığın, doğurganlığın korunması hakkı, ücretli analık izni veya benzeri sosyal içerikli tazminatlar hakkı, hamilelik-annelik izni sebebi ile veya evliliğe bağlı işten çıkarma ayrımının yasaklanması hakkı, hamilelik süresince zararlı olduğu kanıtlanan işlerde kadınlara özel korunma sağlanması hakkı, çocuk bakımevleri ağının kurulması, ve geliştirilmesi yolu ile anne ve babanın aile yükümlülüklerini, görev sorumlulukları ve kamu yaşamına katılma ve birleştirmeyi mümkün kılan destekleyici, sosyal hizmetlerin sağlanmasını teşvik edilmesi hakkı.”

Kadınların çalışma hayatında haklarını korunmasına yönelik diğer uluslar arası sözleşmeler ise; Philadelphia (ILO’nun hedef ve amaçlarına ilişkin bildirge), Avrupa Sosyal Şartı, eşit değerlerde iş için erkek ve kadın işçiler arasında ücret eşitliği hakkında 100 sayılı ILO sözleşmesi (RG’de 1967’de yayınlanmıştır.) İş ve Meslek bakımından ayrımcılık hakkında 111 sayılı ILO sözleşmesi (RG’de 1958’de yayınlanmıştır.), İstihdam Politikaları ile ilgili 122 sayılı ILO sözleşmeleridir.

Ülkemizde 4857 nolu İş Kanununda (22.5.2003) konuyu ilgili düzenlemelerde; kadınlar maden ocakları ile kablo döşemesi ile kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yer altında veya su altında çalışılacak işlerde 18 yaşının doldurmamış erkek ve her yaştaki kadınların çalışması yasaktır.

Gebelik, doğum ve doğum sonrası kadın çalışanların çalışma esasları için Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına dair Taslağı eski yönetmeliğin yerine (Resmi Gazete: 14.07.2004/25522) 20.6.2012 tarihli ve 6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanunu kapsamındaki kadın çalışan çalıştırılan işyerlerine uygulanır.

“T.C Anayasası (madde 50); Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz. Küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel korunurlar”

Ülkemizde her yıl yüzlercesi çeşitli nedenlerle öldürülen, tecavüze uğrayan, taciz edilen, mobbinge maruz kalan, binlercesi iş güvencesiz koşullarda çalışan, evi işi çocukları ve eşinin zor koşuları altında sıkışmış, bunalım içindeki kadından da bahsetmek gerekir tabii ama bu bir blog yazısı sonuçta.

Sahi, unuttun sanırım, son günlerde çokça konuşulan güya saç telinin görünmesi nedeni ile kadını günahkâr ve ahlaksız yapan hatta saç telleri gün ışığında veya açıkta olduğu için erkeklerin cinsel dürtülerini tetikleyen bu yüzden saç telinin görünmemesi için kadının takması ve örtmesi gereken Türban ile bu yazının ne ilişkisi vardı?

Nizamettin BİBER 

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..