Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Kasım '11

 
Kategori
Tarih
 

Cengiz Dağcı

Cengiz Dağcı
 

Cengiz Dağcı. Türk aleminin büyük yazarlarından.


 Lenin’den sonra iktidara gelen Stalin rejimi belki de dünyanın en kanlı, en diktatör rejimlerinden biriydi. Stalin kendi çevresindeki iktidara ortak olabilecek bütün arkadaşlarını, kendisine kafa tutabilecek bütün güçlü insanları yok ettiği gibi , kütlesel ölümlere de sebep olmuştu.Stalin’in zalimliklerinden en çok etkilenen toplumlardan biri de Kırım Türk Tatar toplumudur. Tarihte bu bölgede Hanlıklar kurmuş olan; Osmanlı Devleti zamanında Padişah ordularına birlikler göndermiş olan; zaman zaman Ruslara kafa tutan Tatar Türk Ulusu, zaman içinde zayıflamışlar, özellikle Osmanlı Devleti ile ilişkileri koptuğu andan itibaren tarihte düşüşe geçmişler; Almanların Doğu seferi sırasında onların ordusunda askerlik yapmak zorunluluğunda kalmışlar; daha sonra Stalin zamanında toplu kırımlara ve sürgünlere uğramışlardır.

Türk Tatar  toplumu çok acılar çekmiştir. Çoğu yurdundan yuvasından uzak, sürgün edildiği, Sibirya ve diğer ellerde,  yurdunun, yuvasının acısıyla kıvranmış ve bu acılarla ölmüştür. Kırım Tatar elleri, Stalin tarafından hızla Sovyetleştirilmiş, Ruslaştırılmış; buradan sürgün edilen Tatarların evleri, yerleri Ruslara tahsis edilmiştir. Daha sonraları buraya dönebilen Tatarlar, yurtlarının, evlerinin başkaları tarafından ellerinden alındığını görmüşlerdir. Sovyetler Birliği’nin Stalin rejimi altında Tatarlara uygulanan sürgün ve soykırım tarihin gördüğü en zalim olaylarından biridir. Bunu bütün tarihçiler onaylarlar ve bunu inkar edemeyen Ruslar da bu olayın  tarihsel utancını hala taşırlar.

Tatar-Türk Soykırımı Sovyetler Birliğinin ve Stalin’in gerçek yüzünü gösteren tarihsel olgulardan en önemlisiydi. Böylece Kırım Tatar milleti toptan yok edilmek istenmiştir.Bu dramatik olay yıllarca Türk kamuoyu’ndan saklanmak istenmiştir. Sovyetlerle aramızın bozulmasını istemeyenler, bu olayın yankılarını Türk kamuoyundan  yıllarca saklamışlardır. Bu dramatik sürgün ve yok etme olaylarını Türk basını ele alamamış, tartışamamış  ve lanetleyememiştir.Stalin’in Türk Tatar toplumu üzerinde uyguladığı soykırımı açıkça dile getiren çok önemli Tatar yazarlardan Cengiz Dağcı, 2.Ekim.2011’de yurdundan yuvasından uzak İngiltere’de öldü. Kırım’a dönmesi yasak edilen bu değerli insan bütün hayatı boyunca Tatar toplumunun çektikleri acıları bir çok kitabında dile getirmiş; bu  kitaplar bir çok ülkede basılırken, Türkiye’deki Yayınevleri bu kitapları basmaktan kaçınmışlardır.

Bir tek, kendisi de bir Rumeli muhaciri olan Varlık Dergisi ve Yayınevi’nin sahibi Yaşar Nabi Nayır Cengiz Dağcı’nın bu çok değerli, (bana göre Nobel’lik) kitaplarını  sırasıyla basmaya başlamıştır. Cengiz Dağcı’nın “Onlar da İnsandı” adlı hayli hacimli kitabını 1960’lı yıllarda hem okuyup, hem ağladığımı hatırlıyorum. Bir topluma, insanlara, ve insanlığa ancak bu kadar işkence edilebilirdi. Her birisi  değerli bir film olabilecek bu anılar; Sovyet rejiminin gerçek yüzünü gösteren en gerçek, en acı belgelerdir. Gerçek olaylara dayanan ve  “Roman” kurgusu içinde verilen olaylar, Türk Tatar toplumunun neler çektiğini açıkça anlatmaktadır. Bu olayları anlatan kitapları Türk kamuoyuna tanıtan Rahmetli Yaşar Nabi’ye aslında çok şey borçluyuz.

Türk aydınları böyle bir yazardan, ve Tatar toplumunun çektiği acılardan Cengiz  Dağcı’nın kitapları ve Yaşar Nabi’nin cesareti sayesinde haberdar olmuştur. Ama yine de bu konunun Türk kamuoyu’nda çok iyi bilindiğinden emin değilim. Bence ME Bakanlığı, Cengiz Dağcı’nın bütün kitaplarını (oldukça önemli bir külliyatı vardır) MEB Yayınları arasında basar ve Türk Tatar toplumunun çektiği acıları Türk toplumu daha bilinçli olarak öğrenir. Bunu duyurmak Türk Devleti’nin görevleri arasındadır. Hatta, bence, Ankara’da bir Türk-Tatar Kırımı Müzesi açılarak bu Soykırım’ın tarihsel belgeleri ortaya  konsa yerindedir. Çünkü bütün dünya ülkeleri Türklerin yaptığı olmayan soykırımlardan sözederken, gerçek soykırımlar unutturulmak istenmektedir. Kuşkusuz bunda yeni Rus rejiminin bir hatası olmayabilir; fakat tarihte neler olmuştur, bunun açıkça bilinmesinde de yarar vardır.

Çünkü Türk gençliği kendi tarihinden ve gerçeklerden uzak yetişmektedir. Oysa bakınız Almanlar kendi tarihinde olan soykırımları inkar etmemekte, bunları açıkça, hazırladıkları müzelerde ve sergilerde göstermektedirler. Nasıl insanların hayatlarında hatalar varsa, ulusların hayatlarında da hatalar vardır. Bunların açıkça söylenmesi gerekir. Bütün ömrü boyunca sürgün hayatı yaşayan, evini yurdunu göremeyen, yurduna dönmesi yasak olan büyük insan, büyük edip ve Türkçü Cengiz Dağcı ancak ölümünden sonra yurduna dönebildi. Kendisi değil de ancak cenazesi  dönebildi. Türk Dışişleri Bakanı ve diğer Bakanların cenazesinde bulunması onun kırgınlığını unutturabilir mi? Cengiz Dağcı, biliyorsunuz, Türkiye’ye kırgındı. Türkiye’ye hiç gelemedi… Türkiye’den umduğu yakınlığı, sıcaklığı hiçbir zaman bulamadı.  Cengiz Dağcı kadri kıymeti bilinmeyen, son derece değerli romancılarımızdan biridir. Onu bütün Türk ulusunun daha iyi tanıması gerekir. Hiç olmazsa öldükten sonra sahip çıkalım; kitaplarını tekrar tekrar yayınlayalım. Ve böyle bir insanın, romancının  Türk kültür çevriminin bir insanı olduğunu, değerli eserler verdiğini iyi bilelim. Hiç olmazsa öldükten sonra, kadir kıymet bilelim… Tarihi değerlerimize sahip çıkalım. Elveda Cengiz Dağcı, sonunda yurduna yuvana kavuştun, rahat uyu büyük yazar, büyük insan…

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..