Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '10

 
Kategori
Fizik
 

Çernobil kazası – Karbon atomları Ukrayna’dan Viyana’ya nasıl uçtu

Çernobil kazası – Karbon atomları Ukrayna’dan Viyana’ya nasıl uçtu
 

26 Nisan 1986 günü, Lufthansa Jumbo jet 747, Nepal, Katmandu’dan kalktı. Ukrayna üzerinden Frankfurt’a geliyoruz. İçinde ben ve 295 kişi var. Hiçbir şeyden haberimiz yok. 10 bin metre aşağımızda, Kiev’de gece saat 01:30’da Çernobil reaktörü patlamış. Frankfurt havaalanına iniyoruz. İndiğim uçağa hep kritik gözle bakarım. Mürettebat çok sayıda filtre kâğıdını uçağın gövdesine, kanatlarına sürüyor, örnekler alıyor. Bir nükleer fizikçi olarak durumu çaktım! Pilot bize hiçbir şey söylemedi. Belki de olayı bilmiyordu. 27 Nisan sabahı Avusturyalı profesör arkadaşım (her gün Viyana’daki laboratuarında Viyana havasındaki çeşitli parçacıkları ölçerdi) ölçü aletlerinde karbon atomlarının sayısının çok ama pek çok arttığını fark etti. Karbon atomlarının havadaki uçuş hızı, demir, uranyum, plutonyum gibi ağır atomlardan çok fazladır. Çernobil tavanındaki yanmadan çıkan karbon atomları Viyana’ya ulaşmıştı bile! Norveç ve İsveç’te o sırada başka olaylar oluyordu. Çernobil olayından sonra bir kuvvetli rüzgâr Viyana’ya doğru esmiş ve 1-2 gün sonra yağan yağmurla parçacıklar Viyana’ya konmuşlardı. Bir diğer hava akımı da İsveç ve Finlandiya’ya doğru gitmiş ve –aksilik – yağmurla toprağa inmişti. İsvaçlüler kendi atom reaktörlerinin dış bahçesinde radyoaktif parçacıklar ölçtüler. Kendi reaktörlerinde bir şey mi oldu diye içeri girdiler. Reaktörün yanıbaşında olmasına rağmen, içerdeki ölçüm dışarıdakinden daha azdı. Finli arkadaşlarına bildirdiler. Onlarda da durum aynı idi. Komşu ülkelerden birinde reaktör kazasından şüphelendiler. Hakikaten Ukrayna’da kaza olmuştu. Ruslar durumu 2-3 gün gizlediler. Bütün bu olaylar o sıralarda gerçekleşiyordu.

4-5 gün sonra haber hızla her yere dağılmıştı. Sovyetler Birliği’nde rejim tehlikeye girdi. 26 Nisan gece 01:30’da Çernobil reaktörüne ne olmuştu? Gece vardiyasındaki 12 kişi, başta idarecileriyle birlikte, güç reaktörü üzerinde düşük güçte bir deney yapıyorlardı. Reaktör durduktan sonra dönen şaft daha ne kadar elektrik üretebilir? Bununla ilgili bir deneydi. Yapılması hiç de gerekmeyen (güç reaktörlerinde deney zaten yapılmaz) bir deneydi. Keşke hiç yapılmasaydı.

Bu deneyi yapabilmek için reaktör operatörleri – burası önemli – birbirinden bağımsız üç otomatik emniyet sistemini, elle, şalterleri indirerek kapatmışlardı. Onlar reaktörü koruyan otomatik devrelerdi. Reaktör, deney yapayım derken kazaya zorlandı.

Bütün bunları kazadan 15 gün sonra Kiev’e giden çok değerli arkadaşım nükleer fizikçi Dr. Kocherov’dan birebir öğrendim. Dr. Kocherov da benim gibi Birleşmiş Milletler Atom Enerjisi Ajansı’nda çalışıyordu.

Herkes Nükleer santral kurulursa ya Çernobil gibi olursa diye korkuyor. Kaza olursa yıkım büyük olur, doğrudur. Kiev’de hala yaralar sarılmadı. Ancak diğer taraftan enerji üretmeye ihtiyacımız vardır ve her türlü enerji üretmenin riski vardır. Bir kere, yukarıda söylediğim gibi, Çernobil’de üç emniyet sistemi çok büyük bir hata yaparak kapatılmıştır. Yani sistemde üç ayrı emniyet mekanizması vardır. İkincisi havadaki her türlü parçacık ölçülebilmekte ve çevre sağlığına zarar verici sınırlar bilinmektedir. Normal olarak radyoaktif ışıma her yerde vardır. Ancak bunlar insana ve çevreye zarar verici sınırın altındadır. Nükleer reaktörden yalnızca su buharı çıkar.

Viyana’da karbon atomlarını ölçen profesör arkadaşım Çernobil’den ayrı olarak, nikel atomları hakkında bana şunları anlattı: “Hergün rutin olarak Viyana havasının içindeki parçacıkları ölçüyordum. Birgün altlerim çok sayıda nikel atomu ölçtüler. Bu nikel nereden geliyordu? Üniversite merkez olmak üzere gittikçe genişleyen iç içe daireler çizmeye başladık. Sonunda Üniversiteden 3 km uzakta bir evin bodrum katında izinsiz nikel üretildiğini saptadık. Vatandaşı zehirlemeye kimsenin hakkı yoktu. Derhal polise haber vererek gereken yapıldı.” Ben Üniversite diye buna derim.

Çernobil’den sonra biz de de memleket çapında bütün illerde radyasyon ölçücü aletler on-line olarak konuldu. 24 saat üzerinden yedekli olarak çalışmaktadırlar. Burada Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi’mizin büyük katkıları olmuştur. Kendilerini kutluyoruz.

Viyana’daki nikel ölçen aletler, geçmişte bir cumhurbaşkanı adayı tarafından (kendisi doktordu) Avusturya’nın 265 noktasında onun idaresi altında yerleştirildi. Demek ki bu ölçücü merkezler, bulundukları noktalarda, radyoaktif olan atomlarla, radyoaktif olmayan atomları ölçebilecek kapasitededirler. Bizdeki merkezlerde de radyoaktif olmayan atomları, ağır iyonları, ağır elementleri ölçme yolunda çalışmalar yapılmaktadır. Sanayi bölgelerine yakın merkezlerde, kurşun, kadmiyum, aluminyum, demir, bakır, çinko, kalay gibi havadaki atom yoğunluklarının ölçülmesi, müsaade edilen sınırlar içinde kalması çocuk ve büyük hastalıkları bakımından son derece önemlidir. Atom yoğunluklarının hastalık olasılıklarıyla devamlı korelasyonlarla takip edilmesi gerekmektedir.

 
Toplam blog
: 6
: 1193
Kayıt tarihi
: 02.03.10
 
 

İstanbul 1936 doğumluyum. İstanbul Üniversitesi Fizik ve Matematik Fakülteleri mezunuyum. Londra Üni..