Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '07

 
Kategori
Siyaset
 

CHP ve MHP

Dünyayı ve olayları açıklamak için kullanılan büyülü bir kavram vardır: Nispi değerler.

Bu kavramın alternatifi mutlak değerdir. Fakat ikincisi ilk bakışta göz boyadığı için daha önemli gözükebilir. Örneğin herkesin parasal geliri artıyorsa herkes daha zengin olabilir mi? Bütün dünyada ekonomiler hızla büyüyorsa bu ülkelerden birisi bu başarıyla övünebilir mi? 1960 yılında ve şimdi üniversite mezunu olmakla aynı değere mi sahiptir? Bunun gibi soruları arttırabiliriz. CHP ve MHP’nin başarısı da nispi ölçülere göre değerlendirilmelidir.

Bu bakış açısına göre Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli’nin son seçimden elde ettiğimiz sonuçları analiz edebiliriz.

CHP’de en dinamik yönü içsel muhalefettir (AKP’nin ise sistemde konumlandığı yer itibariyle iktidar olsa bile diğer partilere karşı muhalefet). Bu seçim sonucunda da bir şekilde tasfiye edilmiş partililer diyor ki, biz yönetime gelmeliyiz çünkü başarının formülüne sahibiz. Yani aynı siyasi evin, sokağın çocukları diğer kardeşlerin de çok farklı olduklarını iddia ediyorlar. Bu muhalif yapının bir kısmı ise CHP’nin konumunu biraz değiştirmesinden kaynaklandığını kabul etmeliyiz. CHP yönetimi özellikle son iki seçimde bütün partiyi mezhepsel ve mikro milliyetçiliğin emrinden çıkarıp daha genel kitlelerle yaymayı amaçlamıştır. Aslında halktan kopuk olan yönünü halka çevirmiştir. Bu radikal karar hem CHP’liler hem de diğer insanlarda büyük bir bocalama yaşanmıştır. Bu yönelimi başlatan Deniz Baykal olduğuna göre ve bu yönelimin kısa vadede sonuç vermeyeceğini bildiği için yapmış olduğu bu yatırımın karşılığını almadan veya karşılığının olacağını görmeden kesinlikle ayrılmayacaktır ki şu anda da ayrılmıyor. Aslında ayrılmalı mı bu da tartışılır.

Bunu tartışırken solun kitlesel oylarının 1983’de yüzde otuzlarda olduğu ve daha sonra kitlesel sol oylara talip iki parti ve zaman zaman üç partinin pastayı bölüşmeye çalıştığı, şimdiki muhaliflerin de bu dümen başında olduğu dikkate alınmalıdır. Yine MHP gibi aşırı hiyerarşik bir örgütlenmeye sahip demir leblebi gibi ideolojik bir partinin çekirdek oylarını uzun bir zamandır muhafaza ettiği de dikkate alınmalıdır. Yukarıda da belirttiğim gibi nispi başarının ölçümünde nispi değerler daha önemlidir. Başka bir deyişle AKP’nin yönetimde göstermiş olduğu başarı ve üzerindeki etkisi diğer partilerin başarısını doğrudan etkilemektedir. Başka bir deyişle insanlar AKP’nin hayatlarını kolaylaştıran şeyler yaptığını, gözlerine güzel görünen faaliyetlerde bulunduğunu, ekonomide olumlu şeyler yaptığını hissettiği zaman CHP veya MHP’ye neden oy versin. Bu bir kişinin işinin öncekinden daha iyi olduğu ve daha iyi şartlarda çalışmasına benziyor. Yeni bir iş teklifi aldığında eğer çok daha iyi şartlar sunulmuyor ise işini değiştirmez. Seçmenler her şeyin iyi gittiği algılandığı zaman diğer partilere oy vermez.

Evet, her şey yolunda olmayabilir. Ülkenin bir kesiminde güvenlik sorunları olabilir, laiklik endişeleri olabilir. Fakat açlık sınırında olan insanlar için hiyerarşik ihtiyaç skalasında önce geçim yer almaktadır. Belki refah düzeyi artarsa ülkenin diğer sorunları önemli hale gelebilir.

Bütün bunlar çerçevesinde Eğer bir başarısızlıktan söz edilecek ise CHP ve MHP’nin mutlak başarısızlığından ziyade AKP’ye göre nispi başarısızlığından söz edilebilir. Tabii ki daha objektif bir başarıyı değerlemesi ise en erken on yıl sonra bütün süreç göz önüne alınarak yapılacaktır.

 
Toplam blog
: 5
: 1464
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Öğretim üyesiyim. Algımın -zaman zaman- diğer insanlardan farklı işlemesinin nedenini araştırıyorum...