Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Nisan '15

 
Kategori
Bayramlar
 

Çiçekçi kız

Çiçekçi kız
 

Yukarıdan gelen dikiş makinasının tıkırtısı annemin uyandığını söylüyordu. Kalktım . Sessizce çıktım basamakları, merdivenin ahşap trabzanlarına tutunarak. Gördüğüm ve hep bildiğim şey, benim için her zaman dünyanın en güzel kadını olan annemin, Sınger dikiş makinasının başında akşam oynayacağım 23 Nisan piyesinde giyeceğim, dönünce etekleri şemsiye gibi açılan, önü yapraklar, papatya ve gül motifleri işli, turkuaz renkli 23 Nisan elbisemin son rötüşlerini yapıyor olmasıydı. Akları kızarmıştı annemin mavilerinin. O ince nakış işlerini yaparken geceyi de uykusuZ geçirmişti muhtemelen. Üzüldüm. Boynuna sarılıp öptüm yanağından. Tokalan pudrayla karışık o eşiz kokuyu duydum. Cennette o kokudan bulurmuş çocuklar annelerini. Bir keresinde öyle söylemişti.

İlkokul ikinci sınıftaydım. Rolüm çok ağırdı. Tam altı sayfalık teksti önce ezberleyemeyeceğimi sanıp korkudan ağlamıştım. Annem yüreklendirmişti beni. “Benim kızım başarır” demişti. “Öğretmeni ona güveniyor ki baş rolü vermiş. Korkum boşunaymış gerçekten de annemin çalıştırmaları, okuldaki provalarla nasıl olduğunu bile anlamadan bir de baktım ki ezberlemişim “Çiçekçi Kız” rolümü.

Yine de önce bacaklarım titredi o kalabalığı karşımda görünce sahneye çıktığımda. Ya unutursam, ya her şey uçup giderse bir anda aklımdan diye düşünürken Nebahat öğretmeni elinde mandolin ve hemen yanındaki küçük sehpaya bıraktığı oyunun tekstleriyle birlikte perdenin arkasında saklanırken gördüm. Unutursak fısıldayacakmış bize, öyle söylemişti. Tiyatroda buna sufle denirmiş. Gözlerimiz buluştu. Gülüştük ve şarkımıza başladık. O mandolinle çalıyor ben de bir yandan çiçeklerimi suluyor bir yandan söylüyordum.

"Bir gün sizi sulamasam
Hemen bana küsersiniz
Tatlı baygın kokunuzu
Ne de çabuk kesersiniz
………………………….."
Nasıl bir coşkuyla ve kendimi kaptırarak oynadıysam rolümü artık, seyirciler falan görünmez olmuştu birden gözüme. Oyunun sonunda normalde çok ender gülümseyen kendi öğretmenim Hamit bey bile salonda bir sütuna yaslanmış geniş geniş gülümsüyor ve müthiş bir coşkuyla alkışlıyordu diğer izleyenlerle birlikte. Onun bu hali de eskimeyen bir fotoğraf ve hala capcanlı gözlerimin önünde.
Ne zaman bir zorlukla karşılaşsam, başaramayacağım korkusu yaşasam, o 23 Nisan gecesini annemin sözlerini ve Hamit beyin bakışlarını, o gece orada patlayan alkışların sesini duyarım.
O gün yine geldi. Yine sadece iki gün var anneciğimin doğum gününe. Nisan çiçekleri çelenk örsün başucunda. Kutlu olsun çocuklarımızın bayramı. Bağımsızlığımız kutlu olsun. Büyük Atatürk’ümüzün ruhu huzur bulsun sonsuzlukta…
Bugün hepimiz çocuk olalım…Bir çocuk saflığında yaşayacağımız benzersiz bir gün olsun!...

 
Toplam blog
: 30
: 572
Kayıt tarihi
: 02.11.09
 
 

Edebiyat, sinema, tiyatro ve müzik başlıca ilgi alanlarım. Gezmeyi, okumayı, yazmayı, düşünmeyi v..