Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '08

 
Kategori
Anılar
 

Cide yolculuğu

Cide yolculuğu
 

Rıfat Ilgaz'ın Oğlu Aydın Ilgaz ve Torunu Anıl Ilgaz... Ve Rıfat Ilgaz'ın Cide'de doğduğu ev...


CİDE YOLCULUĞU VE AYKAN SAĞ

8 Temmuz Cumartesi… Sabah saat 08.00… Sevgili Aykan Sağ kardeşimle birlikte Cide Rıfat Ilgaz Sarı Yazma Festivaline gitmek üzere buluştuk ve yola çıktık. En son 1997 yılında gitmiştik yine beraber… Belki o günlerin anısını tazelemek, haber amacıyla giderken diğer taraftan da yoğun geçen bir Bartın gündeminin ardından kısa süreli de olsa bir stres atma aracı olarak ta görmüş olabiliriz festivali… Sonuç olarak yola koyulduk. Hafif şekilde radyomuz da açık zaman zaman sohbet, zaman zaman yeşil ve mavinin kucaklaştığı doğa karşısında kıvrılan yollara dalarak alıyoruz yolumuzu… Öyle güzel bir doğa manzarası karşısında yolculuğun tadını çıkarmaya çalışırken birden yüzüme ve kollarıma bir su geldi. Bir anda şaşırdım. Anlamsız bir şekilde "n'oldu" dercesine bizim Aykan’a baktım. Ama cevap almak ne mümkün. Arkadaş gülmekten neredeyse boğulacak. Ben bi üzerime bakıyorum bi onun yüzüne. Derken beraber gülmeye başladık. Tabi ben onun gülüşüne gülüyorum. O neye gülüyo hala anlamamıştım. Anladım, o zaman daha çok güldüm. Yolda giderken arkadaş güzel bi manzara görmüş. Sis, bulut, güneş deniz falan. Yani güzel bi kombinasyon. Tabi biraz da hızlı gidiyoruz. Aykan’da bana diyecekmiş ki “Selim yavaşlada şurdan bi resim alalım”… Tabi söylemeye çalışırken ağzında su olduğunu unutmuş. Aklına geldiğinde ise iş işten geçmiş.

Yine daldık gidiyoruz. Hava oldukça iyi. Tam yolculuk havası. Ne sıcak ne soğuk. Elimizde Cide Festival’inin programı bir taraftan ona bakıyoruz. Acaba şuna yetişebilir miyiz falan diye. Tabi bu arada Kurucaşile’den TV’ci Ayhan’da bize katılacak. Onunla buluşmamız gerekiyo. Bi tepeye geldik. Aykan bana “Ayhan’ı bi arayalım. Nerde olduğunu soralım”… Aykan aradı. “Abi nerdesin”… Kurucaşile’ye girmeden kaymakamlık binasının olduğu yerde… Bizim Aykan, “Abi bizde oralardayız ama seni göremiyoz.. Nasıl olur abi. “Biraz daha gelin bakayım diyor” Ayhan. Aykan’da bana Selim yavaş git bakayım derken bi bakıyoruz… TEKKEÖNÜ tabelası. Aykan yine arıyo Ayhan’ı “Abi sen nerdesin”. “Kurucaşile’deyim” öyle desene yahu. Biz daha Tekkeönündeyiz…. Allah sizin emi… Aykan’da diyo “Yav bu Kurucaşile’yle Tekkeönü’nün yerini kim değiştirmiş?...

Neyse yine devam. Geldik Kurucaşile’ye. Ayhan’da katıldı bize… İlk olarak çocukların bir etkinliğine oradan Yazar Mustafa Balbay’ın konferansını izledik. Derken akşam oldu ve Liman içinde ki konserlere… Oldukça hareketli bir gün sona erdi. Gece saat 01.00… Kalacağımız otelin yolunu tuttuk. İyice acıkmıştık ama her yerde kapalıydı. Neyse ki otelde kahvaltılık varmış. Bir şeyler hazırladılar sağolsunlar. Gece saat 01.30’da ki kahvaltı menümüzde haşlanmış yumurta da var. Bizim Aykan, yumurtayı masanın kenarına vurdu. Oda ne!!! Yumurtanın içi olduğu gibi Aykan’ın üzerinde dağılıverdi. Meğer önümüze gelen yumurtalar daha çiğmiş. Başladı kahkahalar. Bizim Aykan, “Usta bu ney. şalap da edivedi o”. Aykan gülsemmi ağlasammı diyor ama biz gülmekten kendimizi alamıyoruz. Bizim Ayhan’da diyormuş “Yumurtayı Aykan’ın kafasında kırcam” diye… Bişey fark etmedi. Olan yine Aykan’a oldu.

 
Toplam blog
: 6
: 1567
Kayıt tarihi
: 21.04.08
 
 

Gazeteciyim. Gazetecilik vazgeçilmezim. Hergün yenibir şeyler. Tabi her kesimden her yerden farklı i..