Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Kasım '09

 
Kategori
Dünya
 

Çin'li Hay Nu Kim ve 3 Doğu Türkistan'lı kız

Çin'li Hay Nu Kim ve 3 Doğu Türkistan'lı kız
 

Birbirini anlamaya çalışmak ne güzel...


Ayşe Nur, başörtüsü probleminden dolayı çok sevdiği güzel Vatanı Türkiye'de tahsilini yapamamış, bir çok sıkıntılara katlanmayı göze alıp geldiği Almanya'da; çok sevdiği ana, baba ve kardeşlerinden uzakta üniversiteye devam ediyor. Birçok ülkeden samimi arkadaşlıklar kurduğu farklı insanlarla çok iyi iletişimleri var. Doğu Türkistan'lı Sultan, Fâtıma, Hanzâde ve Çin'li Hay Nu Kim de, sadece bunlardan bir kaçı...

Doğu Türkistan'lı arkadaşları bazan takılıyorlardı Ayşe Nur'a.

Ayşe Nur bugün de üiversiteden eve gelirken, yolda karşılaşmıştı onlarla. Aynı tarafta oturdukları için, konuşa konuşa beraber yürüdüler eve doğru;

-Şu Çinli Kız'da ne buluyorsun Ayşe Nur? Onunla nasıl anlaşabiliyorsun?!..Bir türlü anlamıyoruz doğrusu, dedi Sultan.

-Siz, nasıl benim arkadaşım'sanız, o da arkadaşım, dedi Ayşe...

-Ama onlar, çok zulmettiler Doğu Türkistanda bize... dedi Fâtıma,

-Hâlâ daha ediyorlar!.. dedi heyecanlı heyecanlı Hanzâde, Fâtıma'nın sözünü keserek.

Ayşe Nur sâkin sâkin;

-Arkadaşlar sizi anlıyorum. Siz benin hem Müslüman, hem de Türk kardeşimsiniz. Ve Çin'in size, Doğu Türkistanlılar'a yaptığı mezâlimden de haberim var. En az sizin kadar; Komünist Çin Rejimi'nin size yaptıklarına ben de kızıyorum. Hattâ size yardımcı olamamanın üzüntüsünü her zaman yüreğimde duyuyorum. Sâdece size yapılanlara değil, dünyadaki zulm'e uğrayan bütün müslümanlara, hatta bütün insanlara üzülüyorum ben...

-Öyleyse O Çinli Kız'la neden o kadar samimisin peki?!. dedi tekrar Sultan.

-Sultan'cığım!.. Siz O Çinli kızla hiç konuştunuz mu?

-Hayır niye konuşacakmışız ki biz O'nunla?! dedi Sultan.

-Ama konuşmadan, bir insana bu kadar nasıl düşmanlık besleyebiliriz ki?! dedi Ayşe Nur.

-Tamam da Ayşe'ciğim!.. Onlar bize bu kadar zulm'ederken biz onlarla nasıl konuşabiliriz, dedi Hanzâde.

-Doğu Türkistan'lılar'a zulmeden, O Çinli Kız mı Hanzâde?.. dedi Ayşe Nur.

-O değil ama, O'nun babaları O'nun dedeleri ve şimdi de Onların İdârecileri!...

-Ama O'nun babaları, dedelerinin yaptıkları yüzünden, bu kız'cağızı suçlamaya hakkımız var mı arkadaşlar?..Hem bu kız, onaylamıyor ki size yapılanları. O da kızıyor Çin Komünist yönetimine. O da özgürlüklerden yana. Kendi özgürlüklerine olduğu gibi, sizin özgürlüğünüzü kazanmanıza, O da taraftar... dedi Ayşe Nur.

-Yok canıım!.. Doğru mu söylüyorsun Ayşe Nur? Gerçekten mi O da böyle düşünüyor?!.. dedi Fâtıma.

-Bir Çinli'nin bizim hakkımızda böyle düşünebileceğine ihtimal bile vermiyorum, dedi Hanzâde.

-Yâ Hu, Arkadaşlar!.. Bu kadar önyargılı konuşmayın. Ben devamlı konuşuyorum Hay Nu Kim'le. O da hiç beğenmiyor kendi yönetimlerini. Kendi insanlarına da zulm'ediyormuş Çin Komünist İdâresi. Kendi insanlarını bile köle gibi çalıştırıp hakkını vermiyorlarmış, dedi Ayşe.

Sultan, Ayşe Nur'a destek verdi;

-Ayşe Nur Haklı arkadaşlar!.. O kadar insanın içinde bir tâne bile hakperest insan çıkmaz mı?.. Hem O kızcağız burada, Almanya'da yaşıyor. Avrupa'nın ortasında... Mutlaka herkesin olduğu gibi O'nun da batı demokrasisinden almış olduğu şeyler mutlaka vardır. Tamam, Çin'in Komünisti de Milliyetçisi de aynı bize göre. Fakat, toptancılık yapmamız da doğru olmayabilir, dedi arkadaşlarına.

Sokak ortasında dört kişinin, ayaküstü konuşmalarından gelen-geçenin rahatsız olduklarını fark'etti Ayşe Nur;

-Arkadaşlar burada yol ortasında durarak gelen-geçen'e rahatsızlık veriyoruz. İsterseniz, gelin şuradaki park'ta biraz oturalım mâdem. Biraz daha konuşabiliriz, dedi.

-Benim fazla zamanım yok, çalışmam lâzım dedi Hanzâde.

-Benim de yok zamânım. Üstelik yarın da mühim bir dersten imtihanım var. Siz bilirsiniz!.. dedi Ayşe Nur.

Sultan hemen müdahale etti;

-Yok yok, bir 15-20 dakika daha konuşalım arkadaşlar. Ayşe Nur'la konuşmak güzel oluyor dedi. Hepsi brlikte hemen yakındaki parka geçip bir yerde oturdular. Konuşmalarına orada devam ederken, Hay Nu Kim'de oradan geçiyordu. Ayşe Nur'la göz göze gelince, başını sallayıp gülümseyerek selam verdi Hay Nu. Tam geçiyordu ki, birden;

-Hay Nu'yu buraya çağıracağım, kimse itiraz etmesin arkadaşlar, dedi ve âniden kalkıp Hay Nu'nun yanına gitti. Hay Nu parktaki Doğu Türkistan'lıları görmüştü. Ayşe Nur beklemeden;

-Hay Nu seni arkadaşlarımla tanıştırmak istiyorum. Biraz gelebilir misin dedi. Hay Nu daha bir şey demeye fırsatı kalmadan; Ayşe Nur'a sevgisinden olacak, kendisini kolundan tutup çekerek götürmesine rağmen birşey diyemedi.

Az önce konuştukları, üç Doğu Türkistan'lı arkadaşı ile Hay Nu'yu tanıştırdı Ayşe Nur. Hanzâde ile Fâtıma'nın kısa süren soğukluğuna aldırış etmeden, kendisine oldukça sıcak davranan Sultan'a, o da sıcak davrandı. Biraz sonra Ayşe Nur az önce kendisinden bahs'ettiklerini söyledikten sonra;

-Senin, farklı biri olduğunu, Çin Komünist İdâresini zaman zaman eleştirdiğini, hattâ Doğu Türkistan'a Çin Devletinin yaptığı aşırı zulm'ü onaylamadığını söyledim, inanamadı arkadaşlarım, dedi Ayşe Nur. Hay Nu hafiften Gülümseyerek;

-Arkadaşların buna inanamaması çok normal Ayşe Nur'cuğum. Tamam Çin bizim Devletimiz. Elbette kendi ülkem aleyhinde konuşamam. Ama İdârecilerimizi eleştiriyorum. Ne olur, buradaki (Almanya'daki) gibi herkes özgür bir şekilde ve insanca yaşayabilse herkes?!.. Ben, baskı'nın zulm'ün her şekline karşıyım. Çin'de iken de özgürlüklerden yana idim ben. Ama sesimi duyurabileceğim bir muhatabım yoktu. İçimde idi bu sâdece. Bura'ya geldikten sonra içimde olan bu özgürlüğü, doya doya yaşadım, yaşıyorum ve bunun bir insan hakkı olduğunu, yaşayarak görüyorum. Bu bakımdan; kendi vatandaşları olarak bizim bile çok sıkıntılar içerisinde yaşadığımız bir gerçek iken, Doğu Türkistan'lılara, Komünist idâre tarafından yapılan zulümleri görmemezlikten gelemem, derken Ayşe Nur tebessümle Doğu Türkistanlı üç arkadaşının yüzlerini tek tek süzüyordu.

-Arkadaşlar inanırlar mı bilmem ama ben; nerede insan hakkı, birey hakkı ihlâli varsa, her zaman onun karşısındayım. Körü körüne milliyetçiliğin, ırkçılığa dönüşmesini hiç onaylamıyorum, dedi Hay Nu.

-Bunu, içinde azıcık bir insanlık kırıntısı olan hiç bir kimse onaylayamaz ki zâten, diyerek Hay Nu'yu tasdik etti Ayşe Nur.

Bunu burada olduğum için rahatça konuşabiliyorum. Ama yine de konuştuklarımız aramızda kalırsa sevinirim. Ben burada Alman vatandaşıyım ama annem babam hâlâ Ora'da. Onlara zarar gelmesini istemiyorum çünkü. Bakın bu bile beni çok rahatsız ediyor. Bundan bile, Ora'daki herkesin nasıl bir baskı altında yaşadığını göstermiyor mu?!..dedi.

Hay Nu'yu hiç kesmeden dinleyen Sultan, Fâtıma ve Hanzâde iknâ olmuşlar ve çok memnun olmuşlardı.

Üçü de Hay Nu'ya teşekkür ettiler ve;

-Az Önce Ayşe Nur senin farklı bir insan olduğunu söylediğinde inanamamıştık. Bütün Çinlilerin hepsinin aynı olduğunu söylemiştik Hay Nu... Kusura bakma, bunu söyliyerek seni de onların arasına katmıştık bilmeden. Senden Özür diliyoruz...dediler.

-Yok yok hiç mühim değil arkadaşlar, dedi Hay Nu.

-Ayşe Nur'a da teşekkür ederiz senin yanında. Çünkü O, ısrarla senin çok farklı biri olduğunu ve birilerinin yaptığı kötülükler, yanlışlıklar yüzünden, başkalarının suçlanamıyacağını, bunun da ayrı bir zulüm olduğunu söyledi bize ısrarla ve seni, hiç çekinmeden yanımıza getirdi. Bir yanlış saplantıyı da böylelikle düzeltmiş ve senin gibi güzel birini kazanmış olduk, dedi Hanzâde. Sultan'la, Fâtıma da başları ile tasdik ediyorlardı Hanzâde'yi gülümseyerek...

Hay Nu da âynı zerâfette cevap verdi onlara;

-Güzellik sizlerde arkadaşlar. Sizdeki o güzellik olmasaydı, Ayşe Nur beni sizin yanınıza getirir miydi? Ben de teşekkür ediyorum size ve

Ayşe Nur'a, dedi Hay Nu. Ayşe Nur da gülümsüyordu hepsine;

-Hepiniz güzel insalarsınız arkadaşlar. Dilerim Allah'tan bu güzellikleriniz hiç bozulmasın. Dünya, sizin gibi ışık saçan aydınlık beyinli insanlar sâyesinde daha yaşanılabilir bir yer hâline gelecek İnşaAllah, dedi. Sonra da hay Nu'ya dönerek;

-Sana da ayrıca teşekkür ediyorum Hay Nu Kardeşim. Kolundan tutup seni getirdiğimde hiç itiraz etmedin... Herşey gönlünce olsun olur mu? deyip kucakladı O'nu. Hay Nu'nun gözlerinin içi gülüyordu. Sık sık karşılaştığı bu Uygurlu arkadaşlara karşı hep mahcup hiss'ederdi kendini.

-Bu buluşma ve konuşma çok iyi oldu gerçekten!.. Ne iyi yaptı Ayşe Nur bizi bir araya getirmekle. Onlara yapılanları hiç tasvip etmedim, bundan sonra da etmeyeceğim!.. dedi Hay Nu.

Sonra da müsaade alıp gitti...

Hay Nu gittikten sonra;

-Ayşe Nur Kardeş!.. Çok güzel bir şey yaptın biliyor musun?.. Bize, insanlar hakkında; araştırma yapmadan, sırf önyargı ile konuşmanın ve hareket etmenin yanlışlığını gösterdin, dedi Fâtıma.

Sultan ve Hanzâde de tebessümleri ile Fâtıma'yı tasdik ediyorlardı. Ayşe Nur, üçünü de tek tek kucakladıktan sonra;

-Estağfirullah, sizler de çok iyisiniz arkadaşlar... Çinli arkadaşın yanında beni mahcup etmediniz. Çok mâkul davrandınız. Çok teşekkür ediyorum hepinize... Hadi biz de gidelim, dedi.

Hep birlikte parktan çıkıp, evlerine gittiler...

Bektaş Azizoğlu

22.11.2009, pazar

İSTANBUL

 
Toplam blog
: 344
: 580
Kayıt tarihi
: 24.11.07
 
 

İlkokul'u Düzce'nin Gölyaka İlçesi, Açmaköy'ünde bitirdikten sonra, Ortaokul'u Gölyaka'da okuyup,..