Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '11

 
Kategori
Blog
 

Cıvık ve suluymuşum!

Cıvık ve suluymuşum!  

Bu gün blog'ta, benim de yorum yaptığım bir arkadaşın, bloğuna ve o bloğa gelen yorumlara göz atmaktaydım. Tesadüfen farkettim ki, benim de yazılarını okuduğum ve bana göre saygıda kusur etmediğim, ama fikirlerimi de ona da, yazılarına yaptığım yorumlarda da ayan beyan ifade ettiğim bir bayan blog yazarı, benim için " cıvık " ve " sulu " yakıştırması yapmış.  

Halbuki ben, cıvıklığı da, sululuğu da sevmem de, yapmam da... Cıvık olmak, sulu olmak ayrı şey... Espirili olmak, espirili yazmak ayrı şey...Hiçbir zaman cıvık ve sulu olmadım ben. Ama espirili olmak, biraz yaradılışımdan, biraz da kendi tercihimden kaynaklanıyor; güzel okuyucum. Her zaman hayata geniş ve güleryüzle bakmayı tercih ederim.  

Bazen espri anlayışımı farklı da bulabilir insanlar; itici de... Tıpkı benim de binlerce - gönüllü, hevesli yazarın - olduğu bloğumuzda zaman zaman bu duyguları yaşamam gibi... Bundan daha doğal ne olabilir ki güzel okuyucum?  

Hepimiz farklı ailelerden, farklı sosyal çevrelerden, farklı hayatlardan, farklı istek ve beklentiler üreterek kendimize, gelmedik mi bu günlere?  

Biz aynı tespihin 99 aynı boncuğu muyuz ki, aynı düşünelim ve aynı davranalım? Böyle bir aynılık en başta seni yani kendini rahatsız etmez miydi söylesene sen de; güzel okuyucum?  

Ben kendisinin benim için bu rahatsız oldğum nitelemelerine rağmen, zaman buldukça, kendisini okumaya ve yazılarını yorumlamaya devam edicem çünkü:  

- O arkadaşın yazım tarzını hoş ve farklı buluyorum.  

- Balık kadını olmasından kaynaklanan ani, fevri, duygusal tepkilerini hoş görüyor ve olağan karşılıyorum.  

- Takma Adla Yazmak adlı yazımdan beri dindiremediği bana dönük öfkesinin farkındayım.  

- Fevriliği yüzünden, önce konuşup, yazıp, sonra da düşünüp, yaptıklarından sık sık pişmanlık duyduğunu tahmin etmekteyim. ( Kendi kafama göre, az buçuk, astrolog geçiniyorum ya!!! Hadsiz ben işte! Nolucak?!!!)  

- Söyleyip geçen, içi dışı bir, sesli düşünen; ama en önemlisi ruhu ve kalbi temiz bir insan olduğunu biliyor, kızmıyor ve öfke biriktirmiyorum kendisine.  

Ama bir kırgınlığım, burukluğum olduğunu söylemeliyim... Yoksa akşamın bu saati oturup, ne diye böyle bir yazı yazayım ki?  

- Ve yine biliyorum ki, insan ancak sevdiği birine kızar ve küser. Kendisinden de, bazen istemeyerek, ya da haketmediği halde kırdığımı hissettiğim arkadaşlardan çok açık olarak özür diledim. Gerekirse yine ve yine dilerim. Gocunacak bir şeyim yok ki!  

Ben, neysem oyum. Yaşarken de, düşünürken de, yazarken de, konuşurken de... Açık söyliyeyim. Kendimi de baştan önyargılı, peşin hükümlü olmayan, kalbinde kötülük, yüreğinde art niyet taşımayan herkesi de seviyorum.  

Blogta, niyeti, üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olanları okumuyorum. Yazımı okumuş, yorum da göndermişlerse eğer sayfama, yazdıklarını yorumsuz olarak yayınlıyorum sayfamda. Çünkü adalet bunu gerektirir. Olumlu yazanı yayınlıyorsan, olumsuz olanı da yayınlayacaksın ki, hiç sevmiyenler de senin, en azından adil olduğunu bilsin.  

Ne demişler?... " Yiğidi öldür! Hakkını ver! " Tabi sen de yiğitsen eğer!...  

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..