Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ocak '07

 
Kategori
Eğitim
 

Çocuklar yara bandı değildir

Çocuklar yara bandı değildir
 

Karne günüydü. Küçük oğlan okuldan döndü. Annesi "Karnen nerede?" diye sordu.
Çocuk güldü:

—Arkadaşıma ödünç verdim. Babasını korkutacak!

Yaş ilerliyor ya, eskisi kadar kolay yaklaşamıyorum insanlara.

Soruların insanları bunalttığını, insanların cevap vermek istemedikleri sorular karşısında ezildiğini biliyorum artık.

O yüzden, sormuyorum, sorgulamıyorum da. Anlatırlarsa dinliyorum. Dinlediklerime yorumda yapmıyorum. Rahatlamak için anlatıyor insanlar, paylaştıklarının yorumlanmasını da istemiyorlar.

Cumartesi günü çocuğunun karnesinden korkan bir baba ile beraberdim.

Cuma günü okulların yarıyıl tatiline girdiğini, öğrencilerin karne aldığını biliyorum ya! Melun soru dilimin ucuna kadar geliyor. Yutkunuyorum. Geri gönderiyorum… Sonra Baba kendi açtı konuyu.

Yaralı belli;

— Sormadın bizim sıpanın karnesini

Şaşırmış gibi yaparak. Sahi karne nasıl?

— Kaç zayıf var bil bakalım?

Karne berbat demek! Çaktırmadan aptalı oynamakta fayda var.

— İki.

— Çık.

— Toplam kaç ders var?

— On bir.

— O zaman dört.

— Çık

Hadi canım. Altı

— Bir ekle.

— Yedi

— Oha!

— Yorum yapmadın?

— Ne diyebilirim ki!

Evet, bu konularda ne denilebilir ki? Hiçbir şey söyleyemiyor insan...

Üstün Dökmen’in yaptığı “Küçük Şeyler” adlı bir program var. Pazar sabahları kahvaltıdayken izliyoruz. Bizi anlatıyor!

Kendi halimize katıla katıla gülüyoruz.

Bu hafta anne ve babaların çocuklarını yönlendirmeleri işleniyordu.

Bir anne Tıp Fakültesini bitiremiyor, Üstün Dökmenle yaptığı bir konuşmada, Tıp Fakültesini bitirememenin içinde yıllardır kanayan bir yara olduğunu o yüzden çocuğunun doktor olmasını istediğini ve öğrenim hayatına başladığı günden itibaren çocuğunu bu konuda yönlendirdiğini anlatıyor.

Üstün Dökmenin bu anlatıma verdiği cevap çok düşündürücü; “Çocuklar yara bandı değildir”

Bakın;

Türk Psikologlar Derneği üyesi Uzman Psikolog Gülgün Sharafat konu ile ilgili ne diyor;

Karne günü hesaplaşma günü değildir. Veliler, bu günü duygusal tehdit, şantaj ve cezalandırma günü olarak görmemeli. Biz senin için neler yapıyoruz, çok tembelsin gibi söylemler ne yazık ki işe yaramıyor, aksine çocukları daha büyük bir kaosa sürüklüyor.

Nasihat vermenin, sürekli eleştiride bulunmanın bir fayda getirmiyor, çocuğa kendini değerlendirmesini sağlayacak soruların yöneltilmesi doğru bir yaklaşım şekli. Karneden yola çıkarak çocuğun kimliğine eleştiride bulunursanız, çocuğun sağlıklı bir kimlik geliştirmesini engellersiniz. Başarılı bir karne başarılı bir hayatın temeli değildir. Başarılı insanlar kendilerine inanırlar, çözümlerini kendileri yaratırlar, seçenekleri olduğunu bilirler ve başarıya ulaşacaklarından emindirler. Suçlanan çocuklar ise sadece suçlamayı öğrenir.”

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..