Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Nisan '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Çok Güzel Hareketler bunlar?

Çok Güzel Hareketler bunlar?
 

Türkan Saylan biraz susun mu dedi, yoksa "durmak yok, yola devam" mı dedi...


Günlerdir, okuyup takip ediyoruz değil mi şu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) başına gelenleri. Bildiğiniz üzere 13 Nisan 2009 tarihinde derneğin birçok şubesine baskın yapıldı, bütün evraklara ve bilgisayarlara el konuldu, bazı yetkililer gözaltına alındı. Aynı şekilde, aynı operasyonla “Baba Beni Okula Gönder” sivil kampanyasını organize edenler de bu soruşturma kapsamına alındı. Hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan bu uygulama, derneğin tüm işlerini aksatmış, en azından bugün 5500 öğrencinin bursunun verilmemesine neden olmuştu. Sanırım şuana kadar bilgisayarlar ve kayıtlar derneğe iade edilmedi.

Birçoğumuz buna çok kızdı, sinirlendi. Gözaltına alınanlar arasına, yirmi yıllık derneğin genel başkanı Sayın Türkan Saylan hoca’da belki eklenecekti ama malum kendisi çok hasta, belki de bu yüzden gözaltına alınmamıştır. Ama ya hasta olmasaydı? Belki de tutuklanacaktı. Diğerleri gibi!

<ı>Çok çirkin hareketler bunlar !!

Olay ülke genelinde neredeyse bir infial derecesinde olmasa da binlerce insanın ÇYDD ve Türkan Saylan’ın evinin önünde nöbet tutmasına, olayı kınamasına, “<ı>biz Atatürk’ün çocuklarıyız” ya da <ı>“Atatürk’ün askerleriyiz” diye slogan atmalarına mani olamadı. Hatta aynı günlerde birçok ÇYDD gönüllüsüyle birlikte, birçok üniversite öğretim üyesi ve üniversite görevlilerinin Anıtkabir ziyaretinde 1.000 kişiyi geçemeyeceği öngörülen, daha doğrusu tahmin edilen bir kalabalık beklenirken, haber verilmemesine ve organizasyon yapılmamasına rağmen, on binler anıtkabir’e akmıştı. Peki neden? Bazı değer ve unsurların hala bu ülke insanları için değerli olduğunu haykırmak, olaylardan duyulan üzüntüyü Ata ile paylaşmak ve şikâyette bulunmak için. Öyle de yaptılar. Şimdiler de bunu daha da ileriye götürmek için, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da bir Cumhuriyet mitingleri dizisi düzenlenecek gibi. İlki 17 Mayıs’ta Ankara Tandoğan’da yapılacak. Diğer illere kayacak mı göreceğiz. Üstelik, bu Cumhuriyet mitinglerinin ve bu Atatürkçü duruşun Ergenekon adı verilen bir oluşuma ve operasyonlara, hatta davaya konu edilmişliği biliniyorken..

<ı>Çok güzel hareketler bunlar !..

Bir diğer bahsetmek istediğim konu ise şu. Gözaltıların ve baskınların yapıldığı ilk günler sonrası Türkan Saylan o hasta ve bitik hali ile hala olumlu ve yapıcı mesajlar vermeye çalışıyordu. Bu derneğin yirmi yıllık sosyal bir dernek olduğunu, amacının tamamı ile fakir ailelerin kızlarının gidebildiği yere kadar okutulduğunu, Kardelenler projesinin de böyle doğduğunu söylerken, birçok üniversiteliye de karşılıksız burs verildiğini, bu rakamın şimdilerde 40 bin civarında olduğunu ifade etti. Bugüne kadar yirmi binin üzerinde fakir kız çocuğu, yedirilmiş, giydirilmiş, sahiplenilmiş ve okutulmuş. Belki bunların içinden mühendisler, doktorlar, avukatlar, hemşireler ve öğretmenler çıkmış ve fakir olarak doğdukları köylere, kasabalara, şehirlere dönmüşler.

<ı>Çok güzel hareketler bunlar !..

Öte yandan yine ilk günlerde, bir ÇYDD yetkilisi açıklama yapmıştı. Yaptığı açıklamaların satır aralığında, ilk iki günde 150 bin lira civarında sivil bağış yapıldığı ve bağışçıların gitgide arttığını, buna ek olarak da “kefen parasını” hatta “emekli maaşını” dahi bağışlamak isteyenlerin olduğunu, dernek maillerinin ve telefonların “destek” ve “bağış yapılmak” isteyenlerin mesajları ile kilitlendiğini söyledi. Aynı durum 4 yıldır başarı ile sürdürülen Baba Beni Okula Gönder (BBOG) kampanyasında da yaşanmış. Ve o tatsız olaydan bugüne toplanan ve bağışlanan paraların miktarı 1.5 milyon lirayı, bağışçıların sayısı da 150 bini aşmış. Bu hareket sürecek gibi !..

<ı>Çok güzel hareketler bunlar !..

Öte yandan, gerek derneğe, gerek benzer kampanyaların hala sürmesine karşı, öfke besleyenler ve karalama yapanlar da eksilmedi. Özellikle belli kesim medya, bu medyanın kalemşorları, bazı cemaat önderleri ve kanaat liderleri, her seferinde bu oluşumu köstekler ve kötüler düşünce de açılımlar üretiyorlar. Bunlardan birini alıntı yaparak ben de yazım da yazmıştım. İlgili haberde <ı>“ hayatı boyunca başörtüsüne küfür etti, hayatının son günlerinde başörtüsüne muhtaç oldu. Allahım sen ne büyüksün…” diye bahsediliyordu ki, bu düşüncenin bile ne kadar kötü amaçlı olduğunu ortaya koyar. Yine bir malum kesimin gazetesinde Sayın Türkan Saylan’ın <ı>“misyoner olduğunu, yalan söylediğini ve halkı kandırdığını” söylüyorlardı. Gerekçeleri ise sayın Saylan’ın annesinin Hıristiyan olduğu.. İyi de bu gizli saklı bir olay değil ki !. Ben de yazımda, hayatından alıntılar yaptığım Türkan Saylan’ın bibliyografisini araştırıp bulduğumda, bu bilgiye rastladım. Demek ki, gizli değilmiş. Kaldı ki, görmek istemedikleri bir ayrıntı var. O da Sayın Saylan’ın annesi, babası ile evlendikten sonra Müslümanlığı seçmiş ve Müslüman olmuş bir kadın. Hayatının geri kalan kısmını da Müslüman olarak tamamlamış. Ama bu da onlara yalan geliyor değil mi?

Amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir. Üstelik hiç hak etmediği bir şekilde… Güneşin balçık ile sıvanmayacağı gerçeğini bilmelerine rağmen.. Buna çamur at, izi kalsın da denir hani…

<ı>Çok çirkin hareketler bunlar !..

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..