Çok hastaydım

Geçtiğimiz pazartesi hayat her şeye rağmen güzel gibiydi. Her şeye inat yaşamaya devam kıvamında... Bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için paça çorbası yaptım, kuru fasulye ıslattım ertesi gün için. Enginar çıkardım buzluktan, akşama balık yapacaktım, yaptım da. Sarıkanat bitmiş ben gidene kadar çinekop aldım. Spora gittim, enerji had safhada. Ev işlerini yaparken yine müzik dinliyorum. Aaa buzlukta bir tane palamut kalmıştı geçen seferden onu da çıkarıyorum. Hiç yapmam ama tuzlayıp unlayarak atmıştım buzluğa keşke yapmasaymışım.

Balıklar tavada nar, salata kıvamında, çocukların ödevi azcık Antep'ten baklavalar. Hayat mükemmelken zaten güzel hele de sağlıklıysan ballı kaymaklı börek. Hep derim ya önce sağlık. Sağlıklıysan her şey senin için ama sağlık olmadığı zaman en sevdiğinin bile önemi azalıyor enerji azlığında. İnsan canından bile beziyor yaşamak adına, kendini bile taşıması zorlaşıyor. Allahtan ben öyle naz niyaz yapan insanlardan olmadım hiç bir zaman. Hangi şart ve koşulda olursa olsun sorumluluklarımın hiç birini ihmal etmedim, hastalıklarda aşırı yorgunluğum belki de bu yüzden.

Palamutu sadece ben yiyorum çok güzel olmuş. Gece 3,5 a kadar... Bir uyanıyorum kusma-ishal. Beynim, gözlerim, kulaklarım ağzımdan dışarı çıkacak gibi, buz gibi terlemeler. İç organlarımın yönü daha başka onlar da kendilerini dışarı atmaya uğraşıyor. Titreyerek dönüyorum uykuya. Sabah devam, biraz zaman geçince hemen hastane. Tanı besin zehirlenmesi. Serum, ilaçlar biraz toparlayacak sizi ama geçmesi en az yetmiş iki saat. Hiç problem yok nedir ki belirli süreler, geçer gider. Ben çok güçlü ve kalabalık bir kadınım.

Annem eskiden "Ben ölüm anında bacak sallarken bile sizden daha güçlü dururum." derdi. Ben kimin kızıyım. Islattığım kuru fasulyeleri pişirdim yanına kızların isteği üzerine noktasız (şehriyesiz) beyaz pilav da yapıldı. Kendim için patatesler haşlandı, markete gidemedim ama telefonla eksikler giderildi. Kızların formaları ve eşofmanlarının yıkanıp ütülenmesi de lazım. Halledildi tarafımdan. İki iş arasında biraz uyku ve dinlenme. İkinci hastane ziyaretinden dönerken kuru temizlemeden alınacaklar hallediliyor. Çocuklar okuldan alınıyor, ödevleri yapılıyor nasıl güzeller ve de düşünceli. Sen üzülme, seni hiç üzmeden bitiririz ödevlerimizi, oyun kum hamurlarıyla çorbalar ve limonatalar elleriyle yedirilip içiriliyormuş hareketleri. Büyüyünce de gerçeğini yapacağız. Büyüdüğünüzü sağlıkla görmek nasip olsun kuzular.

Hastalıklar tüm ilişkiler üzerine sınavlar da yükler biraz. Bu süreç nasıl atlatılırsa iyi günde de öyle devam eder. İnsan, sağlıksızken güçsüz olduğu oranda da kırılgan olur. Bu dönemde hastaya bir şey yapamıyorsanız bari gölge etmeyin ama her zaman söylüyorum ya bana Allah her konuda çok cömert davrandı. İnsan hastayken kendini zaten çok kötü hissediyor, içtiği su bile kokarken bir de etrafındakilerin kötü davranışları da olsaydı ne yapardım ben? İlaçlarımı düzgün kullanmakla, yiyeceklerime gösterdiğim özen ve domuz gibi olduğu kanıtlanmış inadımla dördüncü sabah ayaktayım. Görüldüğü üzere yazı yazmak bile geldi içinden bu sevinçle. Öyle mutlu sahneler kaldı ki beynimde...

Bu üç gün bana bir çok şey daha öğretti. Hiç bir şeyin sağlıktan daha önemli olmadığını zaten biliyordum ama marka tescili tarafımdan bir kez daha yapıldı. Sen sağlıklıysan ve güçlüysen hayat daha anlamlı ve güzel. Ben atlattım ama tüm hastalara acilin de acili şifalar diliyorum.