Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ağustos '09

 
Kategori
Spor
 

Çuvaldız...

Çuvaldız...
 

Aman efendim aramıza yeni spor yazarı arkadaşlar katılmışlar ;müşteri velinimettir hoş gelmişl

Diyorsunuz çoğunuz bıyık altı gülerek değil mi?

Eskiden kendime köşe yazarı fotokopisiyim derdim, şimdi başına birde sporu kattık.

Benim maydanoz olmam sporu da kapsadı anlayacağınız.

Aman korkmayın o kadar fazla yazamam, aaradaaaaa, sıradaaaa

Haaaa, şimdiden söylüyorum takım sporlarının izleyicisiyim, öyle teknik bilgiler beni kasar, kasar dediysem Türkçe karşılıklarını da bilirim ama bir maç bittikten sonra elinde bir sopa ;yok kardeşim şu auttu , yok penaltıydı, yok başa sar, bunların getirisi ne?

Maç finiş.

Testiyi kırmadan oynayacak iki takımın geçmişini incele de bari teknik adamlara yardımcı ol dimi ama?

Şampiyonu federasyon ve hakemler belirlemesin'’

Bu cümleyi de bilirim…

Benim yazılarımda ara nağme çoktur hemen bir ara nağme size;

‘’Dünya Atletizm Şampiyonası'nda 100 metreyi 9:58 ile koşan ve inanılmaz bir rekora imza atan Jamaikalı atlet Usain Bolt'a geniş yer veren Alman basını, Bolt'un doping yapmış olabileceği iddialarını da gündeme taşıdı.’’

IAAF böyle bir şeyin olmadığını açıkladığı, atletlerden alınan numunelerin dün sabah Köln ve Saksonya eyaletindeki Kraischa kentinde bulunan laboratuarlara gönderildiği kaydedildi. Bolt, bu konuda yaptığı açıklamada, ''İnsanlar istediklerini söyleyebilirler. Ben temiz olduğumu biliyorum. Bizde her şey sporun etrafında döndüğü için Jamaikalılar olarak hızlıyız'' dedi. Haberde, Bolt'un uluslararası düzeyde düzenli bir şekilde testlerden geçtiği ve dopingli bulunmadığı ifade edildi.

Alman basını eğer bu rekoru kendi ülkesinden bir atlet kazansaydı ayni şekilde yorumlar mıydı, sorar mıydı?

Ben bilmem.

Bize gelince Elvan E.İçin bundan yirmi gün önce bir rahatsızlık olmuş ama …
Geçmişmiş..

Nasıl geçtiyse yarışlardan çekilmesine neden oldu.

Ya bu ülkenin uluslararasında yarıştıracağı sporcusu, nasıl böyle bir şey es geçiliyor.

Ekranda açıklama yapan kişi ben bilmiyordum, 20 gün önce sorun olmuş ama düzelmiş diyor.

Çok iyi giderirmiş sorun, çok iyi…

Atletizm federasyonu , uluslar arası yarışmalarda yarıştıracağı sporcularını böyle mi izliyor?

Bir de ajansları izlerseniz, işte ekranda ayağında koşu ayakkabısı olmayan yada arkadaşından aldığı ile yarışan çocukların biraz gözyaşı modunda haberlerini izlersiniz ara sıra.

Bu beni kahreder.

Dışarıdan gelen sporun hangi dalında olursa olsun transfere açık olmalı mı olmalı ama bu ülkede öyle yetenekli çocuklar aranıp bulunmak için bekliyor.
Çocuklar yürümeden topun peşinde koşmaya başlıyor nerdeyse.

Niye alt yapılara önem verir miyor.

Niye bizim yeteneklerimiz yitip gidiyor?

Belki abartıyorum ama alt yapılara önemin verilmediğini , yeterli önem verilmiyor desem galiba daha doğru.

Şu bir gerçek; ülkece spora önem vermiyoruz.

Başarılarla seviniyoruz ama orda kalıyor.

Sadece şimdilerin popilitesi’’ya popçu ya topçu olacaksın’’ın cazibesiyle hareket halindeyiz.

Alt yapıya daha fazla destek, aslında öğretimde bile beden eğitimi dersleri ya es geçer yada başka dersle biter.

Spor önce milli eğitime girmeli. Eften püften değil, ciddi ciddi.
Çocukların sporu hayat biçimi olarak algılaması okullarda başlamalı.
Beden eğitimi hocaları akademik olduğundan yeteneği anlayabilir.
Bırakın kör cahil ben bile anladıktan sonra…
Sonrası ister kulüp ister devlet eliyle alt yapı desteklenmeli.
Geleceğin yıldızları bir yerlerde…
Bulmadıktan sonra yitip gidecekler ne yazık ki…
Teknik adamlara da laf etmeden geçemeyeceğim
Bazıları artık bizden olduysa da, Türkçeyi söktüyse de, çoğu yanında tercümanla dolaşıyor.

Niye yabancı teknik adam konusunda ısrar?
Bilgiyse bizimkilerin aşağı kalır yanı yok.
Başarıda da keza…
Bilgiyi bilmek değil karşındakine vermek ve karşındakine kendini sevdirebilmek önemli.
İnsan psikolojisiyle bağlantılı.
Ben hep psikologların her derde deva olduğunu düşünenlerdenim.
Bakın Fenerbahçe, ki bu konuda azıcık ahkam keserim.
Ama azıcık.
Ve seyirci sıfatıyla.
Haddimi bilerekten.
Takım ruhunu yakalayamayan, iletişim eksikliği salt dilde değil ruhta da olmayan bir teknik adamla; Fenerbahçe’nin dibe vurduğuna tanık olduk geçen sezon.
Tırnaklarımı yediğimi hatırlıyorum bu yaşta.
En son ilkokulda yerdim tırnaklarımı oysa…
O yüzden adını bile yazmak istemiyorum teknik adamın, tırnaklarımı rezil etti.
Şükür ki zararın neresinden dönsek kar diye bir atasözü varda Daum geldi.
Daum geldi sorun bitti.
Niye öyle düşünülüyor
Teknik bilgisinden değil salt, futbolcularıyla iletişiminden.
Hem ülke insanını hem öğrencilerini tanımak için çaba gösteriyor.
Sıcak ilişkiler içerisinde.
Ve geçen sezonun polemikleri yönetim, teknik ekip, futbolcular arasında yaşanan polemikleri artık bu sezon yok.
Bütünlük olması başarıyı etken kılar.
Aslında takım sporlarının hepsindeki can alıcı nokta bu galiba. Teknik ekip, oyuncular bir beyinmiş gibi düşünerek hareket etmek.
Takım oyunlarında; oyuncular tek kişi düşünüp hareket ettiğinde müthiş keyif veriyor izlemek.
Benim meşhurdur aranağmelerim ve dip notlarım.
Aslında ziyaretin kısası makbuldür ama idare edin artık.
Sonuçta selde kadınlık var.
Konuşmayı da, yazmayı da pek severiz.
Dip notla veda….
Futbolu, basketbolu, voleybolu izlemekten keyif alan yapım var.
Basketbol ve voleybolda sakin otururken ; futbolda hop oturup hop kalkan ben, adrenalin yükselmesi yaşarım maç süresince.
Evde üç erkekte olunca….
Anlayın siz … Volümün düzeyini….
Özellikle takım maçlarını izleyenlerin, maç süresi içinde tüm sorunları bir kenara bırakması da bence sporun insanlığa hizmet etmesinin bir başka boyutu!
Arada güneş yüzü görmemiş küfürlerde olsa , aman canım artık canlı yayınlarda bile işitir hale geldik ,
Di mi ?
Bir kenti düşünün bir takımı var ama o takımın tesisi yok.
Alt yapısını yetiştirecek, daha iyilere imza atacak çalışmaları yapacak tesisi yok.
Mersinlilik ruhu olmadan da açık söyleyeyim MİY’lu olma bana inandırıcı gelmemekte.
Ayrıca MİY yönetiminde niye bayanlar yok.
Varda ben bilmiyorsam cahilliğime yorun , özür şimdiden.
Gelir getiren girişimler şart.
Kombine fiyatı 1000 lira
Bunu bir yemekte harcayan var, var… Vaaarrr…
O yemeği MİY düzenlese harcanan para MİY kasasına gitse?
Olmaz mı?
Geceler düzenleniyor ama orta kesim taraftaralar için limit uçuk.
Ne olur?
Statta organizasyonunu MİY yönetiminin üstlendiği konserler olur ve uçuk olmayan miktarlarla sürümden kazanılır.
Orda MİY eşantiyonları, formaları , bayrakları satılır….
Bayanlardan yardım istenir, bayanlar yiyecek yapar onlar satılır.
Herkesin yapacağı bir şey vardır mutlaka MİY için.
Bakın Macit Özcan yanındayız mesajı verdi .
Kırgınlıklar?
Boş ver koy sepete…
Krize ve tüm zorluklarla mücadele eden belediye olarak hemide…
Eski bakanımız şimdi bakan olmasa da Sayın Kürşad Tüzmen , Mersin vekili olarak yinede kente ve kentin takımlarına yapabileceği hizmetler olmalı.
Kendisi Mersin vekili.
Diğer vekillerde keza.
Hangi parti değil , Mersin vekili olmaları öncelik.
Ben hep Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray için derim;
Bu kadar maddiyatla şu an bulundukları yerdeki başarı başarı değil.
Her şey fazla fazla, başarı az…
Artık önce mersinlilik ruhu iyice yerleşmeli ve arkasından MİY için ne yapılırın peşinde olmalı .
Mutlaka Mersin’de yaşayan kent sakinlerinin yapacağı bir şey vardır.
Olmalıda…
Spor yapan yapmayan, spordan yakınan uzaktan ilgisi olan olmayan, benden sporla ilgili yazı yazmamı isteyen, istemeyen(haklılarda) tüm dostlar, Nefise kaçar.
Duyuyorum, duyuyorum sesiniz
-Kaç artık diyorsunuz…

Kaçtımmmm….

 
Toplam blog
: 334
: 456
Kayıt tarihi
: 26.07.07
 
 

Yaşama değer veren bakış açısıyla biraz antika sayılabilecek düşüncelere sahip bir insanım. Geçmişte..