Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

02 Ocak '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Davul tozu minare gölgesi...

Davul tozu minare gölgesi...
 

Ben çocukluğumda önce Kaynakçının( eniştem Ahmet Kayalıyük) sonra elektrikçi Sarı Cengiz’in yanında çıraklık yaptım. Çok zor günler geçirdim, ikisini de o gördüğüm zorluklar yüzünden meslek edinmedim. Ama eskilerin tabiriyle keşke öğrenseymişim de kolumda altın bilezik olsaymış, dediğim çok oldu. Bu dönemler içerisinde sizlere aşağıda anlatacağım olayların benzerini çok yaşadım. Bundan sonra herkeste yaşayacaktır eminim.

  “Çırak yenidir. Önce ders verilir; “Bak esnaflık böyle olur, şöyle olunca böyle yaparsın, müşteri ‘bu çok pahalı’ deyince ağabeycim ablacım, kaliteli bunlar kaliteli dersin, başka taktikler verilir hikâyeler uydurulur. Daha sonra çırakla dalga geçme zamanı gelir; Önce iki sokak yukarıdaki fırına, sigara aldırmaya gönderilir. Pek tabi çırak fırından eli boş döner. Aynı zamanda fırıncının selamını getirir. Fırıncı her yeni çırakta bu olduğu için “Yeni çırağınız hayırlı olsun” mesajını gönderir.

Bir sonraki etap daha zorludur. Bu kez bakkala davul tozu alması için gönderilir. Ayrıca “Bak geçen sefer elin boş geldin bu kez böyle bir şeyi istemiyorum, uyanık ol lan” gibi tehditkâr bir üslup takınılır. Yazık, çırağımız anlasa da anlamasa da gider bakkala;

- Merhaba amca. Ben aşağıdaki …dan geliyorum. Ustam yarım kilo davul tozu istiyor.
- (Pek tabi bakkal da çırağın yeni olduğunu anlar ve oyuna katılır) Ben de kalmadı yavrum bu sabah bitti. Bir de bak karşıda gazeteci var ona bir sor. Aman dikkat et araba çarpmasın.

Çırağımız kafasında canlanan “Ulan bu davul tozu da ne ya?” sorusunu es geçerek, verilen görevi yerine getirme ciddiyetindedir ve gazeteciye girer;

- Amca ben aşağıdaki …dan geliyorum. Yarım kilo davul tozu alacaktım. Geç kalmayayım acele eder misiniz?
- Gadana alim… Yarım kilo ha?… söyle ustana İbrahim amcada kalmamış davul tozu de, hayırlı olsun diyor de o anlar…

Bizim küçük çırak ümitsizliğe kapılmadan hemen yandaki, berbere, kuruyemişçiye, konfeksiyoncuya da sorar kendi tahminleriyle. Ama sonuç yine olumsuzdur. Çırağımız boynunu büker ve çaresiz bir şekilde ustasının yolunu tutar;

- Ustam… Her yere baktım … Kimsede davul tozu kalmamış… Ne yapacağız şimdi.
- Oğlum acil lazım deseydin   ya…
- Dedim usta, acil dedim vallahi… Hemen lazım dedim… Allah’ınızı seviyorsanız dedim…
- Sen bu çıraklığı yapamayacaksın galiba…
- Yok ustam yapacağım öyle deme… Vallaha billah  yapacağım…Gözleri dolar ve başlar ağlamaya tabi…Usta yumuşar,
- İyi madem… Çok isteklisin sen… Aferin ben davul tozunu eve giderken alır geçerim. Şimdi şu parkın kenarındaki cami var ya onun yanında mezar taşı yapan bir amcan var… Git oradan iki poşet minare gölgesi al gel…
- Tamam usta hemen… Şu parkın yanındaki cami di mi usta…
- Evet… Hadi çabuk!
- Tamam usta… Eee… Usta ne alacaktım ben?
- Oğlum! Senin aklın nerde! Minare gölgesi alacaksın… Unutma! Minare gölgesi… İki poşet…
- Tamam usta…Gider gelir aynı benzeri sahneler aynen yaşanır, salya sümük ağlanır.

İşte bu örnekte gördüğümüz gibi, üçleme daha çok esnaflar arası masa tenisi maçına benzer. Her esnaf yeni bir çırak aldığında paslaşır gibi yukarıdaki üçlemeyi gerçekleştirir. Böylece gün boyunca işsizlikten boş oturan, sinek sallayan esnaf da kendine eğlence bulmuş olur. Mahalledeki birçok yaşıtım bu yazdıklarımı aynen yaşamıştır hiç kuşkunuz olmasın.

Bende emekleri olan eniştem Ahmet KAYALIYÜK ve Elektrikçi Sarı CENGİZ hakkın rahmetine kavuştular, her ikisini de minnetle ve rahmetle anıyorum. Mekânları cennet olsun.

Erdoğan Özgenç

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..