Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '06

 
Kategori
Arkeoloji
 

Defnenin öyküsü

Defnenin öyküsü
 

Yıllar boyunca komutanların, şairlerin, İmparatorların mağrur alınlarını süsledi defne ağacının güzel kokulu yapraklarından yapılan taçlar. Tüm Roma İmparatorları defne yapraklarından yapılma taçlarıyla resmettirdiler kendilerini. Eski Yunanlıların ve Romalıların en önemli Tanrılarından biri olan Apollon’un ağacıydı aynı zamanda defne.

Defne, Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü bölgelerde yetişen bir ağaç. Dolayısıyla ülkemizin Marmara, Ege ve Akdeniz bölgeleri ile Karadeniz’in orta ve batı kısımlarında rakımın 600- 800 metreye kadar olduğu kesimlerde bu ağaç türüne rastlanabiliyor. Günümüzde kozmetik, içki, deri ve gıda sanayinde kullanılan defnenin yapraklarından imal edilen sabunların cilt ve saç bakımında kullanıldığı ve çok yararlı olduğu bilinen bir gerçek. Peki antik dönemlerden itibaren bu derece önemsenen ve yararlanılan bu güzel ağaç türünün öyküsünü biliyor musunuz?

Romalı şair Ovidius’un anlattığı öyküye göre; Eski zamanlarda Irmak Tanrısı Peneios’un Daphne isminde güzel bir kızı vardı. Bakire av Tanrıçası Artemis gibi yaşamayı seven Daphne, erkeklerden nefret ediyor ve eline erkek eli değmesini kesinlikle istemiyordu. Onun hoşlandığı yaşam tarzı; hiçbir erkeğin boyunduruğuna girmeden ormanlarda kendi başına dolaşmak ve avlanmaktı. Zaman zaman ihtiyar babası Peneios kızından artık evlenip kendisine torunlar vermesini istese de, güzel Daphne her seferinde babacığını yaşam tarzını değiştirirse çok mutsuz olacağı konusunda ikna ediyordu.

Birgün Daphne yine ormanda dolaşırken yakışıklı Tanrı Apollon onu gördü ve görür görmez kızın güzelliğinden büyülendi. Apollon’u karşısında görünce başına gelecekleri tahmin eden güzel Daphne ise tüm gücüyle koşarak Tanrı’dan uzaklaşmaya çalıştı. Apollon bir yandan kızı yakalamak için koşuyor bir yandan da “Kaçma güzel Daphne benden sana bir zarar gelmez” diye sesleniyordu. Ne var ki Daphne ölümsüz Tanrılarla birlikte olan kadınların başlarına ne tür felaketler geldiğini çok iyi bildiği için daha da hızlandırıyordu adımlarını. Sonunda öyle bir an geldi ki zavallı Daphne’nin koşacak hali kalmadı. İşin asıl kötü tarafı Tanrı Apollon’un zavallı kızı yakalamasına ramak kalmış olmasıydı. Sonunda tüm çaresizliğiyle toprak anaya yalvardı Daphne “Lütfen beni kurtar toprak ana” diye seslendi. Toprak ana Daphne’nin yakarışlarını duymuştu. Güzel Daphne’yi hemen oracıkta güzel ve kokulu bir ağaca dönüştürdü. Apollon ise görür görmez aşık olduğu güzel Daphne’yi tam kollarına alacakken yeşil yapraklarla süslü bir ağacın sert gövdesine sarıldı kolları. Apollon hüzünlü gözleriyle Defne ağacına dönüşen Daphne’ye dokundu ve “Bundan sonra sen benim ağacım olacaksız defne. Artık tüm ünlü komutanlar, şairler ve sanatçılar senin yapraklarından yaptıkları taçlarla süsleyecekler alınlarını” dedi. Güzel Daphne ise Tanrı Apollon’a duyduğu saygıyı ve minneti göstermek için usulca eğdi yeşil yapraklarla donanmış başını yere doğru.

İşte Romalı şair Ovidius’un anlatısıyla günümüze kadar ulaşan Defnenin öyküsü bu. Defnenin ağacının güzelliğini öven bu mitolojik anlatının yaratıcısı olan Eski Yunanlılar belli ki onun mis kokulu yeşil yapraklarının ancak güzel bir perinin saçlarının kokusuyla kıyaslanabilecek olduğunu düşünmüşlerdi.

 
Toplam blog
: 130
: 5076
Kayıt tarihi
: 08.08.06
 
 

Ege Üniversitesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi bölümü mezunuyum. Şu anda Marmara Üniversitesi ..