Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Nisan '11

 
Kategori
Felsefe
 

Değişmek ya da değişmemek

Değişmek ya da değişmemek
 

“Ben, hayatta değişemem. Yedisinde neysem yetmişinde de oyum…” mu diyorsunuz? Yoksa değişmeye, gelişmeye, yeni ufuklara açılmaya her an hazır mısınız? 

Değişim… biraz korkutucu anlamlar taşıyan bir kavram. Değişim her zaman kendi içinde bazı belirsizlikler taşır. Değişiyoruz… Değişiyoruz da nereye gidiyoruz… 

Yani bilerek isteyerek değişmek var, bir de akıntıya kapılıp gitmek var. Herkes değişiyormuş, hadi biz de değişelim… gibi bir düşünceye kapılıp gidenler de çok. Yeni bir düşünce veya edime kapılıp, onu düşünmeden taşınmadan benimsemek ne kadar doğru. 

Bazı dostları tanıyorum… Şimdi bankalar çağırıyorlar ya , ”Gelin vatandaşlar… siz de kredi alın… en kolay kredi bizde… Hayde…!" feryatlarıyla… Bunlar da , “Oh ne güzel! Banka para dağıtıyor…” diye gidip kredi almışlar. Aman ne hoşlarına gitmiş, kucaklarında bir sürü paralar… Hop diye , sağa sola… incik boncuk… harcamışlar… Ne olacak, bir amaç olmayınca… 

Eee günü gelince Banka , ”Hadi verin bakalım aldığınız paraları faiziyle beraber …” deyince, bunlarda şafak attı.. Sanki, Banka o paraları hiç istemiyecekmiş gibi , altından girdiler üstünden çıktılar… Şimdi gıdım gıdım, faiziyle birlikte ödemeye çalışıyorlar… Evet, bu da bir yenilik… Hop diye kredi alıyorsun…Sonra… Sonra kara kara düşünmeye başlıyorsun… 

Yeniliği, değişikliği insan ya kendisi arzu eder, yeniliği kabul eder, değişir… Ya da adama empoze ederler… Değişim "Moda"dır... Yuttururlar.. “Bu çok güzel bir şey.. harika bir şey al kullan…” Veya “ Bu düşünceye sahip olursan, her yerde kolaylık görürsün… Arkanda her zaman biz varız… Yalnız kalmazsın..” İşte değişiklik o zaman aslında tutuculukla sonuçlanmış demektir. 

Değişiyorsun, ne yapıyorsun, başkalarının zihniyetini benimseyip, onlar gibi davranmaya başlıyorsun… Bu aslında değişmek, değil kalıp değiştirmektir. 

Değişmek aslında akıllı olmak demektir. Değişimi düşüne taşına yaparsanız bir işe yarar. Senin ve toplumun işine yaramıyorsa niye değişeceksin ki? Görünen açık bazı yararları olmalı… Öyle değil mi? 

Bir değişimi kabul etmek demek, yeni durumu başka insanlara da tavsiye etmek demektir. 

Bakın ben değişiyorum. Yeni bir insan oluyorum. Yeni değerler kazanıyorum, kabul ediyorum. Bana bakarak siz de değişin. Yeni bir insan olun. Çağınıza uyun… Değişince bir bakıma bu iletiyi veriyorsunuz başkalarına… 

Başkaları da buna karşı ne diyeceklerdir. Belki yüzde doksanı : “Adama bak be… Eski köyde yeni adet mi çıkarıyor..?” “Bunu atalarımız görseydi, ne derdi…” gibi düşüncelerle yeni değişimi, yenileşmeyi reddederler… Bazıları ise seni hemen taklit yoluna girerler, diğerleri ise tepkileri bekler, ondan sonra değişirler… Yaptığın her hareket toplumda yerini alır… Kimi önce seyreder… Sonra takdir eder; çok az insan seni bir nebi gibi kabul eder, hemen taklit eder.. 

Değişim aslında amaçsız bir oluşumdur. Yeni bir tutum, yeni bir biçim alırsın ama bunun kendi ve toplum nazarında pek de anlamlı yankısı yoktur. Yenileşme de ise, belirgin bir değişme vardır. Bu değişim görülebilir. Ama etkileri, anlamı sonra anlaşılır. Oysa "Gelişim" olayında , “Yenileşme” nin anlamı bellidir. Ve bu yenileşme belli ki insanın kendisi ve toplum için değişik, yeni ve güzel anlamlar getirmektedir. Bu anlamlar çağıyla uyumludur. Bu bakımdan kabul edilmesi zorunludur. Yararları açıktır, gözlenebilir. 

Toplumbilimsel açıdan bilinir ki, yenilikler , değişimler toplumda çok güç kabul edilir. İnsanlar değişmemek, yenileşmemek için adeta direnirler… Çünkü değişim insana bir ek çaba yükler. Yeni gelenin anlamını kavrayacaksın; başkalarına kavratacaksın… Uyguladığın zaman başkalarının eleştirilerini karşılayacaksın… Bütün bunlar insan için güç işlerdir. Onun için insanoğlu asırlardır alışkanlıklarına sığınmıştır… Bildiğinden şaşmak istememiştir. Bizim ülkede böyle gelmiş böyle gider… demiştir… Ama öyle değil ; bu uçak çağında kimse artık bir kentten diğer bir kente kağnıyla gitmek istemez… Yeni araçlar, yeni yöntemler belli ki işleri kolaylaştırıyor… Öyleyse niye benimsemiyelim? 

Bir bakıma değişmeye, yenileşmeye ve gelişmeye zorunluyuz… Çünkü değişen ve gelişen ülkeler kalkınan ülkelerdir. Bu ülkeler kalkınmayan, yerinde sayan ülkeleri alır yerin dibine batırır. Parmağında oynatır. Soyar, soğana döndürür. Yerinde sayan ülkeler de ağlanır durur. “Biz niye böyleyiz?” diye. Öylesin, çünkü değişmiyorsun, yenileşmiyorsun, gelişmiyorsun.. 

Gelişmeyen, gelişenin ayakları altında kalmaya mecburdur… Başka yolu yok… Başka izah tarzı yok… 

 

 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..