Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Dengesiz misin?

Dengesiz misin?
 

Evet dengesizim!

Evet, evet ben bunu kendime itiraf ediyorum açık yüreklilikle.

Üçüncü bir göze karşı tüm dengelerim yerinde olmasına karşı, bu dengesizliği ben çoğu zaman kendi içimde, kendimle yaşıyorum. Zaman zaman çatışıyorum, zaman zaman savaşıyorum, kimi zamanda sevişiyorum anlayacağınız.

Dengeyi tutturdum dediğimde ise, bu defa da kendimi yorgun ve mutsuz hissediyorum. Oysaki dengesiz hallerimde verdiğim mücadele içerisinde kendimi daha mutlu ve üretken hissediyorum.

Sonra kendime soruyorum; Dengeli olup tek düze alışagelmiş olmak mı, yoksa dengesiz olup sürekli mücadele etmek mi?

Bu soruya kendim bile gülümsüyorum.

Mümkün değil aynı dengede durmam benim, bunu çevremde olan en bilge kişiden tutup, en küçüğüne kadar sorsalar onlarda aynı cevabı vereceklerdir.

‘’Mümkünü yok dengede durmasının. Onun kimyasına ters’’ diyeceklerdir eminim.

‘’Bir yanım deryada dalgalanır, diğer yanım limana zincirli’’

Yani dengesiz olduğumu ima edeceklerdir. Buna alınmam gerekiyor değil mi?

Ama hayır, ama yok, ben buna hiçbir zaman alınmıyorum ve alınmadım da. Ben kendimi biliyorum ve dengesizliğimdeki dengeleri ben tutturuyorum kimselere zararım dokunmadan.

Bu olağan dışı durumun burcumdan kaynaklı olduğunu düşünsem de, vücut bileşenlerimden, beyin hücrelerimden ve birazda dış etkenlerden kaynaklandığını biliyorum. İçimde bir tane çok büyük despot bir kadın var, bir tane de küçücük, hiç büyümeyen, şımarık, delişmen ama terbiyeli sevimli bir kız çocuğu var.

Çoğu zaman o despot kadın, o delişmen, sevimli küçük kız çocuğunu korkutup sindirmeye çalışıyor ama o ona asla pabuç bırakmıyor. Sabırla, özveriyle sırasını bekliyor. Sırası gelmeden faaliyete geçtiğinde ise bütün dengeler altüst olup, dengesizlikleri yaşıyorlar. O içimde hiç büyümeyen delişmen kız, bir salıncak gördüğünde içi pır pır edip ilk fırsatta havlanıyor. Despot büyük kadın hemen otur yerine diyecek oluyor, sevimli küçük kız bir an duraksasa bile bildiğinden şaşmıyor, uçuyor havalanıyor özgürlük bu diyor. Hala saçlarını keçi kulak yapıp, pembe tokalar takmayı seviyor. Hala bebek pembesini, bebek mavisini sevmesi de, o delişmen kızın hiç büyümemesinden kaynaklanıyor.

Hem aşırı derecede siyahı sevme hali, hem de bebek pembesi ve mavisinden vazgeçememe durumu.

Küçüklüğüm, iyiliği, doğruluğu, dürüstlüğü, bir başkasının kötülüğünün asla istenmeyeceği, ihtiyaç durumunda yardıma koşulacağı, bu insan her ne kadar sevmediğin, hoşlanmadığın biri dahi olsa, o an sen insanlığını yapman, çünkü insani değerler bunu gerektirir öğütleriyle geçti.

Ve öyleyimdir de,

İyilik yönüm, vericilik yanım, yumuşak yürekli yanım çok ağırdır. Hiç kimseye kıyamam, bilerek kimseyi üzmem, karşılıksız ve çıkarsızdır benim sevmelerim. Ben zaten yaşamım boyunca bunu savunurum, böyle olmasını isterim. Olması gerekende bana göre budur, fakat günümüz yaşantısında bu kadar özverili olmanın iyi olmadığını, kişiye yarardan fazla zarar verdiğini, hiçbir zaman karşılığını alamadığını ve alamayacağını da bilirim.

Karşımdaki kişiyi çok seviyor olabilirim, bu kişi beni incitmiş, canımı yakmış olabilir, ona olan nefret duygularım tarif bile edilemeyebilir, o kırgınlıklarım, incinmişliklerim, haksızlığa uğramışlıklarım aklıma geldiği an, ne kadar seversem seveyim o kişiye karşı birden canavarlaşır, düşüncelerimden, dileklerimden kendim bile korkar, kendimi tanıyamaz hale gelirim. Ama bunlar kendi içimde olur, yaşanır ve geçer. Sonra kızarım kendi kendime bu ne çelişki böyle diye. Aynı anda bir insan hem sevilip, hem bu şekilde nefret edilemez ki derim. Şimdi diyeceksiniz bu kadar iyilik dolu bir yürek nasıl böyle tarifsiz nefret duyguları taşır. Eee diyorum ya size dengesizim diye.

Sonra tekrar hoşgörülü tarafım ağır basıp herkes hak ettiğini nasıl olsa bulur diyerek dengelerimi kurarım.

Bir dönem gelir evdeki temizliği o kadar abartırım ki, hani temizlik hastalarını aratmayacak derecede hem kendime, hem de etrafımdakilere rahatsızlık veririm. Hani böyle kişiler temizlediği yerlere kimselerin dokunmasını istemezler, silerler, silerler, dönüp aynı yeri bir daha silerler, her eşyanın simetrik duruşuna dikkat ederler. Ne halı oynayacak çizgilerinden, nede koltuğun şekli, duruşu değişecek. Bunun aksi olması söz konusu bile olamaz ya, o cinsten bir şey olur işte o dönemlerde bana da.

Ama sonra öyle bir zaman gelir, temizlik konusunda obsesif davranışlar sergileyen ben, birden değişir pasaklı biri olup çıkarım, hani o ben değilmişim gibi, aman sende şeklinde bir boş vermişlikle, dökülen dökülsün, kirlenen kirlensin havasında rahat tavırlar sergilerim.

Düşünüyorum da yaşantım sürekli böyle hal ve ruhiyat içerisinde devam etse evimin çöp eve dönüşmesi kaçınılmaz olurdu.

Sonra yine kendi kendime ‘’yahu bir insan titizse hep titiz, pasaklıysa hep pasaklı olmaz mı?’’ diye soruyorum. Olmazmış, olmuyormuş ya da olamıyormuş. Diyorum ya işte kendime göre bir denge kurup tek tarafımın ağır basmasını engelliyorum. Ne sürekli titiz olup hasta oluyorum, ne de sürekli rahat olup pasaklı oluyorum.

Nadir de olsa alışverişlerimde de olur bu dengesizliklerim. Bazen düşünürüm bu davranışımın adı kararsızlık mı yoksa dengesizlik mi? Aslında beklide bu sorunun cevabını profesyonel birinden duymam gerekiyordur kim bilir. Aylardır deli gibi almak istediğim bir eşyayı, almak için gidip, son anda yok vazgeçtim istemiyorum almayacağım demek hangi şıkla cevaplanabilir ki.

Sanırım bu tür dengesiz halleri çoğu kişi kendi içinde de yaşamaktadır. Yaşanılan, hissedilen, olması istenilen dengesizliklerimiz farklılıklar gösterse de, önemli olan bunu kendi kendimize itiraf edebilmemizdir.

Benim bu dengesizliklerim hayatımın birçok alanında mevcut olup, bunları önce içimde çatışmalar yaşayarak, sonra mevcut durumuma ve çevreme zarar vermeyecek biçimde, mantıklı, hoşgörü tarafı ağır basan sağlıklı en iyi kararı vererek dengeyi kurmaya çabalıyorum.

Çabalıyorum, çünkü dengeyi kurduğum an benim dengem bozuluyor.

 
Toplam blog
: 529
: 3765
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

İstanbul'da doğmuşum... Dünyalar tatlısı bir kızım var... Herkesi kolay kolay sevemem... ..