- Kategori
- Psikoloji
Susarak sesleniyorum
Bağırmak geçiyordu içinden avazının çıktığı kadar, ama o susuyordu.
Akıtmak istiyordu içindeki zehri dışarıya.Buğum buğum püskürtürcesine,
Karşısında taş duvar misali duran varlığa,
Bu suskunluklar ona ağırlık veriyordu artık
Daha fazla dayanamayacaktı bunu hissediyordu.
Bir patlasa, bir boşaltsa içindeki irini rahatlayacaktı ..
Ama karşısında onu duyabilecek birileri yoktu,
Olduğunu varsaysa bile anlayacağından emin değildi.
Korkuyordu çünkü susuz sellerde boğulacağından,
Patladığı andaki öfkesinden, tufanından.
Yorulmuştu bu susuşlardan, sustukça zehrin için için övmesinden
İçine açtığı derin yaralardan.
Böylemi olması gerekiyordu diye düşündü
Hayır, olması gereken bu değildi
Böyle değildi onun hayali, yaşamak istediği kendi ütopyaları.
Susmamalıydı, susturulmamalıydı
Anlatabilmeliydi her şeyi açık açık ,
İçeri değil dışarı akıtmalıydı,
Sevgiye aşka, acıya, ayrılığa dair ne varsa her şeyi.
Oysa şuan öylemi
Yüreğinin ve aklının bir yanları çalkantılı deryalarda dalgalanıyor,
Diğer yanları limana zorla zincirlerle bağlanmış..
‘’Bir yanı susma artık, patlat bu susuşlarını’’ diyor,
Diğer yanı buna asla izin vermiyor.
‘’Susuşunda bir haykırıştır’’ diyor duyabilene
Ne gariptir ki oda bu yanını dinliyor ve susuyor bilinmedik bir şekilde,
Kendi suskunluğunda boğulmak pahasına da olsa
İçinde sakladığı suskunluğuyla haykırıyordu
Duyurmak istediğine çığlıklarıyla.