Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Deniz kızları, tatlı kaçık Suna abla ve kuzenim

Deniz kızları, tatlı kaçık Suna abla ve kuzenim
 

Yaşamın, hani o, insanı tuz ile buz ettiği zamanları geride bıraktığımız, izlerini ise yüzümüzdeki vakur çizgilerde anlamlandırarak taşıdığımız bir mevsimdeyiz.

Geri dönüp ardımıza bakamayacak kadar vakitsiz anlardayız. Anın; o eşsiz ve anlamlı parametrelerinin ışık hızıyla bütünleştiği vakitler içinde vakitsizliğin acelesinden uzak anlardayız artık.

Zamanı sıfırladığında, mesafelerin önemsiz, geriye kalanın ise gideceğin yerin güzelliğini keşfedebileceğin, paylaşımın mutluluk olduğu gerçeğinin geri dönüşümsüz anının içindeyiz şimdi. Ya anı; etrafımızda gördüğümüz muhteşem bir görsel ve duygusal keşifle içimize çeke çeke yaşayacağız ya da yaşanmışlıkları ardımızdan sürükleyip keşfin başında daha yapayalnız kalacağız.

Zaman sıfırda, mesafeler önemsiz, her şey ; bir kafamızın içinde bir gözbeklerimizin ardında bir gözbebeklerimizin önünde hiç uyanılmak istenmeyecek güzel bir rüyanın içinde bizimle birlikte.

Zamanın durduğu bir anda, küçük şirin bir adadayız şimdi, adanın kıyısından vurduk kendimizi yola bir koya varmak nasip olsun da ağzımızın tadı bozulmasın, koya ulaşılsın.

Koya ulaşıncaya kadar geldiğimiz yolda fırtına, sağnak yağış ve dengeyi bozan şiddetli bir rüzgar vardı oysa. Şimdi ayaklarımız, bir kıyıdaki koyun dingin sularının altında, ne fırtına, ne sağnak ne de şiddetli bir rüzgar var huzurumuzu bozan burda.

Önümüzde uzanan deniz, kayalara çarpıp pırlanta misali zerreciklere ayrılıp kıyıya vuran dalgalar ve sakin bir koy. Sakin bir koyda imkansızlıkları yarıp o güzelim denizi içine çekmek, denizin berraklığında yeşilini görmek ve karabatağı takip edebilmek. Batıp çıkarkenki sersemleyişini izleyebilmek, sonrasında; kayanın üzerinde konaklayan bir martının uçacağı ana tanık olabilmek için saatlerce durup ne zaman uçacak diye yoruluncaya dek beklemek hayatı anlayabilmektir şimdi. Hayat ; toprağı duyumsamak, üzümü dalından koparıp deniz kızlarını anlayabilmektir şimdi.

Deniz kızları, bunlar öyle hepimizin bildiğimiz masallara konu olan deniz kızları değil, o bilinmeyen, hoş ve insanın içini ısıtan , yaşamın akıp gittiği, güzelim adada zamanın sonsuzluğunda ve dinginliğinde yaşayan deniz kızları bunlar. Deniz kızları bunlar , dalgalara hayran, dalgaların mendireğe çarparak tuzla buz oluşunu defalarca seyredip her defasında ilk defa seyrediyorlarmışcasına heyecanla aynı tutkuyla anlatan bu sevimli adacağın yerlileri deniz kızları. Biri sekseninde , diğeri altmışında ana-kız. Fırtınanın azdırdığı dev dalgaların yanında, kayalara çarpıp sakinleşen zerreciklerin pırlanta yansısında ve mendireğe çarpan amansız dalgaların boy aşan köpüklerin de sevdalandılar, sevdalarını kah dalgalara bıraktılar, kah koyun dingin sularına. Sevdalarına türküler yaktılar, şarkılar söylediler, şiirler okudular ve hiç vazgeçmediler. Her defasında her şeyi sanki ilk kez yaşıyorlarmışcasına aynı heyecan ve aynı tutkuyla yaşadılar. Bir seksen, diğeri altmış yaşında ana-kız deniz kızları; üzümü ezip pekmez yaparlar hala , onların yarısı yaşta mendireğe çıkmaktan aciz bizler ; dalgalardan ürküp, ıslanmaktan korkar, doğaya hayranım deyip, doğadan kaçar, her defasında her şeyi bir öncekiyle aynı yaşıyormuş gibi hisseder, yolun başında kaçıp, ilkkez yaşıyormuşcasına heyecan ve tutkudan uzak yaşar.

Şehirler mi bizi yordu yoksa biz mi kendimizi tükettik. Yaşamı zamana bağladık, yaşlandık bizden geçti dedik içimizdekileri tükettik, yaşam akıp gider, zamanı nasıl değerlendireceğin ve hayattan nasıl keyif alacağın senin elinde. Mutlu olmak insanın kendi elinde. Yaşıyorsak , nefes aldığımız her anın hakkını vererek, sindirerek yaşamak lazım tıpkı yaşamdan ve sevdalarından hiç vazgeçmeyen, her şeyi her defasında ilk kez yaşıyorlarmışcasına heyecanla yaşayabilmeyi bilen deniz kızları gibi.

 
Toplam blog
: 43
: 1843
Kayıt tarihi
: 24.06.07
 
 

72 istanbul doğumluyum.  Yağmur yüklü buluttan pamuk şekeri, Yağmurdan sonraki gökkuşağı, to..