Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Deniz yıldızı

Deniz yıldızı
 

“ Dün sabah saksılara sakız sardunya ektim

Sigarayı bıraktım temiz havayı içime çektim

Resimlerimize baktım bi sade kahve içtim

Düşündüm ki dünyaya gelirken de tektim ”

Maalesef bu sözleri kim yazmış anımsamıyorum ama ne güzel bir dinginliği hissettirir “İzel” bu şarkıyı söylerken; biten bir ilişki ve sonrasında bir çiçek dikip, kahve içerek yeniden hayata tutunmak… Nasıl güzel ve bize hastır değil mi; sardunya dikmek, sade kahve içmek. Yani “Türk Kahvesi” içmek.

Bu cumartesi sabahına uyandığımda, dün gece geç yatmış olmama rağmen bir dinginlik vardı üzerimde. Biliyordum neden böyle hissettiğimi. Dün, blogda ilk yazımın çıkmış olmasının verdiği mutluluk duygusuyla uyanmıştım güne ve “Şimdi neyi yazmalıyım?” sorusuna yanıt aramanın tatlı telaşı vardı aklımda. Dün gece yazımın çıktığını gördüğümde yaşadığım coşkuya oğlumun yorumu ise ”Anne ne içtin” diye sormak olmuştu. Henüz mutluluktan sarhoş olunabileceğini öğrenememiş.

Neden bu coşku? Sonuçta teknolojinin sağladığı bir kolaylıkla, yazmayı seven ve bunu eyleme döken yüzlerce insandan biri olarak okumayı seven yüzlerce insanla buluşuyorsun… Benim için o kadar basit değil.

Yıllardır, "şu örnekten veya bu renkten de bir kazak öreyim, artık yazmaya başlayacağım" dediğim noktadayım ki örülecek ne kazak örneğim ne de rengim bitti. En son, yaklaşık on bir yıl önce desenini çizdiğim, üç yıl önce yünlerini aldığım kazağımı örüp bitirdim ve doğum günüm şerefine giydim ki bu kadar geç yapabilmemin nedeni araya başka kazak örneklerinin ve renklerinin girmesiydi. Doğum günüm iki hafta önceydi; balık burcundanım yani ama bazıları gibi köpek balığı değilim.

İki gün önce, sanki kendime borcum varmış da onu ödemişim gibi birden yazmaya başladım. Ara sıra bazı şeyler yazıp bir kenara attım bu güne kadar. Ama ilk kez başkalarıyla paylaşıyorum. Bu biraz da tesadüfdü aslında. Nasıl oldu anımsamıyorum ama pek tanımadığım biri “Blogda yazıyorum, okuyabilirsin.” demişti, okudum. Blog neymiş diye anlamaya çalışırken benim de yazabileceğimin farkına vardım. Bu güne kadar bilgisayar ve internetle pek uğraşmadım. Buna rağmen el yordamı ve dost yardımıyla derken bir de baktım Milliyet Blog’da yazım çıkıvermiş; inanamadım.

Yani bu coşku az bile...

Ben de bu sabah kahvaltıdan sonra az şekerli bir kahve yaptım kendime; şöyle keyifle içerken, elimde kağıt kalem yazmaya koyuldum; kağıda yazmanın keyfi de bir başka hani... Sigara yakmadım; aklımı iyi kullandım ve hiç içmedim çünkü.

Şimdi;

Deniz kıyısında kumsala vurmuş deniz yıldızlarından birinin denize fırlatılması gibi denize kavuşmamı sağlayan sevgili adsız kahramana, Milliyet Gazetesi çalışanlarına; çay ocağından, toz alan emekçilerine, yazarlarına, editörlerine, müdürlerine, yönetmenlerine kadar herkese sonsuz teşekkürler…

Asıl, yazdıklarımı okuyanlara sonsuz teşekkürler.

Not: Ben bir CUMOK’um.

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..