Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '06

 
Kategori
Psikoloji
 

Depresyonda mısın?

Depresyonda mısın?
 

Halk dilinde "psikoloji" denildiği zaman insanların aklına en çabuk gelen kelimeler: deli, depresyon, psikopat, histerik... Liste insanların yaratıcılığına ve kelimelerin kullanım alanlarına göre farklılık gösterebilir.

Aslında toplum olarak psikologluğu yan meslek edinmişiz. Yurdum insanı herkesi bir bakışta herşeyiyle tanıyıp bütün sorunlarına bir anda çözüm getirmek ister. Tabi bunda yazılı ve görsel basının etkisi çok büyüktür. Medyada cinayet, tecavüz ve gasp haberlerine ekonomi haberlerinden çok yer ayrıldığı için halkın ruh sağlığı da Amerikan Doları gibi dalgalanma halinde.

Topluma örnek olmasını beklediğimiz(!) ünlü şahsiyetler de yeni bir depresyon furyası çıkardı, Allah sonumuzu hayır etsin. Öncelikle şuna bir açıklık getirelim: Depresyon, Hülya Avşar’ın yaptığı gibi sabah girilip akşam çıkılan bir şey değildir! Artık depresyonun anlamını bilen bilmeyen herkes kullanır oldu. Sosyete camiasında "depresyondayım şekerim" olarak geçse de aynı şeye tekabül eder.

Bir mum yakalım hep beraber aydınlanalım o zaman. Nedir bu depresyon? Psikoloji’de "endişe bozukluğu" dediğimiz kategori altında belirir. "Çok endişeliyim yoksa bu depresyon başlangıcı mı?" gibi bir durum olursa korkmayın. Belirli semptomlar farklı kombinasyonlar halinde bir hastada görüldüğünde depresyon teşhisi koyulur ve fakat bu teşhisi koymak için en az altı ay geçmesi gerekir. Bir psikolog olarak sürekli takip ettiğiniz bir hastanın depresyona girdiğini belki üç aylık bir sürede gözlemleyebilirsiniz fakat Dünya Sağlık Organizasyonu(WHO) bu depresyon denen meretin altı aydan önce tanımlanmamasını uygun görmüş.

Psikoloji’nin yalnızca telkinden ibaret olduğunu düşünenler var. Yani adam psikoloğa gidiyor ve "sen aslansın, yaparsın, ne depresyonu deli misin, sen benden sağlamsın..." gibi telkinlerle iyileşiyor. Böyle tedavi ne kadar işe yarar bilmem ama olan biten bu değil. Zaten bunun için para almaya da gerek yok. Toplum içinde de birçok yanlış anlama ve yanlış kullanıma yol açmıştır bu bilgisizlik. Mesela birşeye karşı(örümcek, yükseklik, açık alan, vs) fobisi olanlara bu korkunun üzerine gitmesi öğütlenir. Yani adamda yükseklik korkusu varsa ne yapacak? Çıkacak apartmanın tepesine, artık korkusu hala geçmediyse üzerine gitmek için atlayacak aşağı! Hala hayattaysa zaten korkmaz(!) gibi bir düşünce yerleşmiş.

Nedense yurdum insanında bir teşhis koyma merakı vardır. Adam yıllarca tıp okur, doktor olur yine de kimseye yaranamaz. Psikoloji alanında da aynı tutum izleniyor. Birini parmakla gösterip "bu depresyonda" diyebilen insanlar var. Sağ olsun ne kadar manken ve popçu varsa depresyon kelimesine yeni bir boyut kazandırdılar. Doktor’un birini gösterip "bunda kalp var, birazdan gider" diyerek teşhis koymasına benzer bu. Birini tanımadan, hislerini anlamadan, davranışlarını izlemeden bu tür bir teşhis koymak mümkün değildir.

Ne kadar ışık saçtım bilmiyorum ama amacım bir yanlış anlamaya son vermekti. Herşeyden önce "ben bu kişiyi ne kadar tanıyorum?" diye bir sorun kendinize.

 
Toplam blog
: 128
: 1989
Kayıt tarihi
: 03.10.06
 
 

Gözlerini kapat ve düşün: bir cümle kaç kişide farklı etki yaratır? Birbirimizi anlamanın gittikçe z..