Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Kasım '09

 
Kategori
Siyaset
 

Derin devlet yenileniyor…

Derin devlet yenileniyor…
 

Evrende geçerli tek bir kural vardır. “Denge” Denge kuralının işlemediği hiçbir olay normal sonuca ulaşmaz. Ne artı eksisiz, ne gece gündüzsüz olabilir. Bu olgu nefes alışımızdan tutun da, ülkenin yönetimine kadar aynıdır. “Her şey zıddı ile değer taşır”. Karşılığı olmayan hiçbir şey değerli değildir. Üstelik tehlikelidir de.
Ülkelerin yönetiminde, iktidar karşısında muhalefet vardır. Muhalefetin olmadığı veya zayıf olduğu yönetimlerde boşluğu sivil toplum örgütleri doldurur. Yani doğa asla boşluk kabul etmez. O boşluklar bir şekilde doldurulur. Demokrasi ile idare edildiği iddiasındaki devletlerde iktidar, büyük çoğunluk sahibi bile olsa, muhalif unsurlara değer vererek kendini korur.

Demokratik ülkelerde, ülkenin bütün işini yapan kuruluş devlet adı ile tanıdığımız örgüttür. Seçilmişler değişir. Devlet ise kalıcıdır. Bu kuralı seçilmişlerin içlerine iyi sindirmesi ve davranışlarını ona göre ayarlaması lazımdır. İktidara gelenler, çok uzun zamanda oluşmuş olan devlet ruhunu örselemeye, onu kendi kalıcılığı yönünde değiştirmeye çalıştıklarında kaos ve karmaşa ortamı doğması kaçınılmazdır. İktidarlar, halk tarafından seçildiklerinde, devlete de sahip olduklarını sanırlarsa, bir süre sonra yanıldıklarını anlarlar. Ülkeyi kaosa sürükler, kendilerine de zarar verirler. Başarılı iktidarlar, devletin ruhunu örselemeden ülkeyi ileri götürebilen iktidarlardır.

Oysa tarih gösteriyor ki kimi iktidarlar, ülkenin tamaına yayılmış hantal gibi görünen bu sessiz, kendini koruma olanağı olmadığı sanılan yapıya kolayca sahip olabileceklerini, kendi kalıcılıkları adına onu istedikleri gibi biçimlendirebileceklerini sanıyorlar. İktidar partileri, başa geldiklerinde, kendilerine oy veren bir kısım halkı ülkenin tamamı sanırlar. Oysa bütün ülke insanının içinde fiilen görevler aldığı devlet örgütü kendilerine bu düşüncenin yanlış olduğunu hatırlattığında, devletin ev sahibi kendi iktidarlarının misafir olduğunu unutup, devleti kendi istedikleri biçime sokmaya çalışırlar.

İşte bu sebepten çıkan çatışmalar, devletin kendini savunması için derin devlet denen aslında hiç de istenmeyen örgütlenmelerin oluşmasına neden oluyor. Buna derin devlet diyoruz. Dünya ülkelerine baktığımızda, bu tür kendini göstermeyen yapıların ülke istihbarat teşkilatlarının, ordularının ve daha bir çok kurumların içinde oluştuğunu görüyoruz. Devletin ve onu oluşturan millet adına işlerin iyi gittiği dönemlerde hiç ortada görünmeyen bu örgüt, ne zaman bir devletin ruhu örselenmeye kalksa kendini hissettiriyor.

Her ülkenin bir kuruluş felsefesi vardır. Örneğin Türkiye cumhuriyetinin kuruluş felsefesi, özü, ruhu, Anayasamızın ilk maddelerinde yatmaktadır. Bu o kadar kesin ve açıktır ki, 12 Eylül darbesini gerçekleştirenlerin hangi düşünce ve amaç sahibi oldukları belli iken, ellerinde istedikleri anayasayı onaylatabilecek bir silahlı güç varken bile bu maddelere dokunmamışlardır. Çünkü delvetin ruhunıun o maddelerde yattığının bilincindeydiler.

İktidarlar, derin devleti kendilerine karşıt hissettiklerinde gittikleri yol ise kendi emniyet güçlerinin yakalıyamadığı katilleri derin devletin üzerine atıp, nerede bir faili meçhul varsa, bu derin devletin işi deyip, bir taşla iki kuş vurmaya yani, hem kendi başarısızlıklarını örtmeye, hemde derin devlet denilen olguyu halka bir öcü göstermeye çalışırlar. Derin devletin çıkıp da kendini savunması söz konusu olmadığından beceriksizliklerin faturasını ona kesmek çok kolaydır.
Ülkede meydana gelen her türlü kanunsuz olayı atdınlatmak, suçluları bulup kanun önüne çıkarmak, iç işleri bakanlığının görevidir. Beceremiyorsa, başka suçlu aramak olsa olsa şark kurnazlığıdır.

Bu yazı, bir derin devleti savunma yazısı değildir. Çünkü normal şartlarda bir derin devlet yoktur. Ancak yukarıda belirttiğimiz nedenler sonucu derin devlet ortaya çıkar. Şartlar normale döndüğünde ise yok olur. Bu bir refleksdir. Yapmakta oldukları, ulusun ruhuna aykırı eylemler sonucunda hissetikleri derin devleti bertaraf etmek, kendi görüşlerini ülkenin tamamında mutlak kılmak isteyenler çeşitli yollara başvururlar.

Sayın Abdüllatif Şener’in Ergenekon davasını kastederek, “Burada iki şey söylüyorum; bu dava üzerinden çok sayıda masum insan mağdur edilerek bir endişe ortamı oluşturulmuş olabilir, ikincisi ‘derin devlet yenileniyor’ olabilir” şeklindeki sözleri nin üzerinde durulmalıdır. Zira sayın Şener, AKP nin oluşumunun mimarlarından ve uzun süre yönetim kadrosunun en üst noktalarında bulunmuş biridir.

Ancak sayın Şenerin “Derin devlet yenileniyor” tespitine katılamıyoruz. Zira bu derin devlet olgusunun doğasına aykırıdır. Derin devletin yerine konmaya uğraşılan bir kurum varsa buna ancak “çete” denebilir ve derin devletin yerini de alamaz. Ancak iktidar adına kanunsuz eylemler yapabilir.
Ülkemize derin devletsiz günler dileğimle….

Resim internetten alıntı.

2009-11-22

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..