- Kategori
- Siyaset
Dershane tartışmalarından öğrendiklerimiz
Öğreniyoruz, hep beraber
Öncelikle maksadın dershane olmadığını öğrendik…
Dünyanın güçlü ülkeleri ile ilişkisi olan her türlü grup, cemaat, sivil toplum örgütü, sermaye ve organizasyonun milli bir kaygısı olamayacağını, gizli örgütlerin bunların içinde çok etkin olduğunu öğrendik.
Cemaat ehlinin şartlar oluştuğunda çağdaş laik bireylerimiz kadar bağnaz ve yobaz olabileceğini, liderlerine bir eleştiri yöneldiğinde sağduyuyu ışık hızında bir kenara atabileceklerini öğrendik.
Cemaat medyasının “Sözcü”,”Aydınlık” düzeyine inme istidadında olabileceğini öğrendik.
Nankörlüğün bulaşıcı olduğunu, 100 yıldır ülkenin kaymağını yiyenler nasıl Marmaray’a sızdırma duasına çıktıysa, on yıldır gücünü kudretini üçe beşe katlayanlarında bir“Taraf”a sızdırma duasına çıktığını gördük ve öğrendik.
“Alüfte” kelimesini ve manasını öğrendik. Muhafazakâr siyasilerinde aynı laik siyasilerin çektirdiği ve gösterime soktuğu gibi “konusuz” kasetlerinin olduğunu öğrendik.
Allah rızasının cemaat mensuplarının kaygı sıralamasında ilk üçe girmekte zorlandığını öğrendik.
Çözüm Süreci’nin çok sağlam olmayan iplere bağlı olduğunu öğrendik. Bu sürecin samimi destekçilerinin zamanında can ve mal kaybına uğrayan sessiz çoğunluk olduğunu, bunun dışında kalanların süreci baltalamak için en umulmadık zamanlarda en umulmadık noktalardan vuruş yapabileceklerini öğrendik.
On yıllardır cemaati çok tehlikeli bulan ve bu minvalde taraftarlarının beyinin yıkayan sol siyasilerimizin 3-5 oy için esnek olan omurgalarını Çinli jimnastikçiler kadar bükebileceklerini bilmeyenlere öğrettik ki zaten biz bunu yeni öğrenmiş değiliz.