Dev araştırma! Blogcular, kendinizi tanıyın!

Merak ettim ve “Blogcu dediğin kimdir?”, “Nelerle ilgilenir?”, “Hangi filmleri sever?”, “Ne tür müzik dinler?”, “En çok hangi yemeği sever?”, “Spor yapar mı, yaparsa hangilerini yapar?” gibi sorulara cevap aradım. Milliyet Blog üyelerinin profillerini inceledim. Can sıkıntısı işte! Fazla bir işim de yoktu, (aslında vardı da “yarının işini bugünden yapma” ilkesine sıkı sıkıya bağlıyımdır!) Araştırmam biraz gayrıciddi gibi görünse de aslında sağlam verilere dayanıyor. Hafta ortası bir gün, yirmi dört saat içinde blog yayınlamış olan 65 kişinin profillerini inceledim.

Örneklem gayet dengeliydi. Tüm üyelerin yaklaşık yüzde ikisini kapsıyordu. Araştırmamızda yer alanların yaklaşık yüzde 45’i kadın, yüzde 55’i erkekti. İçlerinde en eski üyeler de vardı, MB’ye henüz o gün katılmış olanlar da. En aktif üyeler de vardı, üç ayda bir blog yazan üyeler de. Şehirler ve bölgeler arası dağılım da aşağı yukarı dengeli sayılırdı. Yaş, cinsiyet, meslek dağılımları da MB’nin genel profilini yansıtıyordu. Araştırmamızın analizini okuduğunuzda bir blogcuyu nerde görseniz tanıyacaksınız.

Neyse, yöntem hakkında bu kadar bilgi yeter. Şimdi araştırmamızın sonuçlarına geçelim:

Blogcu, kitap okur, siyasetle ilgilenir, fotoğraf çeker

Efendim, blog taifesinin ilgi alanı geniş; takı tasarımından, havacılığa, gastronomiden antikacılığa, çiçekçilikten yatçılığa, seyyahlıktan ressamlığa kadar epey geniş bir yelpazeye yayılıyor. Ancak Blogcular en çok kitap okuma, fotoğrafçılık ve siyasetle ilgilenmeyi seviyor. Yani dışarda gördüğünüz bir kişinin blogcu olup olmadığını tahmin etmek istiyorsanız üzerinde taşıdığı şeylere şöyle bir bakın. Kamera çantası var mı? Elinde ya da çantasında kitap bulunuyor mu? Sohbet konusu siyaset mi? Mesela ağzını her açtığında AKP’nin kapatma davasından ya da Ergenekon soruşturmasından bahsediyor mu? Eğer bu üç sorunun üçüne de olumlu cevap veriyorsanız o kişinin MB üyesi olması hemen hemen kesin gibidir. Hemen yanına yaklaşıp, “Abi AKP kapatılırsa kriz patlar mı?” diye bir kılçık atın. Sizin Ergenekon sempatizanı mı, AKP yanlısı mı olup olmadığınızı kestirmek için şöyle bir süzdükten sonra anlatmaya başlayacaktır. Bu arada “abi senin fotoğraf makinan da vardır bir resmimi çeksene” derseniz o ricanızı da kırmayacaktır.

Blogcu dediğin Nutuk okur

MB üyesi blogcular kendi beyanlarına göre okumayı çok seviyor (profillerin yalancısıyım!). Roman okuyorlar, tarih kitapları okuyorlar, kişisel gelişim kitapları okuyorlar ama en çok Atatürk’ün “Nutuk” kitabını okuyorlar. Onu Turgut Özakman’ın “Şu Çılgın Türkler” romanımsısı ve Ayşe Kulin kitapları takip ediyor. Tabii arada benim gibi Oğuz Atay, Salinger ve Bukowskiseverler de yok değil ama genel eğilim Nutuk ve Çılgın Türkler.. Yani, yolculuk ederken ya da bir kafede otururken yanınızda Nutuk okuyan, çantasından Turgut Özakman’ın bestseller tarihkitabı/roman eserlerinden birinin ucu görünen biri varsa onun MB blogcusu olma ihtimali hayli yüksek.

Blogcu Türk müziği dinler

Blogcuların ortak zevki Türk müziği ya da Türkçe sözlü müzik gibi görünüyor. Bu konuda öteki profil verilerindeki çeşitliliğe rastlamıyoruz. Araştırmamızda yer alan blog üyelerinin yüzde 80’nden fazlası Türk sanat müziği, Türkçe pop ya da türkü seviyor. Arada fado, klasik müzik, rock ve jazz seven ya da new age meraklıları da var ama Türk müziğinden şaşmam diyenler ezici çoğunlukta. Yani bir mekânda “yar saçların lüle lüle yar benziyor beyaz güle” ya da “bir şarkıısın seen ömür boyu süreceeek” şarkılarıyla eğlenen bir toplulukla karşılaştıysanız onun bir MB toplantısı için bir araya gelmiş bir grup olduğunu rahatlıkla anlayabilirsiniz.

Blogcu “Babam ve Oğlum” izler

Blog üyeleri sinemayı çok seviyor. Hemen hemen bütün MB’liler sinemayla ilgileniyor. Genellikle “en sevdiğiniz film” sorusuna “macera”, “bilimkurgu” gibi tür isimleriyle genel bir yanıt verseler de Çağan Irmak’ın “Babam ve Oğlum” filmi özellikle adıyla zikredilen bir film olarak öne çıkıyor. Buradan blog üyelerinin ağlamayı seven, yufka yürekli, hassas kişiler olduğu sonucu çıkarılabilir mi, çıkarılabilir. Bunun yanı sıra kadın üyeler romantik komedi ve gerilim, erkek üyeler de belgesel ve polisiye film seviyor.

Blogcuyuz karnıyarık severiz!

MB üyelerinin birer patlıcan yemeği düşkünü olduğunu biliyor muydunuz? Evet sayın okurlarım, blogcuların patlıcan yemeklerine, özellikle de karnıyarığa özel bir merakı var. “En sevdiğiniz yemek” sorusuna genellikle “sebze yemekleri”, “zeytinyağlılar”, “deniz ürünleri” gibi yanıtlar verilmiş olsa da hiçbir yemek karnıyarık kadar adıyla sanıyla vurgulanmıyor. Onu mantıcılar, makarnacılar ve kurufasulye-pilavcılar takip ediyor. Onun arkasından et yemekleri sevenler geliyor. Deniz ürünleri yemeklerinin ne kadar istense de çok tüketme fırsatı bulunamadığı hesaba katılırsa blogcuların genelde karnıyarık, mantı, kurufasulye ve et yemekleri gibi bol kalorili yemekleri tüketen kişiler olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Buradan da MB’de hem yemek tarifi hem de diyet, kilo verme konulu yazıların neden dolayı çok okunduğunu anlamak mümkün. Yani önce bol kalorili yemeklerin tarifini alıp yiyoruz sonra da o kalorileri nasıl yakacağımızın kaygısına düşüyoruz. Yemek konusundaki bu verileri bir tarafa not edin. Evinize bir blogcuyu yemeğe davet edecekseniz karnıyarık, mantı, zeytinyağlı fasulye ve herhangi bir balık yemeği yapın, onun en sevdiği yemeği ona sormadan yüzde yüz tutturmuş olursunuz.

Blogcu tabiat aşığı bir ev kuşudur

Blogcular “Sevdiğiniz mekanlar” sorusuna ağırlıkla, “evim”, “doğal ortamlar”, “deniz kenarı” gibi yanıtlar vermiş. Araştırmamızda yer alan blog üyelerinin yüzde 87’si birer ev kuşu ve tabiat aşığı... Açık havaları seviyorlar; biraz klostrofobikler; doğaya çıkıp kulaklarını Pan’ın türküsüne vermeyi seviyorlar. Ama aynı zamanda çoğu en çok evinde rahat ediyor. Öyle olmasalar bu kadar blogu nasıl/ne zaman yazabilecekler ki zaten? Belki de evde oturup birbirlerine ekinde doğa, deniz kenarı, dünyanın en güzel plajı konulu powerpoint sunumlarının olduğu mailleri forward etmeye bayılıyorlar. Sahilde kayaların üzerinde bir gizem adamı/kadını görürseniz dikkat edin, yanında fotoğraf makinası ve kitabı varsa, özellikle de o kitap Nutuk ya da Şu Çılgın Türkler’se, gözü enginlere dalıp gitmişse o kişi büyük ihtimalle bir MB üyesidir.

Blogcunun sporu “yürüyüş”tür

Araştırmamıza göre, blogdaşlarımızın sporla pek fazla arası olduğu söylenemez. Araştırma oltamıza takılan üyelerin yaklaşık yüzde 75’i sadece yürüyerek spor yapıyor. O kadarını ben de yapıyorum. Evden durağa, duraktan işyerine, işyerinden durağa, duraktan eve kadar günde toplam sekiz yüz adım. Bu da nerden baksan yarım kilometre yapıyor! Gerçi bisiklete binen de var, ata binen de, yüzen de var koşan da... Ancak genel tablo pek de aktif bir topluluk olmadığımızı gösteriyor. Yani blog üyesinin yazılarına, siyasi görüşlerine, resmine falan uyuz oldunuz da ona çatıp kavga etmek istiyorsanız çekinmeyin, hareketsizlikten çoğunun kasları irmik helvası kıvamına gelmiştir, fiske vursanız devrilir (ama dikkat edin çattığınız ben olmayayım, spor falan yapmam ama çoban dövüşünde fena değilimdir!) Ayrıca, judo ve aikido gibi uzakdoğu sporlarını yapan arkadaşlarımız da mevcut, yine de siz siz olun “ilk yumruğu çakayım avantaj kazanayım” demeden önce blogcuyu şöyle bir tartın.

Bir ara da blogcuların profilindeki “hakkımda” bölümünü inceleyip psikolojilerini tahlil etmeye çalışacağım. Bakalım blogcular kendilerini nasıl anlatmışlar...