Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '08

 
Kategori
Üniversiteler
 

Devletçilik

Devletçilik
 

Yıl 1360; ünversite temsili


Başlığımın tanımı: Devleti ve devletin bütünlüğünü koruyacak, onun çıkarlarını gözetecek, onlar için uğraş verecek insanların oynadığı oyun. Son zamanlarda sık oynanan ama güncelliğini hiç kaybetmeyen, kurallarının zamana ve oynayan kişilere göre değiştiği bol menfaatli, geniş açılımlı oyun...

Herkesin dilinde; değişen düzen, sinsi yerleşen yeni sistem, çoğunlukçu yönetim deyimleri dolaşıyor. Bilmeden, bilip bilmeden, bilerek. En kötüsü de bilip, bişeyler yapma yetkisine ve gücüne sahip olanların sadece bu deyimleri ağzına sakız etmeleri. Bol demeçli, hiç icraatlı. Ses var görüntü yok misali.

Orda burda ahkam kesip laiklik adı altında sadece gelecekte olabileceklerden korktukların için 'simge'lere takılan öğretim yuvalarının başları, laikliğin tanımından bi habermişçesine; bilip, bilmez gelerek 'simge'lere karşıtlığını savunmaları esasta yaptıklarını örtmek için midir bilinmez. Ama gerçek görevlerinin kişisel ihtiyaçlarını öğretim yuvalarının ihtiyacıymış gibi gösterip naylondan bol sıfırlı faturalar düzenlemek olmadığı da aşikardır.

Beşik ulemalığının günümüzde şekil değiştirerek devam etmesi bir yana dursun, eski adıyla müderris, pozitif bilimlerin ve batı dilinin katkısıyla profesörlerin -sözüm çoğunluktan dışarı- günümüzde devam eden öğretimi de devletçilik oyunu oynamak gibi kandırmacadır. Amacı, uygulayıcının rehber olmasıyla eğitimin öğrenci merkezli hale getirilmesi olan 'aktif eğitim'in, aynı ad altında yıllardır üniversitelerde, özellikle eğitim fakültelerinde amacından çok uzakta uygulanması oldukça üzücüdür. Yine amacı bilinmeden, ya da bilip bilmez gelerek. Bu da bir kandırmacadır; öğretmen yetiştime kurumculuğu...

Siyasi görüşüne, sakal bıyık şekline, yaşam biçimine bakarak not vermek yine bir kandırmacadır. Bol keseden 'FF' vermek. Bu da ölçme değerlendirmeciliktir.

Derste siyasi görüş bildirmek, odasına öğrenci çağırmak kadar ayıptır. Öğretmen yetiştime kurumculuğu altında ''taraf'sız'' olma oyunudur. Cinsiyetine bakmak da tam bir karşı tarafın 'taraf'ı olma oyunudur.

Atatürk İlke ve İnkilapları savunuculuğu yapmak ve bu yolda yürüyorum demek de bu 'oyun'cuların rol aldığı en büyük oyundur.

Bu oyunlar oynandıkça aydın olmayan(!)'ların kanması ise tamamen bir kaçınılmazlıktır. Bu en büyük gerçektir. Yanlışların önünde...


*Yazımda düzeltemediğim tek noktam; devletçilik oyununu oynayanların tanımıdır. O da çoğunlukçu demokrası kavramından olsa gerek!

**Fotoğraf; wikipedia.org

 
Toplam blog
: 70
: 1093
Kayıt tarihi
: 27.01.08
 
 

Çok da eskilerde olmayan bir tarihte doğdu. Kulağına ismini fısıldadılar: İsmail. İsmini büyüyünc..