Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '10

 
Kategori
Yılbaşı
 

Dikili'nin yolları taştan, Salih ile Beran çıkardı bizi baştan

Dikili'nin yolları taştan, Salih ile Beran çıkardı bizi baştan
 

“Yılbaşı gecesi Dikili’de buluşacağız. Hem yılbaşında birlikte olacağız ve hem de “Sardalya” partisi yapacağız. Birkaç blog yazarı arkadaşta bu buluşmaya katılacak, sizi ve ailenizide Dikili’ye bekleriz.”

Böyle bir teklif sonrasında siz olsanız ne yapardınız?

Pek tabiki bizde yılın son günü düştük yola ve soluğu Dikili’de aldık. Önceden planlandığı gibi birkaç blog yazarı arkadaşımızda Dikili’ye gelmişlerdi ve akşam yemek saatinde bir araya gelip şiirler ve şarkılar eşliğinde yeni yıla girdik. Dinlediğimiz birbirinden güzel şiirler ve şarkılar bizleri başka diyarlara alıp götürdü. Kafa birazda çakırlaşınca değmeyin keyfimize. Laf aramızda Hatice (Hatice Atalay) müthiş şiir okuyor ve şarkı söylüyor. Ne zaman bir araya gelsek yakana yapışırım, unutma.

Son yıllardaki en güzel yılbaşı gecelerinden birisini yaşadım. Salih ve Beran’a buradan teşekkür etmek istiyorum. Böyle güzel bir organizasyonu hayata geçirdikleri için. Hem kendilerini tanımaktan mutlu oldum, hemde 2009’un son günü ve 2010 yılının ilk gününü Dikili’de geçirdiğim için mutluluğum katlandı. Güzel bir yer Dikili. Dingin, sakin ve temiz bir Ege kasabası. Yavaş yaşamın merkezlerindende diyebiliriz Dikili’ye.

Devrisi gün, yani 2010 yılının ilk günü Dikili’nin koylarını dolaştık. Birbirinden güzel koylarında Ege’nin o eşsiz kokusunu ciğerlerimize kadar çektik ve soluğumuzu yine Dikili’nin nefis bir koyunda aldık. Salih’in önceden hazırlatmış olduğu Sardalyaları mangal yapıp yedik. Sardalyanın tadı közde daha bir başka oluyor. Ekmek arasına kılçığı ile birlikte koyuyorsunuz, yanına yeşil salata çeşitlerinden ilave ediyorsunuz ve esen rüzgârın eşliğinde rakı ile birlikte mideye indiriyorsunuz. O koyda ve güneşli, hafif serin havada ne kadar yediğinizin ve ne kadar içtiğinizin kontrolünü dahi yapamıyorsunuz, değil mi Ruksan.

Salih’de muradına erdi. Dikili’nin o eşsiz koylarından birisinde nergiz toplamaya çıkan bizler, bu mevsimde nergizin olamayacağı hesabını yapmamıştık. Lakin nergizlerin açtığına dair bir iddia söz konusuydu. Kızım çok üzüldü nergiz bulamadığı için, zira annesine nergiz getireceğine dair söz vermişti. Ama ya Salih. Dedim ya “Salih muradına erdi” diye. Çimlerin üzerine uzanıp, masmavi gökyüzünü seyre daldılar. Ruksan, Leyla (Leylim), Salih ve benim ufaklık İdil. Çimlerin üzerinde dakikalarca gökyüzünü izlediler. Bende pek tabiki kendilerini izledim ve bol miktarda fotoğraf çektim.

“Sardalya Teorisi, Aşkın Teorisi” demişti ya Salih. Hakikaten öyle. Tadı damağımda kaldı Sardalyanın.

“Sardalya Teorisinin Aşkın Teorisi” olduğuna dair görüş ve düşünceyi Dikili’de tescillemiş olduk ve gecenin geç saatlerinde Dikili’nin sahilinde gezintiye ve kafa dinlemeye çıktık. Salih, Ruksan, Hatice, Vildan, Dikili Belediyesinden Ali ve ben. Müthiş bir rüzgâr vardı. Lodos Dikili’nin iliklerine kadar işlemişti. Ama biz lodosa inat biralarımızı alıp sahile gittik. Sahilde esen rüzgâr ve çılgın dalgaların uğultusunda, yüzümüzü denize dönüp dakikalarca denizi seyre daldık. Şarkılara, rüzgârın uğultusuna ve çılgın dalgalara kendimizi kaptırdık. Votkasını yudumlamaya dalan Vildan bir ara kendisini kumların üzerine sereserpe bırakmıştı. Bir süre sonra hepimiz ayağa kalktık, sahil boyu yürümeye başladık. Yürüdük, yürüdük, yürüdük. Bir ara Vildan kulağıma taktığı kulaklıktan bir Yunan ezgisi dinletti bana. Ama yüzümü denize dönmem gerekiyormuş bu ezgiyi dinlerken. Bende öyle yaptım. Fakat ezgi beni kendisine esir edemedi. Yenik düşmedim o muhteşem ezgiye. Aynı ezgiyi dinleyen Salih yenik düştü. Aldı başını bir yerlere gitti. Başımı kaldırıpda Salih’e baktığımda gecenin o saatinde ve alabildiğine rüzgâr ve dalga uğultusunda yürüyordu. Aramızda en az üçyüz metre vardı. Ardında Vildan, onların ardında Ali ve Ruksan. Ben ve Hatice’de güç kalmamıştı gecenin o saatinde ve onları orada bırakıp biz gerisin geri kaldığımız otele döndük. Değişik bir gece olmuştu.

Dikili, Sardalya, Yılbaşı, Gece sahil yürüyüşü derken bir tatili ve buluşmayıda böylelikle noktalamıştık. Cumartesi günü Dikili’den ayrıldık. Bir tek Hatice kalmıştı Dikili’de. Pazar günü dönecekti İstanbul’a.

Bu tür buluşmaların başlangıcı güzel oluyor ama bitişi biraz buruk oluyor.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..