Dikkat! Tuzak var!...

Sokakta nasıl yürünür bileniniz var mı? Buda nasıl bir soru diyebilirsiniz ama sokakta yürümenin kriterleri değişti artık.

Neden mi? Açıklayayım.

Geçenlerde başıma gelen kazadan sonra yürümeyi bilmediğimi öğrendim de ondan.

Çünkü araç parkını engellemek için yola koyulan uçları keskin paslı, demir, iki tekerlekli bir malzeme arabasına çarptım ve arabanın sahibi bana yürümeyi bilmediğimi söyledi.

Şahsın beyanına göre henüz hiç kimse yolun ortasına koyduğu bu koskoca araca çarpıp ölmemiş. Sen git hem vatandaşın arabasına çarp, hem de özür dilemesini bekle! Olacak iş mi?

Vatandaş dükkânı kiralamış, dolayısı ile sokağında sahibi. Benim yüzümden zarara uğradı, gitti bir ton masraf etti. Ne olur ne olmaz diye tetanos aşısı yaptırdı.

Hem zamandan, hem paradan oldu. Bense gidip hem suçlu, hem güçlü misali vatandaşa hesap soruyorum.

Tövbeeee… Tövbe.

Olaya vatandaşın gözüyle bakınca ne kadar haksızlık ettiğimi anladım. Öyle ya bana tazminat davası açıp, yaptığı masrafların tümünü talep edebilirdi.

Şükürler olsun ki iyi bir insana rast geldim. Ya; birde kötü niyetli olsaydı ne yapar, nasıl çıkardım bu işin içinden.

Şükürler olsun ki yine ucuz atlattım. Altı üstü ufacık bir yara. Ne demiş atalarımız, “Allah gönül yarası vermesin” öyle değil mi?

Daha iyileşmedi ama iyileşir nasıl olsa.

Üstelik insanlar acı çektikçe olgunlaşır.

Bu anlamda da bana katkıda bulundukları için kendilerine teşekkür etmem gerekmez mi?

Bunları niye mi yazıyorum?

Bu olay kulağınıza küpe olsun da sokağa mokağa çıkmayın diye. Evinizin suyumu çıktı oturun oturduğunuz yerde. Sokağa çıkıp ta vatandaşın tepesini attırmayın.

Çıkacaksanız da önce sokaklarda nasıl yürüneceği konusunda brifing alın, ondan sonra çıkın.

Hele henüz tay-tay döneminde olan ve yürüyebilmenin verdiği heyecanla sağa sola koşuşturan çocuklarınızla asla çıkmayın.

Tazminat davası açabilirler maazallah, benden söylemesi..