Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Eylül '11

 
Kategori
Güncel
 

Dilay Öğretmen'den İsrail'e

Dilay Öğretmen'den İsrail'e
 

Türkiye otuz yıldır PKK ile mücadele etti. Terörü bir türlü durduramadı. 

Terörle mücadelede istenilen başarı henüz gerçekleşmiş değil. 

Terör Güneydoğu’da tekrar tırmanışa geçti. Her geçen gün, Türk Halkı terör haberleri ile hop oturup hop kalkıyor. 

Terör, Türkiye’nin büyük sorunu ve en yumuşak karnı. Kolay değil, seksen öncesini de sayarsak kırk yıla yaklaşan sancılı yara. 

Terör, henüz doğmamış çocuktan en yaşlı insana kadar, cinsiyet farkı gözetmeden ve sivil, resmi herkesi vuruyor. 

Geçenlerde, Tunceli’de meydana gelen ve bir polisin ve eşinin ölümü ile sonuçlanan olay tam ibretlik bir ders. İnsafsız ve acımasız bir şekilde katledilen polis eşi, kendini terörün kaynadığı yöre çocuklarının eğitimine adamış, henüz hayatının baharını yaşayamamış ideal Anadolu öğretmen- Hocanım Dilay . 

Polis eşi olarak eşini top oynarken seyretmeye gelmesinin cezası ölüm. Eğitime sıkılan kurşun. 

Terör, kırk yıldır ne Dilay öğretmenler, ne bebekler, ne ana kuzuları yedi, doymadı ve doyacağa da benzemiyor. 

Dış politikada İsrail ile ilişkilerin kopmasına kadar dayanan durum, Türkiye tarafından askeri, ticari ve politik konuların askıya alınması kararı ile neticelendi. 

Ya İsrail tarafı? 

Basına yansıyan bilgilerden, İsrail kabine toplantısındaki ve bazı yazar çizerinin tartıştığı konuya bakın; Türkiye’ye karşı terör örgütlerini desteklemek, Kürtleri el altından silahlandırmak ( Makale ve haberler altına yazılan yorumlar açıkça, Kürtleri silahlandırma zamanı) diyor. 

Sanki tüm Kürtler ağzını açmış İsrail’den kendilerinin tez elden silahlandırılmasını bekliyor. 

Silahlandırma veya terör hareketlerini destekleme işinde İsrail’in kaybedeceği çok şeyin olduğu düşünülmüyor. Sanırsınız tam bir psikolojik harp. 

İsrail’den basına yansıyan diğer bir tartışma, Ermeni lobisini tekrar harekete geçirerek Türkiye’yi uluslar arası alanda köşeye sıkıştırmak. 

Türkiye terör örgütü ile mücadele etmek için, Neron denilen insansız uzay aracını İsrail’e sipariş vermiş, verilen siparişler gelmiş gelmemiş, geleni de iyi çalışmamış ve tamir edin diye geri göndermişiz bir daha dönmemişler. Başbakanımız, “bu yaptığınız ayıp” diyor. Ayıptan öte, “meğer kediye ciğer ısmarlamışız” dese yeri değil mi? 

The Washington Post’un 11 Eylül 2011 tarihli haberine göre, Türkiye, Amerika yönetiminden halen Kuzey Irak’ta faaliyet gösteren ve Predator adı verilen insansız hava araçlarının Irak’tan İncirlik Hava Üssü’ne kaydırmasını talep etti ve bu talep yetkililerce inceleniyor. Yine aynı kaynağa göre Türkiye bu araçlardan daha gelişmişini Amerika’dan satın almak istiyor. Fakat İsrail ile soğuk ilişkiler yüzünden ABD Kongresinin bazı üyeleri buna pek sıcak bakmıyor. 

Gazete, Craig Whitlock imzalı haber ve yorumunda Karayılan’nın 2010 yılındaki bir konuşmasından yola çıkarak, “Amerika bu araçları Türkiye’ye verir ve Türkiye bizi vurursa doğrudan ABD’yi sorumlu tutarız , bu durum da Amerika’nın doğrudan savaşa karıştığı anlamına gelir” şeklindeki tehdidine dikkat çekiyor ve Amerika bu tehditle tir tir titriyor sanki. 

Biz en iyisi başkalarına sipariş verip beklemek yerine, ihtiyacımız olan her türlü silahı kendimizin üretmesi daha iyi değil mi? Biz İsrail kadar yok muyuz? 

Hüseyin Seyfi 

 
Toplam blog
: 498
: 1546
Kayıt tarihi
: 12.08.07
 
 

Öğretmen Okulunu ve İktisat Fakültesi Kamu yönetimi bölümünü bitirdim, eğitimciyim, İyi derecede ..