Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Dilin alım gücü.

Dilin alım gücü.
 

Başlığa bakınca söylemin yanlış olduğu akla gelebilir. Alışagelmiş olan söylem, paranın alım gücüne ters düşmekte.. Aslına bakarsanız herşeyin bir alım gücü vardır yaşamda.

O dili konuşan toplumun arkasındaki devletin mali gücü yüksek ve toplum zengin ve bilinçli ise, o dilinde uluslar arası piyasada bir yaptırımı olduğunu görülmektedir.

Altı sene evvel bir yazıcı almıştım evde kutusunu açınca, içinden ondan fazla kuşe kağıtlı kullanma kitapcıkları çıktı. Bunların içinde Türkçe olanı yoktu. Fena halde canım sıkıldı, çünkü kitapcıkların içinde İstanbulun nüfusu kadar olmayan devletlerinin dilinde bile klavuz vardı. ’ ’Türkün dili yokmu? ’’ diye gazetelerin şikayet köşesine, Tüketiciyi Koruma derneğine faxlar çektim. Dernek; ithalatcı firmanın Türkçeye tercüme edilmiş klavuzunu koyma mecburiyeti olduğu cevabını verdi. Satan firmaya gittim, kutuya konması unutulmuş diye Türkçe bir broşür verdiler. Tamamen bir yasak savma hali.

Üretici beş milyonluk bir ülkenin dilindeki kitapcığı bastırıyor ve ürettiği ürünün kutusuna koyuyor, yetmiş milyonluk Türkiyenin dilini kale almıyor. Bu durum yetmiş milyonluk Türkiyenin sekiz milyonluk ülke kadar ithalat yapmadığı manasımı çıkıyor, yoksa Türk tüketicilerinin ve ithalatcılarının bu konuyu hiç ciddiye almadıklarımı? Bence ciddiye almadıkları. Çünkü biz deneme yanılma alışkanı bir toplum olduğumuz gibi, o klavuzu da hakkıyla okumaya pek meraklı olmadığımızı biliriz. Zaten o bilinçte olabilseydik, Türk diline önem vermeyen ithal ürünleri boykot ederdik.

Bir oto yıkamada sıra beklerken, yanımda Türkiyeye yeni gelmeye başlayan bir G.Kore ürünü arabanın yanında sahibi genç bir adam vardı, halinden ve hevesinden yeni aldığı belliydi. Güle güle kullanın, ne kadar oldu alalı dediğimde bir hafta oldu, çok memnunum dedi. Arabanın beygir gücünü merak ettim ve sordum bilmediğini söyledi, hayret ettim. Kitabında yazar çıkarda bir bakalım deyince kitabı yok dedi.

Hayretle, peki istemedinmi diye sordum, aklına gelmediğini söyledi, vermiş olsalardı okuyacğını da pek zannetmiyorum -Ağabey iyi gidiyor, bir problem çıkarsa nasılsa servise gider hallederiz demesinden anladım.

Ev hanımlarımız; çamaşır ve bulaşık makinelerinin en çok proglamlı olanını alırlar, fakat öğrendikleri iki programın dışına çıkamazlar çünkü kullanma klavuzunu okuyup öğrenmek için zaman ayırmazlar.

Toplumun genel yapısı bu olunca, ithalatcılarda üzerine düşmez ve üretici üzerinde bir yaptırımı olmaz. Uluslar arası teknoloji üreticileri nazarında, diline değer verilmediğini gören bilinçli Türk tüketicilerde sinir küpü olmakta.

Geçen ay HP. digital bir fotoğraf makinesi aldım, Türkçe hariç oniki dilde kullanma seçeneği menüsü var.. Oniki dilin içinde İstanbuldan ufak devletlerin (Beşmilyon nüfuslu Finlandiya, dünyada sadece beş buçuk milyon insanın kullandığı ’’ Dansk ’’ Danimarka) nın olması GÜCÜME GİDİYOR.

Dilin alım gücünde büyük etkisi olmalı ki, büyük caddelerimizdeki mağazalar yabancı dilde adlar kullanıyorlar, markalarının yüzde seksenide yabancı menşeli. Bir anlık acaba Türkiyde değilmiyim kabusuna sürükleniyorsunuz. Kendimizi ifade ederken eniyi kullanbileceğimiz ana dilimizin, bayrağımız gibi saygı görmesi gerektiğini düşünmekteyim.

Dilimizin bu kadar sahipsiz kalması, yabancı dile prim verilmesi de DAHA ÇOK GÜCÜME GİDİYOR .

Satırlarıma İki alıntı yaparak fazla söze gerek olmadığını ifade edeyim..

( " Bugünden geru divanda, dergahta, bergahta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır. " ) 13 Mayıs 1277 Karamanoğlu Mehmet bey.

( " Ülkesinin yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır. ") M.Kemal. Atatürk.

Vasfi Ayaz

 
Toplam blog
: 8
: 560
Kayıt tarihi
: 12.12.06
 
 

Yedi iklim beş deniz dolaşmış emekli bir denizciyim, şiiri, edebiyatı .tasavvuf ve klasik Türk musik..