- Kategori
- Deneme
Doğmuş hallerin sağlaması
Sağlamak...
İnsanoğlu önce doğar sonra yaşamaz. Yaşayabilenler de aslında birer yansıma ya da imrenmiş olmanın getirdiği haller olarak kalır hafızalarda tam da mevsim geçişlerinde. Aslında ben öldüğümde sen ya da tam tersi sen öldüğünde ben ölmüş olurum. Olmam gerekir. Olmalı... Çünkü bizi barındıran bir hafıza eninde sonunda toprağın bakterileriyle yitip gider, eğer ki ölümlüysen. Bütün bunlar olurken içten gelen bir ses şunu sorar çoğunlukla; 'ölmüşler mi yoksa doğmamışlar mı daha insandır?' Ya da portreleri ve büstleri yapılanlar mı? Sonraları birileri çıkar ve 'ben onu bunu bilmem kendi hakkını aramalısın kardeş!' der. Bazı seferler ise sırf insan olduğumuz için birdenbire kendi haklarımızın peşinde köşe kapmaca oynarken buluruz kendimizi ya da vücutlarımızı belki de. Zaten vücudumuz ya da kendimiz ne fark eder ki. Birbirini tutmayan ama bir tuhaf paralelleğin tutsağı değil midir ikisi de?
Sonraları bebekler doğar durur. İlk duyduğu ağlama kendisinin olandır ya da biraz şanslı ise ölürken duyduğu son sessizlik bir başkasına ait olmayandır. Böyle gelir ama böyle gitmemelidir bizce. Takım elbise adam yapmıyorsa, insanda her zaman 'in' yapmıyor olabilir. Belki de birçoğumuz karsımızdakini 'in' sanıyoruzdur? Yani iki kere iki, dört eder. Bir şekilde yine işin matematiği geldi çattı. O zaman son soruyu sormadan bitmesin bu yazı; doğmuş hallerin sağlaması, doğmamış olanına eşit midir?
Saygılar.
Emre KARATAS