Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Eylül '11

 
Kategori
Eğitim
 

Dökme suyla eğitim

Ülkemizde her konuda gelişme ve ilerleme sağlanırken, eğitimde bir türlü ilerleme sağlanamamasının sebepleri ne olabilir? 

Teknolojinin tüm imkânlarına sahip olduğumuz halde, okulların fiziki şartlarını düzelttiğimiz halde, eğitime ayrılan bütçenin her zamankinden daha fazla olduğu bir dönemde acaba neden hala eğitimde bir türlü istenilen seviyeye ulaşılamadı? 

Milli Eğitim Bakanlığı her yıl düzenli olarak bu konuda çalıştaylar düzenliyor, yurt dışından bilim adamları getiriyor, ülke içinde eğitimde söz sahibi olan akademisyenlerden faydalanıyor, öğretmenlere hizmet içi eğitimler veriyor ve sorunlar bir türlü çözülmüyor. 

Hükümetin en son bakan değişikliğine gitmesi ve Sayın Dinçer’in ezber bozucu çalışmaları şu anda sessiz bir bekleyişe neden oldu. 

Ümitli bir bekleyiş var, bekleyelim, görelim diyor herkes. 

Bakanın birkaç çıkışı muhalifler tarafından eleştirilse de, güçlü bir ses çıkmış değil henüz. 

Bizim açımızdan, eğitimin en önemli sorunlarından biri, klasik bir deyişler kafaların değişmemesidir. 

Veliler, öğretmenler, okul yöneticileri, gür bir sesle, hep bir ağızdan, çocukları sadece sınava hazırlayıp, sınavda başarılı olan öğrenci varsa kendilerini başarılı sayıyorlar. Bu en önemli yanlışlardan birisidir. 

Eğitim ve öğretimdeki sorunlar, alınacak tali önlemlerle çözülmez, dökme suyla değirmen döndürmeye çalışmak işe yaramaz. 

Yap-boz tahtası haline gelen müfredat değişiklikleri herkesin kafasını karıştırmakla kalmıyor, güven de vermiyor eğitim çalışanlarına. 

Eğitimde mutlaka ve mutlaka yapısal değişikliklere gidilmelidir. 

Değişen ve globalleşen dünyada, hem çağa ayak uyduracak reformlar yapılmalı hem de kendi köklerimize sahip çıkacak nesiller yetiştirmek için, “Değerler Eğitimi”ne öncelik verilmelidir. 

Eğitimin en önemli aktörleri olan öğretmenlerin öğrencilerden önce ciddi bir pedagojik eğitime tabii tutulması gerekmektedir. 

Okullarımızda hala, kendi öğrencilik yıllarında, kendisine verilen öğretim şekli ile çocuklara eğitim vermeye çalışan öğretmenler var. 

Eğitimde yapılması düşünülen her değişikliğe kafa tutan, kendisini her şeyin üstünde gören, bilim adamlarının hazırlayıp sunduğu programları beğenmeyen öğretmenler var. 

Bir de okul yöneticileri var, öğretmenin çalışma alanını genişletme ve çalışma barışını sağlama becerisinden yoksun, kendisini sadece denetmen ve eleştirmen olarak gören. Ufuk ve zihin açıcı işler yapma dışında her seferinde kanun ve kurallardan bahsedip can sıkıcı, iş bilmez, vizyonsuz yöneticiler var. 

Öğrenciler var, her türlü disiplinsiz hareketine göz yumulacağını bildiği için, okulu babasının çiftliği gibi gören. Öğretmene saygı duymayı bırak küfür eden öğrenciler. Okul yönetimi ve öğretmenin hiçbir yaptırım gücü olmadığını bilen öğrenciler ve velileri var. 

Eğitim ve öğretim öğretmeni, öğrencisi, okul idarecisi, müfettişi, bakanlığı ile bir bütündür, herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. 

Bakanlık bu tür sorunları görmeli ve ne yapılacaksa bir an önce yapmalı. 

Yoksa bir nesil daha göz göre göre heba olup gidecek… 

mustafasus@hotmail.com 

 
Toplam blog
: 394
: 178
Kayıt tarihi
: 17.09.09
 
 

Bir kurumda yönetici olarak çalışmaktayım, 1974 Kayseri doğumluyum. Son demine varmadan hayatın h..