Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '15

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Dokuz yıl sonra ressam Memik Kibarkaya...

Dokuz yıl sonra ressam Memik Kibarkaya...
 

Gülşen Çandar, HOY-TUR, Hekimhanlılar Derneği, Memik Kibarkaya, Fikret Otyam…
 
28 Nisan 2006…
Gülşen Çandar’ı aradım. Babası ile ilgili bilgileri faksla bildirebileceğini söyleyince ADD Malatya Şubesinin numarasını verdim.
 
EGO’da doğal gaz parasını yatırdıktan sonra HOY-TUR’a uğradım. Uzun zaman önce ailesinin Elazığ’dan geldiğini söyleyen görevli (Erksan Emre) HOY-TUR’la ilgili bilgiler verdi ve Malatya halk oyunları konusunda görüşlerini açıkladı.
 
Çankaya Belediyesi HOY-TUR, 197 yılında kurulmuş. Her yöreden oyunlar derleyerek oynuyoruz. Şimdiye kadar Malatya halk oyunları oynamadık. Ankara’da ve diğer yerlerde de oynayanı görmedim, duymadım.
 
Malatya ve çevresinde alan araştırması yapılarak oyunlar belirlenir, belirlenen oyunlar öğreticilerce ekibe çalıştırılır, saflaştırılarak 10-11 oyuna düşürülür; giysi-müzik-geçiş düzenlemeleri yapılırsa çalışmalarımızda yer verebiliriz.
 
Hamdi Garipağaoğlu’ndan şiirlerini almak için Hekimhanlılar Derneğine gittim. Yanında ağabeyi Muharrem Garipağaoğlu ile Mahmut Okutan adlı emekli öğretmenler vardı. Her ikisi de Akçadağ Köy Enstitüsünü bitirmişler. Mahmut Okutan (Soyadı o zaman Topal imiş), Ali Öztürk ve Avni Oktay’ sordu. Daha sonra Hüseyin Takmaz’dan söz açıldı. M. Ali Cengiz’i de anımsattım. Muharrem Garipağaoğlu Hüseyin Takmaz’ın telefon numarasını sordu. Kayıtlarımda bulamadım.
 
Battalgazili öğretmen arkadaş (İsmet) yanımıza uğradı. Bir süre sonra Fikret Otyam’ın sergisine gittim. Yanında oturan Pazarcıklı birisi ile bir süre söyleştik. Hekimhan’da bir buçuk yıl bulunmuş. Memik Kibarkaya… ANAP Genel Merkezinde Tarım Komisyonundaymış. Aslında resimle uğraştığını söyledi. www.kibarkaya.8k.com sitesine girip resimlerini gördüm.
Otyam’la bir süre Kısas hakkında konuştuk. En son kısasa 5-6 yıl önce gittiğini, Cem Vakfı’nın projesi konusunda davet ettiklerini, katılmak istemediğini bildirdiğini söyledi.
 
“Parmak İzlerim”
 
2 Mayıs 2015…
Aradan dokuz yıl geçmiş ve Memik Kibarkaya ile yeniden karşılaştık.
Ankara Büyükşehir Belediyesi Sergi Salonunda 29 Nisan’da açılmış olan “Parmak İzlerim” adlı sergisini bugün ziyaret ettim ve bir süre sohbet ettik. TESK'de Fikret Otyam'ın resim sergisinde tanıştığımızı anımsattım. Fikret Otyam ile ilk karşılaşmasını anlattı. Onun tablolarını da yapmış. Fikret Otyam'ı nereden tanıdığımı sordu. Ben de Urfa'nın onun ile ortak bir yanımız olduğunu söyledim.  
 
Portre ağırlıklı sergide manzara ve natürmortlar da var. Biraz da tarihsel bağlantılı resimler… Oysa dokuz yıl önceki tablolarında daha çok tarihsel bakış ile ilgili resimler vardı.
Fikret Otyam'ın sözünü dinleyip emekli olmuş ve gerçekten güzel resimler yapmış. Halktan gelen biri olarak Aşık Veysel için, “Adına bugün akademiler kurulması gerekenler” demiş. “Mahzuni gibi ‘ben buyum’ demiş…” Daha çok insana yönelmiş, insanı resmetmiş…
 
Yaşamöyküsü
 
 1950 yılında Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde doğdu. Tarım sektörüyle iştigal ettiğinden ilkokula geç gitti. Kendi oyuncaklarını kendi yapardı. 9 yaşında başladığı ilkokulda Atatürk portresi yapıp bayramlarda çocukların başına taç yaptığında öğretmenlerinin alkışını aldı. Kömürle sağa sola resim yaptığından ailesi tarafından dövüldü. Ağacı oyup saz yaptığında anası onu azarladı. "İcat çıkarma" derdi. Ortaokulda resim iş dersinden hep pekiyi alırdı. İlk ve ortaokulu aynı ilçede okudu. Lisede arkadaşının resim ödevine bir kitap kapağı yaptığında Resim öğretmeninin dikkatini çekti. Atölyeye dışarıda devam etti.
 
Edebiyat okudu. Yüksek fen puanıyla Fırat Üniversitesi Veterinerlik Fakültesine girdi. Üniversitede ünlü şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un portresini yaparak dikkat çekti. Anadolu’nun çeşitli il ve ilçelerinde Veterinerlik, ilçe Müdürlüğü ve İl Müdürlükleri yaptı. 1997'de Tarım Bakanlığı'nda Daire Başkanlığına, 2000 yılında Türkiye Atom Enerjisi'ne atandı. Araştırmacı kimliği ile tanındı. İlk defa tesadüfi olarak orada özel bir kâğıt tanıdı. Resim tekniğinde yağlı pasteli ezerek çeşitli maddeleri karıştırıp, resmi bu özel kâğıda parmaklarıyla yapmaktadır. Açtığı sergilerde basının dikkatini çekti. Birçok TV kanalında ve görsel basında tekniğini anlattı.
 
30 yıldır resim sergileri açmaktadır. Hiç bir ders almadı ama kendinden önceki birçok ressamı öykündü. En çok empresyonistleri kopyaladı. Birçok yurt dışı müzesini gezip çok sayıda ressamın hayatını okudu. Resim benim ruhum derken Fikret Otyam ile tanıştı. Onun bir portresini yaptı. Otyam, "git ya emekli ol ya da istifa et ve resim yap" dediğinde emekli oldu. Kendi atölyesinde resim yapmaya hız verdi. Birçok koleksiyonerde eseri bulunan Kibarkaya 40 yılı aşkın zamandır resim yapmaktadır.
 
 
Fikret Otyam
 
Yaşamını bir de kendi ağzından dinleyelim...

1950 doğumluyum, Fırat Üniversitesi Veteriner fakültesi mezunuyum.
 
Mesleğim gereği doğanın içinde olmam belki de doğamda resim yapma eğilimi olsa gerek! Resim yapıyorum, yapmanın ötesinde bir günde hiç ayrılmadan uğraşıyorum tabii ilhama bağlı. Bazen de günlerce aklıma bile düşmüyor. Etkilenmek önemli benim için, çok sıkıldığım zamanlar resim yapıyorum, yani dünyadaki çevredeki olumsuzluklar etkiliyor beni. Bu da bir kaçış sanırım, tüm ressamlar gibi. F. Mualla polisten, Goya kraldan, V. Van Gogh dünyadan kaçmak için uğraşmış. Bazı sanatçılar istiridyeye benzermiş, kabuğuna kum kaçtığı zaman ondan kurtulmak için inciyi dokurmuş, sanırım en doğrusu bu…
 

Piserro Nazilerden korkarmış o nedenle resme sığınmış. Orta çağın Avrupalı ressamları kiliseden ve papazlardan korkup sürekli dinsel konuları kilise duvarlarına resmetmesi gibi. Bir gün bir duvarda resim gördüm, içim ürperdi, sonradan öğrendim Van Gogh’muş. Günlerce kopyasını yaptım. Beni en çok etkileyen ressamlar C. Monet, I. Calli, Renoir. Diğer tüm empresyonistler gibi hiç ders almadım. Resimlerim biraz sıra dışı, yapılışı da yağlı pastel, resmi parmaklarımla ya da kâğıdım küçük, resim bazen büyüyor, o zaman kâğıdı birbirine ekleyerek resmi büyütüyorum. Bu da benim kalıp içine sığmamam ya da özgür olmamdan kaynaklanıyor. Ders almayışım, resmi büyütmem aslında özgür davranışımdır. 30 yıldır sergi açıyorum kimi övüyor kimi yerin dibine geçiriyor, beni bunlar etkilemiyor.

Genelde alaylı olmayı sevdim galiba, çünkü Âşık Veysel’de alaylıydı. Adına bugün akademiler kurulması gerekenlerdir.

Âşık Mahzuni gibi ben buyum.
Yoruma açığım, saygılar...
 
Toplam blog
: 38
: 621
Kayıt tarihi
: 03.12.12
 
 

1953 yılında Hekimhan-Ballıkaya (Mezirme) köyünde doğdu. Akçadağ İlköğretmen Okulunu 1972'de biti..