Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '15

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Dolar hele 3.TL sı olsun, gerisini düşünürüz...

Dolar hele 3.TL sı olsun, gerisini düşünürüz...
 

haberalarmi.com


Demek ki neymiş, öyle höt döt demekle Doları, Euro’yu terbiye edemiyormuşsun… Merkez Bankası piyasaya etek dolusu Doları serpiveriyor , bir iki saat için Dolar’da bir, iki puan düşme oluyor… Ondan sonra çıkış berdevam… Mehteran takımının yürüyüşü gibi, bir geri iki ileri…
 
Burada hep alış veriş ettiğim, bilgisayar malzemelerimi aldığım, kısmen de ahbap olduğumuz bir bilgisayarcı var. Ona gittim , niyetim , bir ay önce 7.5 TL’sına aldığım, ve itiraf edeyim, ucuz bulup bir çift aldığım flash-bellek’den bir iki tane daha alayım diye, bugün uğradım. Aynı flash-belleklerden mevcuttu. Sordum , “Fiyatı şimdi tanesi 13 TL.sı, “dediler. “Kurdan dolayı ister istemez biz de ayarlama yapmak zorunda kalıyoruz,” diye açıkladılar.
 
Bu örnek işlerin nasıl yürüdüğünü gösteriyor. Üretim ana maddelerinin bir çoğunu dışardan ithal ediyoruz. Tüketim ise , deliler gibi harcıyoruz… Yeni telefonlar, yeni arabalar… Böyle millet görülmemiştir. Elin gavuru, tabii bu durumda ellerini ovuşturup duruyor. Gayet memnun. Ama bizim yarı hareketlenmiş sanayimiz nereye doğru gittiğimizi görüyor. Zaten üretimimizde sorunlar var, bu durumda, bu fiyatla dolar bulup, makine imal etmek imkansızlaşıyor…
 
Her şeyi ayarlıyorlar. Sen sömürülen bir ülke olarak, bir tek İnşaat Sektörüne sarılabiliyorsun, bir de iyi kötü turizme…
 
Evet, dedeleri onlara bunu söylemiş, “Hiçbir şey bilmiyorsan, ticaret yap; olmazsa İnşaat Sektörünü ayakta tut.. O seni kurtarır…” Artık kurtarmıyor. Artık inşaatçı lüks konutlar inşa etmeye alıştı. Ama Türkiye’de o kadar  zengin insan yok ki… Bir, iki odalı rezidansları bile, lüks konut fiyatına satıyorlar… Tabii, bu iş bir yerde bitecekti. İnşaatçılar da sonunda ağlamaya başladılar.
 
Bankalar ağlamaya başladılar çünkü verdikleri krediler geri dönmüyor.  Milletin yarısı borçlu ve borcunu ödeyemiyor. Bankalar ne halt edeceklerini bilemiyorlar.
 
Aslında o kadar çok kalemi, rahat rahat dışardan satın alıyoruz ki, bunu en çok ithalatçı firmalar biliyor ve dert ediyor… Biz, şu bütün flash-bellek’lerin yurt dışından geldiğini biliyoruz. Yerli olarak yapan bir fabrika var mı? Ben bilmiyorum…
 
Nice nice ham madde, yarı mamul madde ve sanayi katkıları dışardan ithal ediliyor. Neyle? Elbette dolarla.  Bunların girdi fiyatları artarsa; fabrika bunları daha pahalıya maledecektir ve dolayısıyla pahalıya satacaktır. Bu takdirde yerli üreticilerin Çin , Uzak Doğu üreticileriyle baş edebilecek güçleri olabilir mi? Çok güç. Bir süre sonra her şeyin pahalandığını göreceğiz. Bunun adına Ekonomide Devalüasyon derler, Türk Lirasının dolaylı olarak değerinin düşürülmesi demektir. Genellikle de Devalüasyonu , Enflasyon izler. Zaten Enflasyon rakamları bizde hiçbir zaman doğru ve gerçekçi değldir. Memura, emekliye üç kuruş fazla para vermeyelim diye envai türlü katakulli çevirirler. Enflasyon hiç artmaz… Oysa dar gelirli pazara çıktığı zaman fiyatların ne kadar tırmandığını görür.
 
Belki bunlar pek fazla, köylü vatandaşlarımızı  etkilemez. Onların büyük bir bölümü hala kapalı bir ekonomi halinde yaşarlar. Sebzesini kendi yetiştirir, ekmeğini kendi yapar, sütünü, yumurtası kendi bahçesindendir…
 
Ama sonuçta Türkiye pahalılanıyor, onun ötesinde , millet biriktirmeye de , harcamaya da korkuyor… Ekonomide yaprak kımıldamıyor… Millet öyle bekliyor.
 
Çünkü her şey dengesiz. Altın dengesiz… Dolar dengesiz, dolayısıyla Türk Lirası dengesiz. Millet neye güvensin?
 
Buna karşılık, envai türlü reklamlar,  İnsanlarımızı harcamaya teşvik ediyorlar.. Bankalar, kredi vermek için, kart vermek için sıraya giriyorlar. Bilinçsiz halk da durmadan borçlanıyor. Yoldan on kişi çevirin, dokuzu bankalara borçlu… Ve öyle bir duruma gelindi ki, bankalar paraları verdi ama geriye alamıyor. Çünkü vatandaşın gelir beklentisi tükendi. Büyük çapta işten çıkarmalar var… Herkes istikbalinden korkuyor. Herkes elinden kolundan bağlı. 
 
Milletimiz borçlu… Kapitalist sistem gayet zalimce çalışıyor. Önce borçlandırıyor. Ödeyemeyince icraya veriyor. Bazen mahkum ediyor. Bazen de insanların intihar etmesine neden oluyorlar. Ama onların umurunda mı? Millet borcunu ödeyemediği için intihar ediyormuş. Hiç umurunda değil.
 
Gazeteleri açıyorsun, çarşaf gibi reklamlar; televizyonlar reklamlardan korkunç paralar kazanıyorlar. Sağa dönüyorsun reklam, sola dönüyorsun reklam. Bir de gizli yapılan  “Beyin yıkama” şeklinde yapılan reklamlar var. Onun çoğunlukla farkında değiliz. Aslında her an beynimiz yıkanıyor, bilmiyoruz.
 
Milletin çoğu üretici değil ki, tüketici… İnsanlarımız 50-55 yaşında emekli oluyor. Kafasında çok güzel fikirleri var. Yeni bir iş yeri açmak istiyor. Bir sürü engel çıkartılıyor. Yok sen emeklisin, çalışamazsın. Çalışırsan, emekli maaşını geri alırım… Bu engellemeler niye? Bırakın millet çalışmak istiyorsa, çalışsın, sen gene kazancından belirli bir vergini al. İşte o kadar. Niye işkence ediyorsun. İşleri yokuşa sürüyorsun.
 
Sonunda Yunanistan gibi olacağız. Onların da ne sanayi var, ne doğru dürüst fabrkaları.. Durmadan yiyip içiyorlar… Devletin vatandaşlara verdiği maaşlar korkunç.. Ondan sonra ikide birde ayağa kalkıyorlar.
 
Böyle bir memleket mi olsun istiyoruz. Üretim yok; tüketim çok… Ohh yan gelip yatan insanların ülkesi…
 
Böyle ülkelerin sonunda ne olacağı bellidir. Bu ülkeyi sadece ev yaparak, konut yaparak kalkındıramazsın. Sanayini  özendirmen gerekir. Üretimini artırman gerekir. Nasıl?
 
Senin ekonomistlerin ezbere bir yere kadar geldi… Ama deniz bitti, şimdi ne halt edeceklerini bilmiyorlar…
 
Hele durup şu Anadolu’ya bir bakın. Orada ne hazineler var. Bir koy beş topla… Ama gerçek üreticileri teşvik et, onları özendir. Üç kağıtçıları değil.
 
Dolar çıkıyormuş; sınır şuymuş, buymuş… Dolar Üç TL olur… Ondan sonrasını bilemem.
 
Ben müneccim başımıyım  be… Daha önce de doların artacağını söylemiştim, kim inanmıştı?
 
Haydi şimdi derdinize yanın.
 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..