Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '09

 
Kategori
Genel Sağlık
 

Domuz gribi bir senaryo olmasın?

Domuz gribi bir senaryo olmasın?
 

AŞI


Ülkemizi yönetenler gaf üstüne gaf yaparken dün bende sağlık bakanının “ domuz gribi” açıklamalarında, millete bulaştırdığı başka bir psikolojik hastalık daha var, diye düşündüm. Adı “çaresizlik ve şaşkınlık” adlı bu iki virüs hem çok tesirli ve hem de tedavisi çok zor. Beyindeki kuluçka süresi kısa sürüyor ve anında sinir sistemimize yayılıyor. Yan etkileri ise donup kalma, ve korkudur. Aslında bu hastalık yayılması yeni değil. Korkular bulaştıkça bulaşıyor. Şişirilmiş balondan başka bir şey değil bu domuz gribi.

Anımsarsanız, her sonbaharda ya “kuş gribi” ya da “sas gribi” dünyayı tehdit etmiştir. İlaç devlerinin küresel soygunundan başka bir şey olmadığını düşünmekteyim. 75 milyar doları daha şimdiden ceplerine indiren bu firmalar üçüncü dünya ülkelerini soyup soğana çevirmektedir. Onların umurunda mı insanlar ölmüş, sakat kalmış, aşı sonrası DAWN SENDROMUNA tutulmuş insanların çoğalmaların olacağı, sanki bilmiyorlar.

Daha önceden de yalanlar, safsatalar basın-yayın dünyasında günlerce pompalandıkça vatandaş panikledi. Bu korku filmlerindeki gibi, senaryolar her gün TV’lerde masaya yatırıldı. Bu safsatalar bizim ekonomimize de ket vuracaktır. Hani bizi teğet geçen ekonomimize… Bu nedenle ülkemizde korkutmak yerine hiçbir bilimsel veriye dayanmayan bu hastalıkla “nasıl?” başa çıkabileceğimiz konusunda virologların açıklaması ve koruyucu önlemlerin alınması için sağlık eğitimleri vermesi gerekiyor. Felaket tellallığı yapacaklarına bilgi ve sağlık eğitimi kapılarını açsalar daha iyi olur.

Daha önce sars’ta ne olduysa domuz gribinde de o olacak. Aşı satmak için her yıl bu tür rezaletler nedense ülkemizde yaşanmaktadır. Geriye baktığımızda trilyonlarca liralık aşı tüketilmiştir. Domuz gribi, keneler, sars, kuş gribi naylon üretilip üretilen aşıların tüketilmesi için arz talep ardışığı oluşmaktadır.

Korkunun ecele faydası yok. Başa gelen çekilecek. Dünyada nice salgınlar olmuş eko sistem denge içinde korunmuştur. Korku kültürü ile eğitilen bizler boyun eğme ve tüketme sürecine girmeye alışmışız. Korku, dedim de aklıma bir Hint masalı geldi.

“…Kedi korkusundan devamlı endişe içinde yaşayan bir fare vardır. Büyücünün biri; fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür. Fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacağı yerde bu kez de köpekten korkmaya başlar. Büyücü bu kez onu bir kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare, sevineceği yerde avcıdan korkmaya baslar. Büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkân yok. Onu eski haline döndürür. Ve der ki;

‘Sen cesaretsiz ve korkak birisin.

Sende sadece bir farenin yüreği var.

O yüzden ben sana yardım edemem.’…”

Bilmediğimiz bir şeyden korkar olduk, az bildiğimiz bir şeyden de kuşkulanmaz olduk zaman içinde ama kuşkularımız çoğaldıkça yanlış bilgiler de üretir olduk. Türkiye’de yeni bir dönem başlıyor. Bizim üzerimize bir oyun oynanıyor. Bu senaryoyu yazan belli, oynayan belli, yöneten belli.

Kuzey Irak’ta koşullanmış 100 bin Amerikan askeri nedense yurdumuza geliyor, İncirlik’te çadır kentler kuruluyor…

PKK’lı teröristler nedense birdenbire İmralı’daki canavarın emri ile ülkemize giriş yapılıyor ve havai fişeklerle karşılanıyor…

Domuz gribi, nedense bu aşamalarda ülkemize birden giriş yaptı…

Bütün bunlar bende kuşku oluşturdu…

Kuşkunun olduğu yerde güven yeşermez…

Bakalım yarınlarımız neler getirecek?

Ben yine de sarımsak ve soğanı bolca aldım. Duydum ki en iyi antioksidan ve her türlü viral hastalıklara karşı vücudumuzun bağışıklığını arttıran, sofralarımızın olmazsa olmazları…

Sevgi ve ışıkla…

Emine Pişiren/Akçay 27.10.2009

 
Toplam blog
: 141
: 1282
Kayıt tarihi
: 02.11.08
 
 

Kayseri- Develi doğumluyum. İlk- orta- lise ve üniversiteyi istanbul'da bitirdim. Kültür Bakanlığ..