Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '07

 
Kategori
Dostluk
 

Dostluklar baki kalsın !!

Dostluklar baki kalsın !!
 

Ben Cafer tanımadın mı ?

Sizlerle gerçek yaşanmış bir öyküyü paylaşmak istedim.

Yer İstanbul, 5 arkadaş farklı okullarda olsalarda bir şekilde aynı evde buluşmuşlar. Hepsinin seçmiş olduğu branşlar farklı. Kimi işletmeci, kimi öğretmen, kimi doktor, felsefeci, müzisyen hepsi aynı evi paylaşıyorlar. Bu 5 erkek 2 yıllık dostlukları süresince acı tatlı şeyleri paylaştıkça dostlukları dahada artmış. Bir gün işletmeci olan arkadaşın aklına bir fikir geliyor. Bunu diğer 3 arkadaşı ile paylaşıyor. Müzisyen olan arkadaşlarına bir oyun oynamak için karar alıyorlar.

Akşam oluyor müzisyen olan eve geliyor. Tabi hiç bir şeyden haberi yok, işletmeciyi soruyor nerde diye diğerleri işi var markete gitti diyorlar. İşletmeci pusuda geldiğini görünce hemen sarılıyor telefona:
- Alo, merhaba ben Cafer. Nasılsın?
- Pardon tanıyamadım.
- Nasıl olur ya, Ankara'dan bildiğin Cafer.
- .......
- Halamı tanımadın?
- Çıkaramadım arkadaşım ya, biraz hatırlatsanız.
- Neyse diğer telefondan bekliyorlarmış. Ben seni yine ararım tamam mı.

Diyor ve kapatıyor. Müzisyen tabi biraz merak içinde birazda hatırlayamamanın ezikliği içinde arkadaşları ile paylaşıyor bu konuşmayı. Arkadaşlarıda konuya hakim ama çaktırmıyorlar tabiki. İşletmecide yarım saat sonra ellerinde poşetlerle giriyor içeriye. Çaktırmıyor kimseye mevzuyu. Aradan geçen süre zarfında kimse renk vermiyor. Müzisyende artık unutuyor. İşte vakitte bu vakit deyip işletmeci eyleme girişiyor. Bir gün kafede otururlarken telefon çalıyor yine, bakıyor özel numara. Açıyo bizimki:
- Efendim !
- Merhaba, nasılsın arkadaşım ? İyisindir inşallah ?
- Saol iyiyim, ama tanıyamadım ?
- Ama olmuyo ya, ben Cafer Ankara'dan. Hep tanımıyosun.
- Tamam beyfendi Cafer olduğunu anladık, ama ben Ankara'da hiç bulunmadım, ve senin gibi birisini hiç tanımıyorum...
- Bak şimdi olmuyo ama, kalbimi kırıyosun.
- Ya kardeşim ben seni tanımıyorum, bi dahada arama lütfen. Sen yanlış kişiyi arıyosun.
- Olurmu ya! diyerek başlıyo geçmişi ile ilgili bütün bildiklerini saymaya. Kız arkadaşının adınıda söyleyince flim kopuyo bizim müzisyende. Aklına türlü türlü senaryolar gelmeye başlıyo. Bu arada o düşünürken işletmeci acele yetişmem gereken yer var deyip, pat diye kapatıyo telefonu. Bu aramalar aylarca sürüyo aralıklı bir şekilde. Cebini ev telefonunu ailesini falan da arayıp, şaka artık çığrından çıkmaya başlıyor. Bu işi kız arkadaşının eski sevgilisinin yaptığını falan düşünmeye başlıyor. Kızla tartışıyor, işin aslını öğrenmeye çalışıyor. İş çığrından çıkmaya başlamadan, kötü bir sonuca ulaşmasın diye İşletmeci söylemeye karar veriyor. Ama olayın içinde kendiside olduğu için nasıl yapabilirim diye kara kara düşünmeye başlıyor. Onun evde olmadığı bir gün arkadaşları ile birlikte plan yapılıyor. Bbir kafede hep beraber oturulacaktı. Yine her zaman ki gibi işletmeci dışarıya çıkacaktı. Hemen göremeyeceği bir yere geçip aradı yine. Başladı aynı muhabbete artık müzisyenin sabrı kalmamıştı. Hakaret varan sözlerle hırsını almaya çalışıyodu.
İşletmeci ikna edici bir ses tonu ile:
- Arkadaşım bu telefonlar sana bir şakaydı. Sanırım seni biraz üzdük. Art niyet yada bir kötü düşüncemiz yoktu. Biraz neşelenelim hayatımıza renk katalım istedik. Sınırı aştık sanırım.
- Kim olduğunu söylesen, meraktan öldüm yahu.
- Bak şimdi sana tam karşında durmuş el sallıyorum. Sanırım tanıyacaksın beni.
- ..................(burda sansür uygulamak zorundayım arkadaşlar)
- Tamam arkadaşım şimdi için rahatmı. Ben rahatladım açıkcası, kötü sonuçlar olmasını istememiştim. Senden özür diliyorum.
- Sen gel ben seni affedeceğim, dedi.
Şaka ile karışık biraz sitem ettikten sonra iş tatlıya bağlandı. Dostlar arasındada olması gerekende buydu işte.
Hep birlikte evin yolunu tuttular. İşletmecinin artık içi rahattı. Kız arkadaşından ayrılığın eşiğinden dönen müzisyen biraz kırgın, ama doslukları sağlam temeller üzerine kurulduğu için, pek yara almadan sıyrıldı bu Ankara'lı Cafer'den. Binlerce özür dileyerek hep beraber evin yolunu tuttular.

Şimdi hepsi birer meslek sahibi olmuş, müzisyen kız arkadaşı ile evliliğin ilk adımlarını atmış. Farklı şehirlerde olsalarda dostlukları hep baki kalmış. Senede bir gün ne işleri olursa olsun bırakıp İstanbul'da o sık sık gittikleri kafede buluşuyor. Geçmişi yad ediyorlar. Hatırladıkçada bu telefon muhabbetini gülmekten kendilerini alamıyorlar. Kimisi renk vermediği için diğerini kutluyor. Kimiside bu olaya ortak olupta uyarmadığı için kızıyor. Saatlerce kafee neşe içinde bir gün geçirip, bir dahaki buluşmaya kavilleşip ayrılıyorlar...

Dostluklar her daim baki kalsın!!!!!!!!!!!! Dileklerimle, hoşçakalın... Sevgi ile kalın...

DİP NOT: Karakterler isimsizdir. Gerçek bir hikaye olduğu için isim kullanmadım. Cafer'de rastgele seçilmiş bir isimdir.


**** DEMEKKİ NEYMİŞ ŞAKANIN DA DOZUNU AYARLAMAK LAZIMMIŞ DEĞİL Mİ ARKADAŞLAR!! BEN BUNDAN KENDİME ÇIKARDIĞIM PAY BU İŞTE...

 
Toplam blog
: 32
: 929
Kayıt tarihi
: 14.09.07
 
 

3 nisan 1968 BARTIN doğumluyum. KDZ EREĞLİ'de yaşıyorum. Amasra tek tutkum, yazmayı çizmeyi seviy..