Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '08

 
Kategori
Bilim
 

Duaların gücü adına

"Duaların gücü adına" mı, yoksa "Aklın gücü adına" mı?

Bu bloğumu, daha önce yani konunun medya gündemine geldiği gün yazmıştım. Ancak, araya Ergenekon olayı girince, biraz da o konularda birkaç söz söylemek için bloğun yayına verilmesi istemeden ertelenmiş oldu.

Sanrım iki hafta kadar önceydi, televizyonda haberleri izlerken, duyduğum bir haber karşısında irkildim kaldım. Sabah kalktığımda aynı haberi Milliyet gazetesinde de okuyunca, bu konuda bir şeyler yazmak gereksinimini duydum.

Haber şöyleydi:

Erzurum'da adamın biri, "Kanseri ve tedavisi zor ya da olanaksız bazı hastalıkları dua ile iyileştireceğini" iddia ederek halkı kandırmaya çalışmış. Kişi başına 10 YTL karşılığında halkı bir salonda toplamış, anlamsız kısa bir konuşma yaptıktan sonra, hasta olanlar ve hasta sahipleri, hastalıklarını bir kağıda yazarak, adama vermişler ve ondan "duaların gücü adına" şifa beklemişlerdir.

Bu olayda bir "akıllı" akıllı taraf var; bir de, kusura bakmayın "aptal" taraf var.

Şimdi aranızdan bazılarınızın, onlar aptal değil yalnızca "cahil ama inançlı insanlar" dediğinizi duyar gibi oluyorum.

Şimdilik, bu düşüncenizi kabul ediyorum.

Aşağıdaki sorulara içtenlikle yanıt verir misiniz?

* Yağmur yağması için bir atın kafasını kesip üzerine Arapça yazılar yazarak bir kuyuya atar mısınız?

* Bir şeyhin edep yerini öpüp ondan şevkat bekler misiniz?

* Bir şeyh efendi ile evlenen bir kızın, kesinlikle cehennem ateşinde yanmayacağına inanır mısınız?

* Hac'tan getirilen deve etinin çocuğu olmayanlara yedirilmesi ile cocuk olacağına inanır mısınız?

* Cin çarpmaması için, yeni doğum yapmış karınızın yatağına demir parçası koyar mısınız?

* Konuşamayan çocuğunuzun, Cuma namazından sonra müezzinin cami anahtarını çocuğunuzun ağzına sokup çıkarmasına razı olur musunuz?

Bu sorulara vereceğiniz yanıt, "Olur mu öyle şey, ben "APTAL"mıyım" şeklindedir.

Öyleyse, yukarıda konu edilen adama inananlar da "aptal" sayılmazlar mı? Bence, aptallığın, cahillikle bir ilgisi yoktur; aptal, aptaldır.

Şimdi size bir soru daha...

Bir zamanlar, Aziz Nesin, "Türk halkının % 65'inin aptal olduğunu" söylemişti.

Buna inanıyor musunuz ya da aptallık oranını az veya çok mu buluyorsunuz?

Hadi başa dönelim ve yine bunun aptallık değil de, cahillik olduğunu düşünelim.

Peki,

* Siyasi gelecekleri için fal baktıran okumuş siyasilerimiz ve bürokratlarımız için ne demeli?

* Medyumlardan medet uman, çağdaşlığı kimseye kaptırmayan ünlülerimiz için ne düşünüyorsunuz?

* Her gün, televizyonların sabah programlarında, kendilerine astrolog diyen "yıldız falcıları"nı programlarına davet eden çağdaş yapımcılara ne diyorsunuz?

Sizce, bunlar da mı, cahil?

Beni yanlış anlamazsanız son sorum da sizlere.

Aranızda, günlük gazetelerdeki "burçları" okuyarak, gününü planlayanlar var mı?

Sonuç:

Bütün bunlar, akla yer vermeyen, bağnaz bir düşünce kalıbı ile şekillenmiş bir yaşam felsefesinin insana ettiği oyunlardır.

Sonucun sonucu:

"Duaların gücü adına" değil, ama "Aklın gücü adına"


cdenizkent
 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..