Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '14

 
Kategori
İnançlar
 

Duanın en mantıklı karşılığı Allah’tan talepte bulunmak

Duanın en mantıklı karşılığı Allah’tan talepte bulunmak
 

DUA EDEN BEBEK


Kim ne için dua ediyor bilmiyorum ama genelde Allah’ın büyüklüğünü ifade etmek, günahlarımız için af dilemek, verdiği nimetlere teşekkür anlamında, yardım ve dilekte bulunmak ile dinin gereği diye çok sayıda argümanla dua ederiz.

Aslında hangi şekilde dua edersek edelim Allah’tan bir karşılık bekleriz. Tespih çekerek Allah’ın adlarını zikredenin bile beklentisi vardır.

İbadetler dua ile yapılır o başka. Yani o ibadetin kabul edilmesi için o dua gereklidir. Bunun dışında dua da ibadet gibi farz bir durum yoktur.

Duayı kalbimizle ediyoruz da elimizi niye açıyoruz anlamış değilim. Ya duanın yerleşik formatı böyle ya da bizi yaratandan istekte bulunduğumuzu anlatmak için böyle yapıyoruz ki duaya en çok yakışan da bu hal. Yalnız böyle el açmak biraz dilenciliği çağrıştırıyor.

Allah bizim sahibimiz; onun çocukları gibiyiz. Yani annemiz babamız gibi ondan talepte bulunmak hakkımız.

Her duamızın mutlaka karşılığını alacağız gibi dua ediyoruz. Oysa Tanrı dilemezse ömür boyu dua etsek bile bize bir şey vermeyebilir.

Tanrı’nın bir şey vermesi demek illa para vermesi anlamına gelmez. Kazadan beladan korunursunuz. Günahınız affolunur. Yaradan sizden hoşnut olur. Bunlar da paradır; cennete öyle herkesi alıyorlar mı?

Yalnız özellikle kadir gecesi ve benzeri dini günlerde dua etmenin sevabıyla ilgili hesaplar kafamı karıştırıyor. “Bin aydan hayırlıdır. Bütün günahlarınız affolunur. Allah bin katı sevap verir…” Yani şimdi bu durumda bir Kadir gecesi hüsnü kalp ile dua eden bir müminin günahı falan kalmaz herhalde; direk cennete gitmesi lazım. Biz her Kadir gecesi dua ediyoruz. Bin aydan hayırlıysa ne kadar günahımız varsa bitmiyor bir türlü…

Dua ile Allah’tan sevmediğimiz insanların cezalandırılmasını isteyebilir miyiz? Ya da piyangodan para çıkmasını örneğin? Ne demek canım, neye ihtiyacımız varsa onu isteyeceğiz.

Aslında dualarımız net değil. Allah’ım bana yardım et diyoruz. On türlü yardım var, hangisini kastettiğimiz nereden bilinecek. Para mı istiyorsun? Bir derdin mi var? Bu nedenle dualarımızda isteklerimizi açıkça söylemeliyiz; oğlum öğretmen olsun, sarı inek çift doğursun gibi.

Karun kadar zengin olanlar da dua edip hala Allah’tan istekte bulunuyor. Adam utanır ya!

Duayı genellikle erkekler ediyor; ben hayatımda dua eden kadın görmedim.

Dua dinin gereğiymiş gibi gösteriliyor. Ben duayı ibadetlere bağlı sanıyorum. Bu formattan çıkarılsa inanan inanmayan herkes dua eder.

Samimiyetle bile olsa edilen duaların karşılık bulacağı belli değil. Yaratanın takdirine kalmış. Bir de hani zaten inanıp ibadet eden biri değilsek duamızın işe yaramayacağını düşünüyoruz. Dualarımızın karşılığı belli olsaydı daha içten dua ederdik.

Allah bizim yaratanımızsa ondan istekte bulunmamız doğal. İbadet gereği, Allah’ın büyüklüğünü anlatmak günahlarımızın affı ya da Allah’tan istekte bulunmak için yapılan duaların en mantıklısı istekte bulunmak.

İbadet gereği dua etmek ibadet edenleri ilgilendiriyor. İbadet etmezsek dua edemeyecek miyiz ya da dua etmek için ibadet etmek zorunda mıyız?

Allah’ın büyüklüğünü anlatmak için dua edilmesini de anlamış değilim. Yani dua ettikçe Allah’ımız daha mı büyüyor? Zaten büyük değil mi?

Günahların affı için dua etmek ise hâşâ ben Allah’ın yerinde olsam böyle duaları kabul etmem. Günah işleme, dua da etme. Günah işliyorsun, dua ediyorsun, Allah affediyor. Nasılsa yine affeder diye tekrar işliyorsun. Senin iki duayla affettirdiğin günahlarının cezasını biz insanlar çekiyoruz. Günah işledim dediğinde herhalde karlı dağdan kar toplamıyor.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..