Dünyadaki En Değerli Buluş: Faiz

Dünyadaki en önemli buluş nedir diye sorulsa faiz derdim. Hele bizim gibi insanlar için. Hemen her şeyimizi onun sayesinde alabildiğimiz faiz sistemi olmasaydı ne yazık ki hiçbir şeyimiz olmayacaktı. Faiz denilen şey olmasaydı, benim gibi planlamadan yoksun bir insanın hiçbir şeyi olmazdı. Birçok kişinin de benimle aşağı yukarı aynı durumda olduğundan eminim. Borçlu ve borcu dolaylı olarak özendirmek için hem ne der atalarımız; “Borç yiğidin kamçısıdır” derler. Eğer aksi olsaydı “Borç insanın semeridir” derlerdi. Kim bilir belki de diğer atasözlerimizden bazıları gibi bu atasözü de uydurmadır. “Her koyun kendi bacağından asılır” veya  “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” gibi…

Bir arkadaşım anlatıyor; “Üç arkadaş evlerimizi birbirimize satmış gösterip, konut kredisi çektik. İşyeri açtık. Beş yıl boyunca gece gündüz çalıştık, iş tecrübemiz olmadığı için birçok dolandırıcıya da mal kaptırdık. Kamyonumuz devrildi. Kamyon sigortasız çıktı, mallarımızın bir kısmı orada heba oldu. Beş yılın sonunda herkes kendi evine tekrar sahip oldu. Bankaya yapmış olduğumuz ödemelere baktık. Söz konusu süre zarfında bankalara toplamda bir milyon liraya yakın para yatırdık. Biz çalıştık, bankalar için. Biz çalıştık, bankalar kazandı.”

Günümüzün kurgusu mükemmele yakın işliyor. Belli bir disiplin ve felsefe edinmemiş biz ve bizim gibiler, tüketim çılgınlığına katılıyoruz. Daha fazla kazanmak uğruna veya sahip olacaklarımızı (olacağımız garanti değil) ipotek ettiriyoruz. Aslında bize ait olmayan, en azından o aşamada yaşamak istediğimiz standartlara yaşayamayız ancak yaşamaya çalışıyoruz. Belki de çocukluk yapıyoruz ve özgüven eksikliğimiz aynı zamanda bir üst basamakta olmaya çalışma arzumuz bizi faizle para almaya, takım elbiseli ve yasal olanlarına gidiyoruz. Yasal olmayanlar yasak, adam öldürüyorlar.

Faiz almakla veya vermekle alıcı ve satıcı araya bir tane daha ortak almış oluyor. Her şeye ortak değil, sadece alacağına ortak.

Çocuklar ve gençler yırtık ayakkabı veya kötü bir telefonla toplum içine çıkmaya utanıyorlar. Bu onların arkadaşlarının yanında küçük düşmemek adına, mevcut durumlarını kabullenmeleri, kabullenmek istemeyişleri demek. Bu durum, çoğu zaman büyükler tarafından yerilir. Büyükler çocuklara yalandan akıl verirler. Hâlbuki çoğu zaman büyüklerin ihtiyacı olmadığı veya durumu o nesneyi almaya yetmediği halde sırf komşusu aldığı için kendisinde de olmasını istediği nice ürünler ve yaşanan sinir krizleri vardır. Köylüler traktör ister, hanımlar gerdanlık, küpe, bilezik ister. Babalar araba ister. İster de ister…

İşte faiz o muhteşem şey, size olmadığımız şeyleri yaşatır. Almamıza imkân olmayan şeyleri aldırtır. Faiz o kadar muhteşem bir buluştur ki, onun sayesinde iki tane alır birini kendimize birisini size o hayali yaşatanlara hediye ederiz.  Layık olmadığımız şeyleri alır, layık olduğumuz gibi yaşarız.

Faizle ilgili dinimizde ayetler: “Riba (faiz) yiyen kimseler, şeytan çarpan kimse nasıl kalkarsa ancak öyle kalkarlar. Bu ceza onlara, "alışveriş de faiz gibidir" demeleri yüzündendir. Oysa Allah, alışverişi helal, faizi de haram kılmıştır. Bundan böyle her kim, Rabbinden kendisine gelen bir öğüt üzerine faizciliğe son verirse, geçmişte olanlar kendisine ve hakkındaki hüküm de Allah'a kalmıştır. Her kim de yeniden faize dönerse işte onlar cehennem ehlidirler ve orada süresiz kalacaklardır.”

Allah faizi mahveder, oysa sadakaları bereketlendirir. Allah günahta ve inkârda direnen hiç kimseyi sevmez.

Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve artık faizin peşini bırakın, eğer gerçekten müminler iseniz.

Uygulama işin özüdür. Ne dediğimizden çok ne yaptığımız önemlidir. Dil söyler, dilin söylediği ile bedenin yaptıkları arasında fark varsa buna “çelişki” denir. Esas olan uygulamadır. Ya da uygulamama….