Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '18

 
Kategori
Öykü
 

Düş

Düş
 

KELEBEKLER YAĞMURDA UÇAMAZ! BİR DÜŞ GÖRDÜM, KELEBEKMİŞİM


Pencereden dışarıyı seyrederken açık olan camdan içeri dolan soğuk içini ürpertti...Elindeki çay barğını sıkıca kavrayıp ellerini ısıttı...Birden bire gelen bir iç sıkıntısıyla boğuluyor gibi hissetti kalbi sıkıştı...

Çalan telefonun sesiyle ürperdi o an nefesi kesilecek gibi oldu...

-Aysel Hanım acil okula gelmeniz gerek!

-Ne oldu? Acil olan nedir? O iyi mi?

-Lütfen Aysel Hanım çok acil!

-Hemen geliyorum..

-Acele etseniz iyi olur?

Elindeki bardağı tezgahın üstüne fırlatıp fişek gibi fırladı, olanları tahmin etmek zor değildi, üstelik bu ilk de değildi!

Minübüsten koşar vaziyette inerek okul bahçesinden içeriye girdi...

Karşıladılar sınıf öğretmeni ve Müdür Tacettin...Bakışları hoş değildi...

-Nerde? 

-Yemekhaneye aldık..

Durum ne?

Derken koşarak yemekhanenin kapısını hızlıca açtı

Küçük elleriyle kulaklarını kapamış gözlerini sıkıca yummuş, uğultulu ve ağlamalı sesler çıkararak öne arkaya doğru seri hareketlerle sallanıyordu...

Çantasını çıkarıp firlattı ve sıkıca sarıldı sakinleştirmesi gerekiyordu...

-Geldim annem geldim oğlum bak burdayım işte, burdayım..Elleriyle saçlarını okşuyor öpüyor okşuyor bir yandan fısıltıyla kulağına kriz anlarında ona söylediği şarkıyı söylüyordu...

Güneş yine doğacak sabahın şafağında

Bahar yine gelecek sevdanın doruğunda 

Ama inan ki bir tanem 

Benim de bu sevdamda güle duracak umut....

Neden sonra uğultulu ses sustu öne arkaya doğru ritmik sallanması durdu...Nefesi düzene girdi...

-İlacını vermediniz mi Aysel Hanım, ama böyle olmaz ki!

-Bir kaç gündür vermiyorum o ilaçlar oğlumun hayattan daha çok silinmesinden başka bir işe yaramıyorlar..Ve onu yavaş yavaş öldürüyorlar...Bu kötülüğü ona yapmak istemiyorum, ben bir anneyim anladınız mı? Sırf sizin keyfiniz kaçmasın diye ona bunu daha fazla yapmak istemiyorum!

-Ne oldu neden böyle oldu?

-Sınıftaki kız arkadaşını öpmüş, haliyle çocuk korkmuş çığlık çığlığa ağlıyordu yavrucak... Haliyle öğretmeni kolundan tutup dışarı çıkartınca olanlar oldu..

Gözleri doldu Ayselin sadece arkadaşını öpmüş kısmına takıldı kaldı, siz ne diyorsunuz arkadaşını mı öpmüş ? Bilmiyorsunuz bilmiyorsunuz! bu onun biriyle iletişime geçmek bir bağ kurmak istemesi anlamına geliyor..Ve bu ilk kez oluyor..

-Bakın aileye haber verdik ve burda kıyametler koptu!

-Nasıl ben gelmeden diğer aileye mi haber verdiniz? Önce ben gelmeliydim buraya!

-Alie çocuğunuzun sapıkça davranışından dolayı şikayetçi oldu ve bizi gerekli yerlere şikayet edeceğini söyledi. Lütfen bu duruma bir çare olun ve çocuğunuzu başka bir okula verin!

-Anlamıyorsunuz bakın o ilk kez birine bir şeyler hissetmiş kendini ifade etmiş tamamen zararsız masumane bir öpücük onların dünyasında kötü düşünce entrika yalan dolan olmaz! Bunu bize yapamazsınız Müdür Bey, lütfen beni anlayın aynı durumda sizin çocuğunuz da olabilirdi!

-Lütfen Aysel Hanım sizinle devam edemeyiz okulumuzun bir adı bir kariyeri var aile kararlı ya çocuğu okuldan atacaksınız ya da elimizden geleni ardımıza koymayacağız diyorlar, siz de beni anlayın!

Gözleri çağıldadı, içinde kıyametler kopuyordu bir köz parçası tutuşmuş alev alev yanmaktaydı kalbinin tam merkezinde, bağırmak haykırmak istiyordu "Yeter artık yeter dokunmayın bize zorlaştırmayın herşeyi artık yeter uzak durun bizden!"

Çaresiz eşyalarını topladığı çocuğunun elinden tutup, elleri dolu olsada kucağında sıkıca kavradığı biriciğini öpüyordu " Geçti geçti, bitti bak yuvamıza dönüyoruz, hem biliyor musun Seni çok seviyorum..."

Eve gelinceye dek içinde ne kıyametler koptu, doldu doldu taştı ama onun yanında ağlamamalıydı, konuşmasa da gözlerine bakmasa da annesinin üzüldüğü hissederdi o!

-Malesef çocuğunuz Otizm dediklerinde bu kadar kötü şeyler yaşayabileceğini aklına bile getirmemişti. Bir yerlerde okumuş olsada bilmiyordu Otizm neydi! Bir ilacı vardır kullanırız geçer demişti ama yoktu.....................

Günlerce aylarca gece gündüz okudu araştırdı derin sessiz ne denli zor bir dünyanın içine girdiklerini çok zaman sonra kavradı...Geçmeyecekti ama daha iyi bir duruma gelebilirdi Furkan,.

Çaresizlik içinde acıyla yandığı çocuğunun gözlerine her baktığında haykırmak bağırmak ağlamak istiyor bir bidon benzinle bütün dünyayı yakabilsem herkesi herşeyi...diye düşünüyordu...

Zor zahmet kaynaştırma eğitim raporuyla bir okula kaydını yaptırmıştı, öncesinde çocuğunu kabul etmek istemeyen pek çok  okulun kapısından geri çevrilmiş eli boş dönmüştü. Kabul etmek istemiyorlardı..

-Isırır mı, vurur mu bakın sizi anlıyorum ama bu tür çocukların olduğu sınıflarda alileler zorluk çıkarıyorlar çocuklarını engelli bir çocukla aynı sınıfta olmasını istemiyorlar. Bazı alileler kabulleniyor fakat bazıları çocuklarının psikolojisi bozuluyor diye şikayetçi oluyorlar...bu ve benzeri cümleleri her yerde duyuyordu...

Onu okula bırakıp çıktığında sanki ondan uzaklaşmak kopmak bomboş bir şekilde eve dönmek ne denli zor gelmişti. Onun dünyasına kendi de dahil olmuştu çığlıkları, anlamsız çıkardığı sesler, kriz anları...Çoktan alışmıştı...

Etrafındaki pek çok insan tarafından dışlandılar arkadaş çevresi  komşular gelip gitmez olmuştu, ilk zaman onun yanında olduklarını söyleyen insanlar artık yoktu...

Toplu taşıma araçlarında onları dikizleyen gözlere alışmış gibiydi Aysel. Kimse rahatsız olmasın diye onu kucağına bastırıyor rahatsız gözlerden onu kaçırmaya çalışıyordu. Orta yaşlarda bir kadın onun çıkardığı anlamsız seslerden rahatsız olmuş sustur şunu kafam şişti demişti. Ne yapabilirdi ki o anda müdahale edecek olursa belki bir kiriz anı oluşacaktı. Dört beş yaşlarında bir çocuk "anne o çocuk ne yapıyor neden böyle? " diye sormuştu annesine O terbiyesiz bi çocuk yavrum sen bakma o yana....

O terbiyesiz değil onun yaptığı hiç bir şey onun elinde değil! İnsanlar ne kadar duyarsız ve ACIMASIZ!!!

En yakın arkadaşı arıyor Aysel' in kıııızz nerelerdesin yahu öldün mü kaldın mı? Ne hayırsızsın sen yaaa!!!  İyiyim gelirim arkadaşım deyip geçiştirmeye çalışırken arkadaşının ne denli bencil konuştuğunu biliyordu ama kırmadı...Misafirliğe gittiklerinde kocasının yaptığı maket uçağı eline alıp kanadını kırdı diye odaya hışımla dalıp kemiklerini kırarım senin çocuk! dediğinde arkasında aralık kapıdan bakan Aysel'i görmemişti...O anı düşünün!!!! Aysel'in bir kere de burdan yara aldığını!

Markette bir çocuğun elinde neredeyse pili bitmiş bir oyuncağın gürültülü sesini inatla ve ısrarla defalarca kez açmasına tahammül edemeyip kulaklarını kapamış yine krize girmişti..Her yerdeydiler acayip bakışlı insanlar, çocuğunun elinden tutup oldukları yerden uzaklaştırma çabasına giren insanlar sen bakma çocuğum özürlü o. Ya da terbiyesiz çocuk dediklerinde içindeki acıyı delik deşik olan kalbini nasıl sustursundu Aysel! İçine içine ağlamayı öğrendi çok sonra...

Geceleri uyku problemi yaşayan saatin 3 üne 4 üne kadar sessizce oturup bir noktaya bakan oğluna çareler ararıyordu, ama yoktu Aysel yoruluyordu uyukluyordu ama çocuk uyumuyordu, nedeeeennnn!!!

Bir saat kadar uyuyup her gece yine aynı uğultulu sesle uyanıyor çocuğunun neden ağladığını bir türlü çözemiyordu içi yanıyordu...Risperdal vermişti doktor bu onu sakinleştirir uykusunu düzene sokar demişti ama çocuğun beynini uyuşturuyordu bu tür ilaçlar bir süre denedikten sonra yan etkilerini okuduğunda bırakmaya karar verdi...

Çocuğu için bir mücadelenin içine giren Aysel kendi için istediği herşeyden heveslerinden hayallerinden isteklerinden hepsinden vazgeçti..Evladı iyi olsun yeterdi...

Okul onun için biraz yalnız kalıp kafasını aklını toparlamaya yaramıştı ama şimdi yeni bir okul arayışına  girmeliydi. Otizmli çocuklara en iyi gelen ortam kendi yaşıtlarıyla bir arada bulunduğu ortamdı..Ama kabul görmüyordu işte..

Birgün ani bir düşünceyle okula gittiğinde gördüğü manzara ne denli zordu...Tenefüs saatiydi bahçede çay içen öğretmenine sordu..

-Sınıfta mı? 

-Hayır bahçede arkadaşlarıyla oynuyor

Ne güzeldi sağ olsundu öğretmeni, ne kadar güzel yapmıştı normalde sınıfta tek başına kalırdı. Heyecanla arka bahçeye koştu.. Çoçuklar onu ortalarına almışlar o ise ellerini suratına kulaklarına kapamaya çalışıyordu "Deliiiii, deliiiiiii, deliiiiiiii...... :(  " 

Nasıl yaparlardı, bu öğretmen bilmiyor muydu çocuğun durumunu, nile müsade ederdi üstelik görüyorlardı manzarayı......Ciğer nasıl yanmasındı nasıl parçalanmasındı...

İnsanlar ne kadar kötü...!

Ne belasın sen OTİZM! Ne yapıyorsun Sen bizim masum çocuklarımıza..!

Uykudan önce kirizi geçmişti çocuğun saatin dördü olmuştu yine, uykusuzluktan gözleri kapanacak kadar ağırlaştı göz kapakları son bir sigara daha içip üşüyen yorgun bedenini yatağa atacaktı..Gecenin dördünde balkonda bir sigara daha yaktı karşı evlerde yanan ışıkları seyrederken kimbilir o ışıkları yanan evlerde nasıl bir üzüntü nasıl bir acı var diye geçirdi içinden..Karşı balkonda pijamalarıyla o saatte kahvelerini içen karı kocaya bakıp iç geçirdi bir yandan kahvelerini içiyor bir yandan birbirlerine gülümsüyorlardı...

Otizm hayatlarına girince kocası kabullenmemiş çıkıp gitmişti hayatlarından......

Biten sigarayı küllüğe bastırıp içeri girdi,  narin bir hareketle yatağına süzüldü..Yastığa başını koyduğunda gözünde damlalar vardı her zamanki gibi...Kısa sürede daldı..Ve yine aynı rüyanın içine girdi... bisiklete biniyordu Furkan gülümsüyordu Annneee baaakkkk ne kadar hızlı sürüyorum görüyor musun....Furkan son derce normaldi ve mutlulukla onu seyretmenin keyfini çıkarıyordu Aysel.... 

 

 

 
Toplam blog
: 42
: 1010
Kayıt tarihi
: 04.03.15
 
 

Kimi susar, kimi çok konuşur, kimileri de yazar... Yazan olmayı, sevincimi, öfkemi, kavgamı, üzün..