Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mart '07

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

Düşlerin en güzelini yarattım kendime

Baş rolü de ben kaptım!
Hesapsız bir sevdanın doğum günüydü dün.

Saat bilmem kaçı bilmem kaç geçe... Ne düşündüğümden habersiz sokak kapısında bekliyordu umut, çile desen uzun bir yolculuğa çıkmıştı. Keder ölümüne uyukluyordu...
Bende ne kadar sevinç varsa paket edip armağan ettim kendime. Yüzü gülmeyen ne kadar insan varsa; hepsini sildim, yaşadığımı hissettiren ne kadar yürek varsa; topladım etrafıma. Güle oynaya verdim kendimi sevince, güle oynaya çaldım yüreğimin kapısını.
Ne kadar birikmiş öfkem varsa, hepsini gömdüm; yerini kendime bile söylemeden. Çaldıkça hayat senfonisi, ben en akortlu seslere kulak verdim. Nice yaş gününü yok saydım, nice gözyaşını hiç akmamış...

Ölüp de dirildiğim geceleri hiç yaşanmamış bildim. Uykuya yatar gibi kıvrılıp bir yüreğin kenarına, en kıyak düşleri bile boş verdim.
Satıp savdım elimde kalanları...

Kötülerini kimselere reva göremedim, iyilerini dostlarıma. Kendime yenilerini yaratmak için sıvadım kollarımı. Senin haberin olmadan sevdim seni, sana sormak aklıma bile gelmedi!

Tutuldukça güneş gibi aya, bir karardım bir yandım...
Şerefine kadeh tokuşturdum mehtapla...”Şişede durduğu gibi durmasın” diye, ne bulduysam karıştırdım.Ekmek arası balık kadar lezzetli olmasa da, düş arası sevdada hiç fena değildi. Yıkıldıkça etrafımı saran kalın duvarlarım, altında kalan hücrelerim için üzülmeye bile vakit yoktu.
Vurdukça gözüne gerçeklerin, düşlerin yeniden dirilişini seyretmek pek keyifliydi. O kadar bekleyişin ardından, hiç sitemsiz sardılar yüreğimi, aklımı...
Eskimek için vakit kollayan bütün duygularım, yenilenmişti bir kere...
Zıvanadan çıkınca daha önce adını bile koymaya korktuklarım, elim ayağım birbirine karıştıkça karıştı.
İlmek ilmek dokudum neşeyi, göz kaçmasın diye pür dikkat! Bir düz bir ters dedikçe yüreğimin sesi, ben bütün inancımı koydum motif diye.
Bahçeye çıkıp, en sevdiğim çınar ağacıyla paylaştım sevincimi, onun yıllara meydan okuyuşunu hayranlıkla seyrettim. Dilenmiş ne kadar dileğim varsa, hepsini silip bir kalemde, daha önce hiç düşünmediklerimi diledim bu kez. Gerçek olamayacak kadar asi duran ne varsa hayatın karşısında, bir bir geçirdim yüreğimden, kimin ne dediğinden habersiz...
Yarattığım dünyayı hiç olmamış gibi bıraktım bir köşede. Bütün ayak izlerimi toprakla örttüm, güneşten yardım istedim, rüzgardan medet umdum...
Düşlerin en güzelini yarattım, baş rolü de ben kaptım diyerek...
Sıkılıp kendimden yeni bir ben yarattım ayak üstü. Ne kadar karanlık varsa, hepsini aydınlık yaptım, ne kadar hüzün varsa; sevindirdim, ne kadar keder varsa toplayıp bir çırpıda, üzerini umutla örttüm. Kaybettiklerimi kazandım saydım, kazandıklarımla öykünmeden...
Sırtımı sıvazladığında dost bildiklerim, düşmanımda olsa gülümsedim...

Mutsuz biten ne varsa ister gerçek ister masal, bir güzel yakıp, küllerini yedi cihana savurdum.

“Ağlamasın” diye çocuk yüreğim, elma şekeri de aldım, balonda, pabuçta…

 
Toplam blog
: 5
: 783
Kayıt tarihi
: 13.12.06
 
 

1973 doğumluyum; yaşım hesapladığınız kadar, yaşadıklarım yüzler kadar, yıllardır gökyüzü hep yağ..