- Kategori
- Felsefe
Düşüncemin telleri 009
alıntı
****
Sade ve yavaş yaşamanın manevi tadı bir başka oluyor aslında. İnsan gereksiz tüketimlerden kurtulunca ruhuna yaklaştığını hissediyor. Ancak dikkat edilmeli; sadeleşirken vazgeçişleri geri çağıran depresyon en büyük tuzak olarak insan iradesini bükmeye başlıyor. “hayat benden ibaret değil, ben de hayatın kahramanı değilim” diyerek, yeni yaşam biçimini sakinlik özgüveniyle onurlandırmak gerekiyor.
***
"Ne köyün delisi, ne köyün efesi; olacaksan ol adamın efendisi"
***
Cinsel duyumlu aşk iki kişinin bir elmayı aynı anda şehvetle ısırmasıdır.
***
Siyasetin ağırlıklı emeği, bireysel umutlara, cemaatlere, inanç toplumlarına sempatik görünme çabasını millet varlığını yüceltme amacına bağlama sanatını icra etmektir. Ancak demokrasi yolu birdir; demokrasi, milletin mülkiyetinde olan egemenliğin hiçbir kurum, kişi ve topluluk tarafından ipotek edilemeyeceği ilkesini özümsemiş insanların sağduyu aklıyla ilerler.
***
“Geçmişten aldığım ders şudur: insanlar geçmişten ders almıyorlar”. (Hegel)
Doğrudur; çünkü geleceği hatırlarken geçmişi bilgi yapmayı unuturuz. Çoğumuz umudun gerçekliğinden ziyade hayalini severiz. (M. Soyek)
***
Aldanmış, aldatan iradeyi affettiğinde bir daha aldanmış olur.
***
İnsan bazan öyle yorgun ve bezgin düşer ki, çok arzuladığı şeyler bile boş görünür. İşte o boşluk, her şeyin hiçbir şey olduğu zaman dışı bir varoluş keyfi yapılabildiğinde her şeyimizle dinlenip durulanarak yeni gerçekliğimizin hayalini kurabiliriz.
***
“Özgürlüğün dilediğin gibi yaşamandır; eğer yaşayamıyorsan özgür değilsindir”. (Mehmet Dişli)
Ben de bu yüzden özgürlüğümü kısıtladım; çünkü tam dilediğim gibi yaşarsam yapayalnız kalacağımı hissediyorum. (M. Soyek yorumu)
***
İlkelerin ve inançların gücü insanı ayakta tutarken, düşünce ve bilginin azimli emeği hayalleri gerçek yapacak başarıya yürütür.
***
Kalbin kendine has nedenleri vardır ki, akıl hiç bir zaman anlayamaz. (Blaise Pascal)
Ruhsal varoluşun kendine has öyle sezgileri vardır ki, akıl bunları mantıkla kavrayıp çürütemez. (M. Soyek yorumu)
***
Öğüt, tazeyken zamanında yenmemiş bir ekmeği başkasına bayat yedirme denemesi gibidir. (Özdemir Asaf)
Öğüt, deneyimin bilgisini aktaran iyi niyetin ifadesidir; deneyim bayatlar belki; fakat bilgi bayatlamaz. Dolayısıyla öğüt ekmeği bayatlasa da küflenmez. (M. Soyek açısı)
***
En mükemmel iş henüz yapılmamış iştir. Yapılanın başarısı iyinin işine yarasın; yapılacak olan da yapılmıştan daha iyiyi amaçlasın yeter.
***
Kimse kendini değiştirmeyi düşünmez ve herkes dünyayı kendine benzetmek isterken, hayatın değişkenlik tıyneti güzel ve iyinin biçimlerine huzur içinde nasıl dönüşebilir ki?
***
Yalnızlığı koluna tak git; fakat asla başına saltanat tacı yapma.
***
Sözü ağza gelen kaba biçimiyle dilin namlusuna sürmek ne delikanlılık ne dürüstlüktür; sadece patavatsızlıktır.
***
Her beynin bilgiyi algılama biçimi ve düşünme biçimi farklıdır. Bu yüzden, “Düşünüyorum, öyleyse varım” diyen René Descartes kendi kimlik varlığını beyniyle özdeşleştirmiştir.
***
Aşk, güvenin elinden tutup uçurum kenarında gözü bağlı yürüyebilmektir.
***
Sevginin samimiyeti kusurlarının sigortasıdır.
***
Sevginin onur madalyası, sevgiyi hak ediş ölçüsüyle tartmadan verenlerin hakkıdır.
***
“Hz. Ömer demiş ki..” derler: “Sana kötülük yapanı ona iyilik yaparak cezalandır”
Bence, cezalandırma niyetiyle yapılan iyilik kötülüklerin anasıdır. (M. Soyek yorumu)
***
Başarının dürtüsü:
Birinin yaptığı işi ben de yapabilirim.
Eğer işi yapacak kimse yoksa ben yapmalıyım.
Tembelin bahanesi:
İşi yapacak biri varsa bırakın yapsın.
Eğer işi kimse yapamıyorsa ben nasıl yapayım ki?
***
Muharrem Soyek