Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Duvarlar üzerine bir öykü…

Duvarlar üzerine bir öykü…
 

Bütün keyfi kaçmış bir an önce kadından ve oradan kurtulup Ortaköy’deki evinin yolunu tuttu


Mezelerle dolu masalardan gelen konuşmalar, rakı bardaklarının birbirine sıkça vurulmaktan çıkan sesler, sokak çalgıcılarının bitmek bilmez birbirine karışan şarkıları ve gürültü konuşmanın sık sık kesilmesine neden oluyordu. Kadın, yaşamının öyküsünü, bunalımlarını ve depresyonlarını bir bütün olarak bütün bunların üzerine masaya atmıştı.

Erkek şaşkınlık içerisinde uzunca bir bakışla kadının konuşmalarını süzdü, kadının anlattığı hiçbir şey ona göre değildi, anlatılan hiçbir şeyi duymuyordu. Sözcükler, olağanüstü düzgün yapılmış duvara vurup ölü sözcüklere dönüşüp masanın üzerindeki mezelere karışıyordu.

Bütün keyfi kaçmış bir an önce kadından ve oradan kurtulup Ortaköy’deki evinin yolunu tutmayı özlemişti.

-Dinlemiyor musun beni?

- Elbette dinlemiyorum.

- İnanmıyorum sana. Ben kendimi sana anlatmak için bu güzel ortamda diller dökeyim sen hiçbir kelimesini anlama. Benimle ilgilenmiyor musun yoksa?

- Evet seninle ilgilenmiyorum! Senin yaşamının bilmem kaçıncı kadından duyduğum depresyon ve deneyimleriyle hiç ama hiç ilgilenmiyorum. Senin sadece bu ana denk düşen yanın bana yetip de Artıyor bile daha ne isteyeyim ki?

- Sen de var ya bütün erkekler gibi berbatsın. Duygusuz sefil. Oysa dışarıdan ne kadar ince ve diğerlerinden farklı görünüyordun.

- Ben diğerlerinden farklı değilim. Ben bir erkeğim ve bu kadın geyiklerinden bıktım artık. Uf ya sonunda **** edeceksiniz beni.

- Kalkabilir miyiz artık?

- Memnuniyetle, sen git, dublemi bitirip kaçarım artık.

Kadının gözleri garsonu aradı. Erkek:

- Hiç garsonu arama ben hallederim.

Kadın derlenip toparlandı, çantasını aldı tam kalkarken.

- Geri zekalı, kadının iyisinden ne anlarsın sen deyip hızla uzaklaştı.

Bu öykü defalarca tekrar etmişti. Bir kadınla birlikte olmak için onun tüm yaşamını anlayıp ezberlemek ve dinlemek neden zorunlu olsundu ki? Zaten küçücük bir kesiti onlarla ilgili tüm bilgileri içeriyordu. Düşünmek bile istemedi. Hem birkaç masa ötede onu başından beri süzen yaratık güzelliğinde bir başkası kadının kalkışıyla birlikte çok keyiflenmiş, bir göz bile kırpmıştı adama.

Adam bir gecede iki faciayı kaldıramam diye düşünerek garsondan hesabı istedi. Kalktı kadına mini bir gülücükle vedalaştı. Biraz bahşiş bırakıp karanlık ara sokaktan Tarlabaşı bulvarına inip bekleyen taksiye bindi.

Ortaköy’e geldiğinde her zamanki gibi Tahtakaşık restoranın önünde indi ve sıkı bir tuzlama için restorana girdi. Bu onun her zaman yaptığı bir şeydi. Restorandan çıkıp Ortaköy’ün yorulmuş sokaklarından Dereboyu'na eve doğru yürüdüğünde daha saat gece yarısına bile ulaşmamıştı. Biraz sabırlı olsa şimdi iki kişi olacaklardı, bu onun daha da canını sıktı. Geceyi bir kadınla geçirmeyi sevmiyordu. Bencilliğinden ve bir başkasıyla ilgilenmek fikri nedeniyle evine gece misafiri pek almazdı.

İkinci kattaki evinin kapısına anahtarı sokar sokmaz karşı dairenin kapısı her zamanki gibi aralandı. 35-40 yaşlarındaki komşu kadın ona her zamanki gibi kahve içmeyi önerecek, bir kez ki teslimiyeti dışında o da bunu reddedecekti. Üstelik kadının genç kızı da bir başka belaydı. Sabahları da o dert oluyordu başına annesi işe gittikten sonra.

Teşekkür ve kesin bir mesafe bırakarak eve girdi, salondan İstanbul’un akan gece yaşamı ve köprünün canlı trafiği görünüyordu.

On beş dakika içinde yataktaydı, huzurlu ve güzel uykular uyurdu hep. Sabah her zamanki gibi saat yedi kırk beşte kapının kilidini bir anahtar çevirirken o, bu sesi duymadı.

Genç ve üniversiteli olduğu giyiminden, taşıdığı çantadan belli olan genç bir kız odaya kadar geldi, henüz uyanmamış adamın artık her sabah alışkanlık haline gelmiş erkek duygularının üzerine atladı.

Sessiz konuşmadan geçen tutkulu bir saatin ardından genç kız

- Okula gecikmemeliyim, sınavım var dedi, bu onun mırıltılar dışında ilk duyulan cümlesiydi.,

Adam bir şey demeden kızın yanağına minnettar bir öpücük kondurdu. Kız güzel duygular ve iyi bir sabah geçirmenin keyfi ve alışkanlığıyla kapıdan dışarı süzüldü, yüzündeki doygunluk ve eksilmeyen tebessümüyle yeni bir gün için yola çıktı.

 
Toplam blog
: 202
: 994
Kayıt tarihi
: 29.06.07
 
 

Sosyal medya danışmanı, grafik tasarımcı.  ..