Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

e-günlük çok ciddi...

Çok ciddiye alıyoruz her şeyi çook. Yaşam ve hayat ciddi bir iştir. Ciddiye almamız gerekiyor, ancak haberleri, söylenenleri, duyduklarımızı pek ciddiye almamalıyız diye düşünüyorum. Tabi şimdi böyle düşünüyorum. Çocukken çok ciddiye alırdım her şeyi. Şimdi genç delikanlı oldum ve her şeyi pek ciddiye almıyorum. Olayları, gelişmeleri çok önemsediğim zamanlarda, bir anda sistemin çarklarından bir parça olduğumu farkettim. Yollarda ufacık sebepler yüzünden kavga edenlerin, başlarına gelenleri çok ciddiye aldıklarını farkettim. İletişim kuramayanların, sinirli, agresif olanların, her şeyi ciddi bir şey miş gibi algıladıklarını farkettim. En sonunda, ciddi görünüp, ciddi düşünüp, ciddi takılanların "negatif" elektrik yüklü olduklarını gördüm.

Merhaba e-günlüğüm; belki de insanları bu hale getiren sadece olayları, olanları ciddiye almaları değil. Bize enjekte edilen gıda maddelerini ve teknolojik ürünleri kullanmaktır. Ya da "z" şıkkıdır, yani, "hepsi" Bu yüzden insanların bile büyük bir kısmını ciddiye almamaya başladım. Bir de yaşamı ve doğayı bir bütün olarak ele alanları ciddiye almam gerektiğini anladım.

Ciddiye alınca böyle oluyor. İnsanların beyni bile duruyor, kitleniyor... Bursa, Yalova, Kocaeli ve Balıkesir'de doluluk oranı yüzde 100'ü bulan barajlardan su tahliyesi sürüyor. Uludağ'daki kar yaz boyu barajları besleyecek miş... Besbelli beyinlerinin içinde kurtlanma ve oksitlenme olmuş. Neden fazla suyu boşaltıyorsunuz. Vatandaşa üç gün su bedava deyin, sizin boşalttığınız kadar su ile çevreyi, toprağı sulasınlar. Civar köylere taşıyıp toprağı sulayın... Henüz dolmamış barajlara aktarın... Yok olmaz, kapakları açıp tahliye etmeleri gerekiyor... Önümüzde ki sene o tahliye ettiğiniz suya çok ihtiyacınız olacak...

Dün akşam yine hiç bir şeyi ciddiye almadan (yaşam dışında) votka portakal (içkileri de çok ciddiye alırım.) yaptım kendime. Boss yemeğini bitirdikten sonra biraz oynadık ve içkimi içmeye devam ettim. Kaloriferler yanmadığı akşamlar hava daha güzel oluyor. Derin derin nefes alıyor akciğerlerimi patlatıyorum.

Sabah işe gelirken yine kargalarla karşılaştık. Hummalı bir çalışma içersindeler. Hiç durmuyorlar, dal parçalarını topluyor sürekli hareket ediyorlar.. Zaten bir tane kilolu veya obez karga görsem kolumu kıracağım. Sürekli bir şeyler yiyorlar ama kilo almıyorlar. Kilolu olanlar, kargaları çok kıskanıyordur her halde. Kargalar da beni kıskanıyor...

Erken saatte kamyonumuz geldi ve dünden verdiğimiz siparişleri getirdi. Daha güneş'e yüz vermemiştim ve tepemize çıkmamıştı. Bu yüzden fazla terlemeden işi bitirdik.

Polis haftasındayız. Onlarda artık medyatik olunması gerektiğini öğrendiler. Medya da hiç polis sözü geçmiyor ya. İstanbul'da, Taksim meydanına milletin efendisini, işçilerini, çiftçisini, memurlarını çıkarmıyanlar, kendileri boy gösteriyorlar. Halkın tepkisini almaktanda geri kalmıyorlar. Manisa'da bir başka kutlama daha da dikkat çekiyor. Huzurlu yaşamı destekleme derneği(!) polis haftası nedeni ile tabanca ile atış yarışması düzenliyor... Aferin onlara. Ben katılamadım kusura bakmasınlar. Askerde atışlarda birinci olmuştum, sorgulamayan kalmamıştı... Siz devam edin bu vatandaş için hiç bir etkinlik yapmamaya... "Kutlu olsun" diyeceğim ama sözlerim hava da kalıyor. Olmuyor ki... Ama karışmamak lazım. Rahmetli Özal'ın dediği gibi: Onlar işlerini bilirler...
Yine güzel bir hava, yine güneş vurmuş çiçeklerin üzerine, yine işteyim, yine çalışıyorum, yine mutlu ve huzurluyum. Ne olacak benim bu halim?

Akşam oldu, yemeğimi, tatlımı (şu tatlıda bitmedi bir türlü) yedim ama, sanki öğle vakti gibi aydınlık. Güneş bile vuruyor dükkana. Banan ya! ister karanlık olsu, ister aydınlık, zamanında karnım doysun, sağlığım yerinde olsun yeter...

Hareketli bir gün dü. Halen hareket devam etmekte. Şimdi yine siparişlere gideceğim. Fazla abone yapınca böyle oluyor. Başa gelen çekilir, ne yapalım... Bu gün trafik çok kargaşa idi. Benimle birlikte araba da sinirlendi. O sinirini hararet yaparak ve fan'ı devreye sokarak belli ediyor. Ben ise kimsenin duymayacağı şekilde küfür ediyorum...

Artık ayrılma vakti e-günlüğüm. Seni çok özleyeceğim. Yarın yine yazışır özlem gideririz. Hoşçakal (hadi iyisin yine, kısa kestim)


Biliyor musun: İnternetin yıllık büyüme yüzdesi 314, 000 miş...
Çirkin söz: "Üç gerçek dost vardır.: Yaşlı bir eş, yaşlı bir köpek, hazır para..." Franklin
Güzel söz: "Hiç bir ordu, zamanı gelmiş düşünceye karşı koyamaz..." Victor Hugo

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..