Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Nisan '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük de yeni zayıflama yöntemi ve öldürmeyen rakı:)

Kendi 'yağınızla' kavrulun, incelin! Düşük frekanslı ultrason dalgaları yağ dokuyu harcanabilir hale getiriyor, kişi 5 gün boyunca kendi yağlarını yiyor, yani bir bakıma yakıyor ve göbek çevresinden incelebiliyor. (ntvmsnbc) Yeni zayıflama modası artık bu. "aletlerle zayıflayın" söylemi yanlış mış ve tamamen satış mantıklıy mış... Bu sistem ultrasonla zayıflama sistemi imiş. Tek seansta 2-5 cm gözle görülür (başka neremizle görebiliriz ki?) incelme kaydediliyor muş... Anne karnında ultrason'a giren çocuklar bile iflah olmuyor bu sistemle zayıflama nasıl olacak? Tabiki doğal olmayan yollardan "borç" usulü olacak. Kiloları tekrar bir kaç kat almak üzere borç vereceğiz... Yani seanslar süresince borç kilo vereceğiz. Sonra vadesi gelince tekrar geri alacağız... Kat kat faizi ile birlikte...

Merhaba e-günlüğüm; En güzeli ömür boyu değişmeyen beslenme şekli. İradene sahip ol, "hayır" demesini bil, disiplini ol, hareket halinde ol, her işi kendin yapmaya çalış, boş oturma, tv seyretme, Ne yersen ye ama kendi yaptığın yemeği, saatli ve ihtiyacın kadar ye. İşte formülü dünya'da ilk kez burada açıklıyorum.

Annem aradı dün akşam. Haberleri izliyor muş. Benim içki içtiğimi bilir. Telefonu açar açmaz "oğlum, dikkat et bak içkiden ölenler oluyor muş." dedi. "ne diyorsun anne?" dedim. Anlatmaya başladı. Yok haberleri izliyormuş da, içkiden ölenler oluyormuş da, çok evhamlanmış, beni merak etmiş vs. vs. Anneler hep anne işte. "anne şu anda cenntteyim, dün gece içtiğim içkiden öbür dünyaya göçtüm, ben seni arayıp haber verecektim ama sen aradın. iyiyim merak etme, burada sahte rakı yok" dedim. Açtı ağzını yumdu gözünü. (bu sağlıklı anne belirtisi.) Sonra hayırlı bir evlat modeline bürünüp (aslında çok hayırsızımdır) güzel güzel anlattım ve merakını giderdim. Ama telefonu kapatmadan aklıma geleni söylemeden yapamadım. İçimde kalırdı yoksa... "Anne bir sürü insan da sigaradan ölüyor ama sana bir şey olmuyor" dedim ve konuşmayı bitirdim...

Her şehirde, kene sokmasından ölenler gibi, rakı ve votka'dan ölenler başladı. (annemin arama sebebi) Bu seneye hızlı girdik. Adam gibi için şunu diyorum size! "Dere kenarında buldukları rakıdan içen 5 arkadaştan biri daha hayatını kaybetti. Bursa'da son bir ay içinde yaşamını yitirenlerin sayısı 8'e çıktı." Sağda solda içmeyin diye kaç kez söyleyeceğim? Alırsın rakını bildik bir yerden, gidersin evine, kurarsın masanı ve içersin adam gibi. Sarhoş olmak için değil, gevşemek, rahatlamak için içeceksin. İlaç niyetine, şifa niyetine içeceksin. Sevdiğin kşi oralarda bir yerlerde olacak. Sen içerken, o çamaşır bulaşık yıkamalı, temizlik yapmalı, yemek yapmalı... İşleri bitince yanına geleceğini ve canına okuyacağını bilmelisin. O yüzden kafayı bulmamalısın. "Her an çağrabilir" diye hazır ve nazır olacaksın. İçtikten sonra, içmeye başladığın andan daha zinde ve çevik olmalısın. Kadınlar erkeğin, zeki, çevik, fantastik olanını ama, akıllı olmayanını sever. Bu yüzden fazla içip çok akıllı olmayacaksın. Hareket ve manevra kabiliyetini yitirmeyeceksin. Her duruma, her ahvalde hazır olacaksın....

Ne içler acısı bir olay. İçkiden ölünür mü? Karizma iki paralık, içkinin tarihi, namı iki paralık. Ölen adamın çocuğuna ilerde sorarlarsa o çocuk ne cevap verecek?
- Başın sağolsun yavrum, baban neden vefat etti?
- Dere kenarında bulduğu içkiyi içmişti ondan öldü...
Çocuğa da yazık. Yerin dibine girecek anlatırken. Böyle baba olmaz olsun...
Sadece ülkelere ait kazaları, ölümleri istatistik yapsak, Türkiye yine birinci olur...

Değerli e-günlüğüm; dün gece her hafta cuma gecesi olduğu gibi gençlerle toplandık. Joker'de geldi. Onlara yine özel tarifli küp patates ve küp sosis kızarttım. Az kuyruk yağı ve zeytinyağı ile sac da yaptım. Hepsi sofradan parmaksız olarak kalktı. O kadar lezzetli olmuş ki parmaklarını bile yemişler. Artık içki içmiyorlar. Karşı gelmek yerine, her geldiklerinde onlara içki ikram ettim, kafayı bulanlarla dalga geçtim, evdan attım, böyle oldu. O kadar israr ediyorum ama içmiyorlar. Çukulata ile meyve suyu içmeye başladılar. Tabi böyle olunca konu diyetten açıldı. İçlerinde bir arkadaşları var ki doğduğu günden beri diyet ve spor yapmaktan on yedi yaşında 120 kilo olmuş. (ben ona "ekstra large hormonlu" diyorum) Zaten yaptığım yiyeceklerin dörtte üçünü o yedi... Evet diyet tartışıyorduk, ekstra hormonlu başladı tavsiyelerde bulunmaya. Daha başlamadan "sen bu konuda fikir yürütmeye fizik olarak müsait değilsin" "güzel olmayan güzellik uzmanlarına, veya göbekli spor salonu sahiplerine benziyorsun" dedim ama dinletemedim. Anlatıp durdu. Şöyle yapacaksın, böyle yapacaksın, spora gideceğim, hepinizden ince ve kaslı olacağım diye nutuk attı. En sonunda sıra beslenmeye geldi ve ilginç bir fikir attı ortaya: "Sürekli ot yiyeceksin, et yemeyeceksin" Benim oğlan yapıştırdı lafı: "oğlum ot yemekle zayıflansaydı inekler incecik olurdu" Herkes bir anda gülmekten yerlere yattı (buna "kopmak" deniyor) Ve diyet tartışmamız böylece sona erdi. Batasıca "batak" oynamadılar. Artık büyüyorlar, sohbetler ediyorlar, fikir alışverişi yapıyor ve bir birlerinin şakalarını kaldırıyorlar. Güzel! Gece bitti ve her kes uyumaya gitti. Asıl kilo vermenin nasıl olduğunu yatak odasından onlara gösteremedim tabi... İleride öğreneceklerine eminim.

Sabah Linda beni koşturarak işe getirdi. (ne bu ya! hafta başı, hafta sonu demeden koşarak işe geliyoruz) O yerine geçti, ben, yerleri süpürüp, pas pas yaptım, kepenkleri açtım, paspası kapının önüne çıkardım, çayımı demledim, oturdum, sigaramı yaktım ve çayımı içtim. Öğlene doğru başlayan hareketlilik kısa sürdü. Öğle yemeğimi yedim ve "biraz daha dinleneyim" diye düşünürken gelgenekon'da, şey pardon siparişlerde ikinci dalga hareketlilik başladı. Öğleden sonra yavaşlayan hareketlilik, akşama doğru, trafiğin en yoğunlaştığı saatlerde yine başladı. Bu berbat trafik sayesinde çok güzel küfürler üretmeye başladım. Örneğin: "Beygir gücüne salladığımın arabasının, 10 beygirlik sürücüsü", "tarladan fırlamış traktör şöförü müsveddesi" gibi. Daha neler neler...

Yeterince olmasa da belli oranda "d" vitamini aldıktan sonra akşam olduğunun farkına varıp, Linda ile yemeğimizi yedik. Tatlı nihayet dün bittiği için, tatlı niyetine ekmek arası chokella yedim. Artık müsadenle gideyim de tatilimi yapayım. Hafta sonu sen de dinlen. Öyle sağa sola takılma. Pazartesi yazışırız naslı olsa... Hoşçakal

Biliyor musun: Los Angeles'da bir erkeğin eşini 5 cm'den daha kalın bir kemerle dövmesi yasak mış...
Çirkin söz: "Kadın. O bir kelebektir ki, her önüne gelen ağaca konar ve sonra uçar..." Süleyman Nesib
Güzel söz: "Bana ne yediğini söyle, nasıl bir adam olduğunu söyleyeyim sana..." Brillant Savarin
 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..