Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ağustos '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük geyik yaptı...

Hani "eli kulağında" derler ya. Milletçe öyle olduk. Sanki evrimleşmiş de organlarımızın yeri değişmiş gibi. Gıcık oluyorum bu cep telefonu kullanımına...
Dün akşam bir ara bir yere oturup, insanları izledim. Hemen herkesin bir şekilde eli kulağına yapışmış vaziyette idi. "Evrim geçirmişsek ben geri kalmıştım." diye düşündüm. Eski insanlar gibiyim. Ellerim bağımsız hareket edebiliyor. Sonra gerçeği anladım. Olay evrim olayı değilmiş. Cep telefonu olayı imiş... Hemen herkes, önümden, karşımdan geçen herkes cep telefonu ile konuşur pozisyon almış. Araba kullananlar, kullananın yanında oturanlar... Ne konuştuklarını merak etmiyorum. Bu kadar uzun süre ve bu kadar çok kişi önemli bir şey konuşuyor olamaz. Hem önemli şeyler cep telefonu ile konuşulmaz. Bilinçsizce ve şuursuzca konuştuklarını düşünüyorum.

Merhaba e-günlüğüm; ben de bir salaklık var herhalde. Ticaret yaptığım ve gün içinde bir çok telefon görüşmesi yaptığım halde görüşmelerimin her biri en fazla 3-5 saniye sürer. Siparişi veren kişinin adını soyadını alırım ve ardından "tamam" der ve kapatırım. Adrese gerek yok. Yaklaşık 1000 kişinin isim soyadı'na bağlı olarak adresleri hafızamda. Cep telefonu kullanmaya başlamadan önce bir o kadar telefon var dı hafizamda ama şimdi yerlerini adresler aldı. En azından elim kulağıma yapışmıyor. Bazıları da mikrofon ile konuşuyor. Çok komik oluyorlar. Ses yeterli gitmiyor sanıyor ve bağıra bağıra konuşuyorlar... "ama ben sana söylemiştim o kızla çıkma diye..." (bütün mahalle duyuyor)

Arabama uygun telefon kit'i olsa alacağım ama, telefonum, sadece telefon olduğu için uyumlu kit yok. Delimiyim ben kullanmadığım bir sürü fonksiyon için para ödeyeceğim. Bana telefon özelliği yetiyor. Diğer özellikleri kullansanda para ödüyorsun, kullanmasanda. Operatörlerin "amme" hizmeti yapmadığını biliyorum...

Bu cep telefonu alışkanlığımız doğrultusunda aşağıda ki istatistik özelliğini kaybetti.

Şöyle:

Erkekler seks'den sonra bunları yapıyor muş...
-2% birşeyler yer.
-3% sigara içer.
-4% duş alir.
-5% uyur.
-86% kalkar, giyinir ve evine karısının yanına gider miş... (beni istatistiğin dışında tutmuşlar)

Araştırma çok eski herhalde. Birincisi artık erkekler çalışmaktan, krizlere karşı direnmekten ve cep telefonu ile konuşmaktan seks yapamıyor. İkincisi işler tersine döndü. Bu istatistik günümüz kadını için geçerli olabilir... Artık seks yapmak için ayıracağımız zamanlarda cep telefonundan internet'e giriyoruz... Büyük bir eksiklik giderilmiş oldu.

Gündemimize bakalım. Geri kalmayalım. Ülkemizde ne gibi gelişmeler olmuş. (veya ne gibi gelişe (memeler...)

İstatistik dedim aklıma geldi. National Geographic kanalı çok güzel bir araştırma yapmış ve belgesel haline getirmiş... Tam da ramazan ay'ın da yayına koyması enteresan. Dinleri ve özellikle müslümanlığı irdelemiş. Çeşitli tarafların yorumları ile harika bir belgesel olmuş. Din mensuplarının ve uzmanların hiç birinin dediği, hiç birini tutmuyor. Acaba din kitabı diye, değişik ve yanlış kitapları mı okuyorlar yoksa, kasıtlı yorumlamalar ile insanlar üzerinde yönetim şekilleri mi oluşturmaya çalışıyorlar? gibi bir irdeleme çıkıyor. Hem eleştiri, hem de özeleştiri içeren bölümler ilgimi çekti. Müslüman din adamlarının görüşleri ve yorumları da ilgimi çekti. Gerçi bilmediğim bir şey değil ama hatırı sayılır bir kanalda yayınlanması güzel... Herkesin izlemesini isterdim ama kimse izlemesin. Ben izledikten sonra bir daha verirlerse izlesinler. Şimdi izlerlerse tepki olur ve ben tamamını izleyemeden yayından kalkar, üzülürüm...

Dün akşam sükunet var dı ev de. Oğlan yok, kız yok sessizlik var. Telefonum da gereksiz yere çalmaz zaten. Ben de gereksiz yere kimseyi aramam. Seviyorum yalnız başıma düşüncelere dalmayı. Ağaçlara, otlara laf atıyorum, köpeklerime takılıyorum, içeceğimi içip keyfimi katlıyorum. Bu aralar ABD salatası siparişi de gelmiyor. Herkesin işleri durgun.

Sabah işe geldiğimde insanlarla şakalaşmaya karar verdim. İşler durgun, "durgun" ne kelime, kriz havasında. Yaratamadık bir krizsiz hava sahası... Sabah servislerimi yapıp her iş yerine uğrayıp "su istemişsiniz" diye girmeye başladım. Sonra espriden sıkıldım, "abi yemek siparişi almaya geldim" demeye başladım. İyi gitti. Biraz olsun insanların yüzü gülmeye başladı. "Sende de işler kesat galiba" diye karşılık verdiler.

Öğle yemeğimin ve tatlımın ardından yine bir kaç sipariş ve yine gırgıra devam. Bir ara oğlum geldi. Beni görmeye gelmiş. Ayağı iyice iyileşmiş. Topallamadan yürümeye başlamış.

Herkes "böyle işsizlik görmedik" diyor. Ben de "bunlar iyi günleriniz" diyerek iyice morallerini bozuyor, sonra bir fıkra anlatıp milleti güldürüyorum. Akşama kadar bütün kurumsal abonelerimi dolaşıp şakalaştım. Ayrıca bir de abone yaptım. Durmak yok... İşsizlik falan vız gelir tırıs gider...

Akşam üzeri ablam sipariş ver di o'na gittim. Sağolsun, en çok kullandığım ve demleyip ara sıra içtiğim baharat'ın reçelini getirmiş bana. Kekik reçeli. Mmmmm çok güzel.

Akşam yemeğimi de yedim, bütün geyiklerimi yaptım ve gidiyorum. Sen istersen kalabilirsin e-günlüğüm... Yarın yine yazışırız. Hoşçakal.

Biliyor musun: Amerika'da 58 milyondan fazla köpek var mış... (onları da saymışlar demek ki.)
Çirkin söz: ''At alacaksan yazın al, kız alacaksan güzün al..." Türk Atasözü
Güzel söz: "Bir şeye ait her şeyi öğrenin. Her şeye dair bir şeyler bilin..." Van Dyke

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..