Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük tıp haftasını da kutlamıyor :)

Tabi ki haklıydım. Hiç endişem yoktu haklılığımdan. Dün e-günlüğümü yazdıktan sonra Sn. Arınç'dan TSK'ya "jet" yanıt geldi. Uzun uzun bir cevap vermiş. Cevaptan anlaşılıyor ki, söylenenleri kesinlikle anlamamış. Hatta anlamadığı cevabın bütününe değil, aralardan çekip çıkarılmış kelimelere karşılık vermesinden, bariz bir şekilde anlaşılıyor... Ne diyeyim bilemiyorum. Kesinlikle biraz kitap okumaları gerekiyor...

Merhaba e-günlüğüm; yok yok başını önüne eğme. Yazdıklarımın hepsini çok iyi anladığını biliyorum. Sana bir sözüm yok. Zaten verdiğin cevaplardan anladığın anlaşılıyor... Askerlerin bir özelliği vardır. Nah buraya yazıyorum. Hatta tükürükleyip işaretliyorum. Asker unutmaz. Askeriye de her şey kayıtlı ve tutanaklıdır... Bir gün bu hükümet değişecek, bu beyefendiler (zor yazdım) meclisin dışında kalacaklar. Hatta bazıları siyasetten uzak kalacak. O zaman ne olacak? Asker bunlara şimdiki "gelgenekon" davası gibi, bir "ömer hayyam" davası açacak ki sorma gitsin. Aha da altını çizdim. Milliyet blog sayfalarını belleğinde tutan server'a bir zarar gelmez ise, o gün bu yazım gazete de kapak olsun... Ne demiş atalarımız "rüzgar eken, fırtına biçer...", "ne ekersen onu biçersin", "ne ile hükmedersen aynı şekilde hükmedilirsin"... Eğer yazdıklarım ileride olmazsa o zaman bir daha bu atasözlerini kullanmayacağıma Milliyet Blog camiası önünde and içerim...

İyi haber: Geçen haftaya kadar gün de iki paket sigara içiyordum. İçtiğim sigaranın markasını değiştirdim ve artık günde bir paket sigara içiyorum. İşin güzel tarafı yeni almaya başladığım sigaranın her paketinde kırk sigara var... Maddi olarak da tasarruf oldu. Cebimde biraz para kalıyor... Niye bu yola baş vurdum? Baksanıza Ankara'da 7 kişiden biri icralık mış... Ben de kapıma icra dayanmasın diye sigaradan tasarruf yapayım dedim. (alakalı oldu mu acaba?)

Değerli e-günlüğüm; dün akşam Uluslararası Geleneksel Gençlik Gecesi buluşması gerçekleşmeden, bir süre bahçede emanet "joker" i gezdirip sonra Boss'un tüylerini taradım. Cildi yara olmuştu, onu kontrol ettim. Biraz iyileşme var. Daha sonra gençler gelmeye başladı. Katılım zayıftı. Eh artık yavaş yavaş hepsinin adı "reşit" oluyor. Barlar, kafeler, kızlar varken ne yapacaklar, evde toplanıp... Yaşasınlar, her şeyi yaşasınlar. Aman başlarına bir şey gelmesin de, güzel güzel eğlensinler... Gelen gençlerden bir tanesi "Recep İvedik 2" yi görmemiş. Bu yüzden cebren ve hile ile film seyretmek zorunda bırakıldım. En mutlu ve huzurlu personel "joker" idi.

Sabah erkenden yine enerji dolu kalkıp (akşam ipin ucunu kaçırmamışım) Linda ile işe geldik. Sabah servislerimin ardından her gün yaptığım gibi fırına uğradım ve içeri girip taş fırının önünde ekmeğin çıkmasını bekledim. Sonunda ekmekler üzerlerinde tüten dumanla bana doğru çıktılar. Hemen iki tane kapıp doğru iş yerine gittim ve öğle yemeğimi yedim. (tam zamanında)

Hava az bulutlu ve açık. Öğlene doğru açan güneş bir süre sonra yine bulutların arkasına saklanıp çisleyerek yağmur üretmeye devam etti. Sonra bir daha açtı, bir daha kapattı... Saklambaç oynuyor anlaşılan. En sonunda iyice kapanıp gürlemeye başladı ve verdi yağmuru, verdi yağmuru...

Gökyüzünde bunlar olurken, yeryüzünde de dünyanın çeşitli ülkelerinden 20 bin kişi (salak mı bunlar işleri güçleri yok mu?) "su forumu" altında toplanıyor. Ve yakın zamanda küresel ekonomik kriz misali, "su krizi" çıkabilir uyarısı yapıyorlar. Bence şimdiden petrol yerine, su aramaya başlasınlar. Anlaşılan satacak şeyleri kalmadı ve "su" pazarının ne kadar geniş olduğunu görüp "ulen şunun da kaymağını yiyelim" dediler... Zavallılar işleri güçleri yok, sosyal yaşantı olsun diye böyle abuk sabuk konu başlıkları altında toplanıp, en lüks otellerde kalıyor, en güzel yemekleri yiyor, en lüks arabalarla alışveriş yaparak dünyayı kurtardıklarına inanıyorlar...

Bu gün aynı zamanda Dünya Tıp Haftası. Kutlayamıyorum çünkü tıp ile hiç ilgim yok. Doktor olsaydım ellerimi kavuşturarak "yaşasın dünyada Murat Kocaadam'dan başka sağlıklı kimse kalmadı, geleceğimiz garanti altında" diyerek, bir şişe yıllanmış malt viski açıp kutlardım. (doktorlar genelde viski içer) Üzgünüm sade ve sağlıklı, aynı zamanda ölümsüz bir vatandaş olarak kutlayamıyorum. Dünya otomotiv sanayicileri haftası, Dünya tekstil sanayicileri haftası gibi bir şey bu tıp haftası. Tamamen ticari bir sektör. İnsanlara yardım ettiklerine hiç şahit olmadığım bir sektörün haftasını ben kutlayamam. Sakın bana "bir gün doktora işin düşer" deme e-günlüğüm. İşim düşerse parası ile hallederim. Nasıl parayı verip arabayı satın alıyorsun, paran varsa sağlığını da satın alabilirsin. Bu yüzden pek önemli değil...

Akşam üzeri yağmur biraz yavaşladı. (gece için bulutlar ne düşünür bilinmez) Linda ile yine tam saatinde yemeğimizi yedik ve ben çayımı içtim. Şimdi artık gitme vakti. Pazartesi günü yazışmak üzere. Hoşçakal e-günlüğüm. Ben yokken öyle herkese olur olmaz cevaplar verme...

Biliyor musun: Adı "Fatma" olan toplam kişi sayısı 4, 199, 600 imiş...
Çirkin söz: "Bir kadınla konuşurken ona gülümse fakat dinleme..." Ly-kin
Güzel söz: "Başkalarında bizi rahatsız eden her şey, bizi kendimizi anlamaya götürür..." Carl Jung

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..