Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

e-günlükte ayrımcılık 2 ve mahallede haciz var...

Har zaman, yaşamın her alanında elma ile armut'u birbirinden ayırmak gerek... İkisini bir tutmak ayrımcılığa karşı olmak demek. Ayrımcılığa karşı olunca da hangisi elma, hangisi armut karar veremeyiz.

Merhaba e-günlüğüm; Eveeeet, daha yeni anladım Başbakanımızın ne demek istediğini. Meydanlarda sürekli "Biz ayrımcılığa karşıyız" deyip duruyor. Ben defalarca ayrımcılıktan yana olduğumu, "karşı" olanlarla aynı fikirde olmadığımı yazdım. Okuyanlar okumayanlara anlatmıştır. Okuyanları tanımayanlar belki okur... http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=118353

Ayrımcılığa karşı olmak olası değil. Uzun süre düşündükten sonra, Başbakanın bu söylevlerdeki amacını anladım. Evet gerçekten son zamanlarda ayrımcılığa karşı olduklarını hükümet olarak bir kez daha kanıtladılar. Ayrım yapmadan bütün ülkeyi suçluyor, bütün vatandaşları suçlu hale getiriyorlar. Ülkemizde zengin, fakir, asker, polis, iş adamı, köylü, işçi, avukat, vali, belediye başkanı, savcı, hakim, sayıştay, danıştay, öğrenci, öğretmen gibi bütün kurumlar ve çalışanlar bir şekilde suçlu. Yani bu ülkede gerçek anlamda eşitlik var... Demek "ayrımcılığa karşıyız" derken bunu kastediyormuş... Tamam anladım ama ben yine de ayrımcılıktan yanayım. Sadece ben değil doğa'da, evren'de, hatta güneş sistemi bile ayrımcılıktan yana...

Düşünsene e-günlüğüm. Güneş, ayrımcılığa karşı ve bütün dünya'yı aynı anda aynı sıcaklıkta ısıtıyor, saat farkı ortadan kalkıyor, aynı anda gece, aynı anda gündüz. Aynı anda aynı şekilde yağmurlar, aynı anda her yer de aynı şiddette depremler... Yok yok ayrımcılıktan yanayım... Hele ki yatakta...

Değerli e-günlüğüm; akşam eve gittiğimde bahçede dört adet ayıklanmış mezgit var dı. Yorum yok.... Recep İvedikler iş başında... Ziyan etmem tabiki. Hemen, alıp güzelce haşladım ve köpeklerimin yemeklerine katmak üzere buzluğa koydum. Masamı hazırlayıp, Boss'un yemeğini verip bahçeye çıktım. Yine votka portakal içtim. Hatta içine vişne ve kayısı suyu da kattım, kokteyl oldu. Ara sıra değişiklik iyi oluyor. Hava güzeldi. Çiçeklerin açmaya başlaması ile etrafı güzel kokular da sarmaya başladı...

Sabah işe geldiğimde hava çok güzeldi. Ama ne olduysa, aniden gök gürültüsü, şimşek ikilisi eşliğinde bir yağmur bir fırtına her yer sel oldu. Çok seviyorum bu doğanın dinamiğini. İki gün önce çamur yağdı ve arabam leş gibi oldu. Dünden beri yağan yağmur sayesinde de arabam tertemiz oldu. Ağaçlar, toprak suya doydu. Hatta iki senelik stoklarını bile yaptılar. Artık insanoğlu düşünsün... Topraklar ve ağaçlar "su" fazla geldi diye reddetmiyorlar ama insan ne yapıyor? "Dolan barajların kapakları açıldı. Bursa, Yalova ve Kocaeli'nde karların erimesi ve yağmur ile birlikte dolan barajların kapakları açılarak su bırakılmaya başlandı." (ntvmsnbc) Benim el yıkarken, diş fırçalarken harcadığım elli gram suyu hesap edip tasarrufa çağıranlar, şimdi barajların kapaklarını açıyor ve saniyede 15 metre küp su bırakıyor. Bu ne şimdi? Arap yağı bol bulunca müsait bir yerine sürer misali olmuyor mu?

Bir kaç gün önce biri birine "maganda" demiş diye olmadık aksiyonlar sergileniyor du. Sözü sarfeden kişi bence çok kibar mış. O dava açan kişi de gelsin, bizim semtte özgür duvarları görsün. Öyle şeyler yazmışlar ki (her halde kriz nedeni ile haşlıkları kesilen gençler yazdı) burada yazmak değil, söyleyemem bile, çok ayıp. Ama Sayın Başbakanımız görürse, elbet güvenlik teşkilatını harekete geçirip, yazılarda kullanılan boya yolu ile yazıyı yazanın nereden aldığını, orada bulunan kıl parçalarından çıkardığı dna örnekleri ile de kimlerin yazdığını bulup yüz milyon TL'lik tazminat davası açar. (diğer sözlere açılan davalarla orantı kurdum)

Öğlenden sonra siparişlerimiz geldi. Hem dıştan hem içten (terleme olayı) yağan yağmurun altında kamyonu boşalttık. Nasıl ve ne derecede ıslandığımı yazarsam erotik film senaryosu gibi olabilir... Kamyon gittikten sonra baştan aşağıya kurulanmam gerekti. Alt kata inip bütün giysilerimi çıkarıp (iç çamaşırlarımı da) iyice kurulandıktan sonra ancak işe devam edebildim...

Bilim adamları açıklamış: "krizin ilacı seks" daha önce de "Erkeklerin yatakta yardımcısı alkol" açıklaması yapmışlardı. Yahu bu millet kriz yokken yapmadığı şeyi krizde mi yapacak? Hem bunların çoğu alkol almıyor, sigara içmiyor. Hepsi tam anlamı ile sağlıksız kişiler... Anlamadım gitti. Bu ilacı neden krizden etkilenenlere yazıyorsunuz? Krize sebep olanlara yazsanıza. Onlar bol bol seks yapsın ki krizlere sebep olmasınlar. Özellikle de şirket ve devlet yöneticileri biraz işe güce ara verip seks yapmalı... Seks yapmadan önce alkol almayı da unutmasınlar... Benden yazması gerisini onlar bilir.

Son dakika haberi: TÜBİTAK Bilim Dergisi’nin Mart sayısı, 200. doğum yıldönümü nedeniyle Darwin kapağıyla çıkmaya hazırlanırken, son anda değiştirildi. Derginin Yayın Yönetmeni de görevinden alındı. CHP konuyu Meclis'e götürüyor. (ntvmsnbc) İşte seks yapmayanların, yapamayanların zihniyeti...

Karşımızda ki binaya, yollarda sık sık gördüğüm savcılık arabası geldi ve haciz işlemi yaptı. Haciz işlemine başlamadan önce bir de polis otosu geldi. Evden çıkan eşyalara bakılırsa hepsi yeni alınmış. Sanırım kredi kartı ile alınmış ve ödenmemiş. Plazma tv, no frost büyük bir buzdolabı, ses sistemleri vs gibi yaşam için gerekli olmayan ürünler. Neden alırlar ki bunları?

Öğle yemeğimi arabada yemiştim, (biraz da dükkanda) akşam yemeğimi daha yemedim. İlk kez akşam yemeği yemeden senden ayrılacağız e-günlüğüm. Aç karnınada hiç veda edilmiyor yani. İşlerde var bir kıpırdanma ama hayırdır... Hadi sen gitte ben de yemeğimi yiyeyim e-günlüğüm. Yarın yazışmak üzere... (daha çok şey yazacaktım ama olmadı işte.)


Biliyor musun: Filler hiç durmadan 25 km yüzebilirler miş...
Çirkin söz: "Her kim bize karşı ayaklanırsa kendini ölü etmelidir..." A. Hitler (hiç bir şey değişmemiş, karşı ayaklananlar yine öldürülüyor)
Güzel söz: "Çocuklarımıza çoğu zaman, kendimizi uyutacak ninniler söyleriz..." Halil Cibran

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..