Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Eylül '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlükte enerji yaşı:)

Biyolojik yaş, ruh yaşı, görünen yaş, hissedilen yaş... Bizler arasında böyle yaş görüşleri mevcut. Uzun yıllar bilmem kaç bin insan üzerinde yaptığım araştırmalar sonucunda, bu yaşların sağlamasını yapacak bir yaş değerlendirmesi geliştirdim... Tabi gençlerle görüşmenin etkisi büyük... Örneğin kişiye bakıyorsunuz, otuz yaşında gösteriyor, soruyorsunuz, otuz beş diyor (güzel küçük görünüyor) ardından ekliyor; "ama hissettiğim yaşım on sekiz" diyor. Peşinden "herhalde ruh yaşım da altı, yedi yaşında, çocukluktan vazgeçemiyorum" diyor. (nedense hep küçülme çabası var) Peki ENERJİ YAŞI? Burada, bakış açısına yeni bir değerlendirme katıyorum... (ben buldum, ben buldum) Yukarıda ki örneği kesin olarak değerlendirmeden, son olarak kişiyi kısa süre gözlemlemek gerekiyor. Hareketlerine, çalışmasına, konuşmasına, karar mekanizmasına, organizasyon ve konsantrasyon yeteneklerine bakıyoruz. (iş, ev veya toplantı ortamında hepsini kısa sürede gözlemlemek mümkün) Baktığımız özelliklerin işleyiş hızı o kişinin Enerji yaşını meydana çıkarıyor. otuz yaşında gösteriyor ama otuz beş yaşında, kendini on sekiz yaşında hissediyor ve ruhen de çocuk yaşta olduğunu söylüyor. Bütün bu değerlendirmenin sağlamasını yapmak için Enerji yaşı uygulamasına geçiyor ve örneğin kişinin çok ağır aksak, hantal, ağır düşünüp, geç karar verebildiğini görüyoruz. Enerji yaşı: seksen (uyumsuzluk çıktı meydana) O kişi ile arkadaşlık bile yapılmaz, ayağınıza dolanır, yolunuza çıkar, engel olur, birlikte olmayı ise hiç düşünmemek gerek. vs. vs. (burada parantez açıp özel eşyalarımı kurcalayıp, günlüğümü okuyan arkadaşlar "seksenli yaşları küçümsediğimi düşünmesinler, ayıp ederler., sadece örnekleme yapılmıştır" diyor ve parantezi kapatıyorum) Tam tersi olduğunu düşünelim. Yine aynı örnekte Enerji yaşı uygulamasına geçtiğimiz de kişinin çok hızlı hareket eden, (tez canlı dediğimiz biçimde) hızlı düşünüp hızlı karar veren, hatta hızlı yürüyen, gören, (bakan değil) duyan, (işiten değil) dinleyen ve anlayan olduğunu görüyoruz. Enerji yaşı: On beş... Birlikte her şey yapılabilir. iş, arkadaşlık, yüzük arkadaşlığı, birliktelik vs. vs.

Merhaba e-günlüğüm; Bu gün de böyle bir buluş safsatası ile doldurduk sayfayı. Kim ilgilenir enerji yaşı ile... Amcalar protonları çarpıştıracaklar. Hem de ışık hızı ile. Işık hızına ulaşırlarsa protonlar birbirinin içinden geçer ve abidik, gubidik olur. Yani yeni protonlar ürer. Bu konuya fazla girmek istemiyorum beni mazur gör e-günlüğüm. 10 eylül çarşamba günü göreceğiz. (belki de göremeyeceğiz.)

Dün gece oğlum ve iki atlı arkadaşı, yanıma periyodik haftalık ziyarete geldiler Karışık konuları karıştırarak iyice karışık konular çıktı ortaya. En karışık konu yine kadınlar dı. Bu yaşlarda hep olur. Kadın için kavga eden erkekler. Sonuç bazan üzücü olsa da kadın zekası, şey pardon çocuk zekası bunu algılamayabiliyor. Onlara bu gibi olayların doğal olduğunu yine yaşamımdan komik anılarla anlatmaya çalıştım. Medeni insan olmanın zor olan formüllerini masaya yatırdık ve uygulamak gerektiğini vurguladık. Normal dediğimiz İlişkiler de bir tarafta kadın, bir tarafta erkek vardır ve insan denen yaratık içgüdüsel olarak çok eşlidir. Kadın erkek çıkar ve ayrılabilir. Hatta kadın ayrıldıktan sonra eski erkek arkadaşının en yakın arkadaşı ile aşk yaşamaya başlar. (çünkü tv de ve basında, filmlerde ünlüler öyle yapıyor) Bunun normal olduğu sanılıyor ki normal... Ne var ki erkeklerin ilkel içgüdüleri, o güne kadar hiç harekete geçmese de frenlenmediği sürece (belli bir zeka seviyesi gerektirir)açığa çıkıyor. Buna kaba kuvvet diyoruz. Değişik şekillerde kendini gösteriyor ve erkekler guruplar halinde kavga ediyorlar. Birine bu kavgalarda bir şey olsa ne olacak? yine "bok yoluna gitti niyazi endişesi..." yaşanacak.
En iyi tavsiyem: "ben sizinle nasıl oturup konuşuyor ve anılarımı anlatabiliyorsam, siz de öyle şeyler yaşayın, yaşatın ki çocuklarınıza anlatabilesiniz..." oldu. Anladıklarından eminim. Hepsi bir başka cevher, her şeyin farkındalar. Sistemin onları tuzağa düşürmek istediğini, suçlular ordusuna katmak istediğini bile anlamaya başladılar. En önemlisi, okullarda asla bilinçli olarak öğretilmeyen şeyleri öğrenmeleri gerek. Okullarda öğretilen şeyleri okula gitmeden de öğrenebilirler, ama insani ilişkileri, boyutlarını, saygı, sevgi, hoşgörü, gurur, şeref, haysiyet, empati, yardımlaşma, komşuluk, arkadaşlık ve nice benzer (yazılı olmayan değerler) kavramı, sadece ailelerinden, birbirlerinden ve büyüklerinden öğrenebilirler.

Sevgili e-günlüğüm; Bu gün hafta sonu olması sebebi ile işlerimiz hareketli idi. Pazartesi de okullar açılıyor, bakalım geçen seneye göre nüfus ne kadar artmış, trafiğe ne kadar yeni araba çıkmış, jeep satışları ne durumda, kadınların ne kadarı modayı yakından takip ediyor göreceğiz.

Ufff ne çok yazmışım yine. Senin başın da ağrımaz. (olmayan şey ağrır mı)

Hadi bana müsade. Bu gün de bu kadar. Pazartesi yazışmak üzere. Hoşçakal.

Biliyor musun: Dişi mavi balinaların boyları 34 m olup, günde 3.000.000 kalori alırlarmış...
Güzel söz: "Gerçek dostlar, iyi günlerde davet edilince sizi ziyaret eder. Kötü günlerinizde davet edilmeden gelirler... Theopmrastus (çok doğru ama amcanın adını yazmakta zorlandım.)

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..